Examples of using "Delante" in a sentence and their turkish translations:
İlerleyin.
Benim önümde yürü.
Hiç kimse onun önünde koşmadı.
İleriye bakmaya çalış.
İleride ne oldu?
ekranında herkes karşısında
Şapkanızı önünüze alın
O, önümde oturdu.
O, önümde yürüdü.
O onu personelin önünde yaptı.
Önümüzde çok stresli bir günümüz var.
Kalabalık ileri fırladı.
Önümüzde çok uzun bir yolculuğumuz var.
Gidecek uzun bir yolum var.
Hâlâ gidecek on milimiz var.
- Çocuklar ön koltuğa binemezler.
- Çocuklar ön koltukta yolculuk edemezler.
Qutuz'un ise karşısında zor bir görev vardı.
Hâlâ gidecek uzun bir yol var.
Tehlike olduğunda bile sakin kaldı.
Bahçe evin önünde.
Diğerlerinin önünde gösteri yapmayı sevmiyorum.
Evimizin önünde bir bahçemiz var.
Otobüsteyken her zaman önde otururum.
Evimin önünde bir göl var.
Yarın istasyonun önünde onu göreceğiz.
Bebek arabası dükkanın önünde duruyor.
Bu, işi tersinden yapmak olurdu.
Birdenbire önümüzde üç köpek çıktı.
Araba evin önünde durdu.
Umarım karşımızda kimse oturmaz.
Bir şey, gözlerimin önünde uçup gitti.
Evimizin önünde birkaç gül fidanı var.
Gerçek onun yüzünün önünde.
Önümdeki manzara çok güzeldi.
ve tedavinin daha altı ayı vardı.
önüne gelen her şeyi yok ederek ilerliyor
önüne gelen her şeyi yutuyor
bizden çağ olarak çok ileridelerdi
İstasyonun önünde bir postane vardır.
Tom iki sıra önümde oturdu.
Okulun önünde öğretmenin heykeli var.
Önünde hala yaşayacak bütün bir hayat var.
Alışveriş merkezi bir mil ilerde.
Evin önünde bir trafik kazası olmuştu.
Sinemada senin önünde oturan kişi kimdi?
Evimin önünde bir postane var.
Tom Mary'nin önüne koyduğu şeyi yer.
Tom hep benden bir adım öndeydi.
Önden bağlı olmak yerine
Eğitici reformların hâlâ gidecek uzun bir yolu var.
Güneş eski yelkenlinin önündeki suda parlıyordu.
Önümdeki bir sırada güzel bir kadın oturmuştu.
Evimin önünde bir zen bahçesi olsaydı harika olurdu.
Tom, Mary'yi John'un evinin önünde bıraktı.
Sen on bir numarayı istiyorsun. O, postanenin önünde durur.
Genç bir kadın çeşmenin önünde şarkı söyleyip gitar çalıyordu.
Dünya'ya döndüğünde zamanı 0.02 saniye bizden daha ileride yaşıyor
O, babasının yüzüne bir şey diyemez.
- Jiro, daha önce birinin önünde hiç ağlamadı, yüksek sesle ağlamaya başladı.
- Daha önce başkasının önünde hiç ağlamayan Jiro haykırmaya başladı.
Bu araba bankanın önünde durdu.
Tom Mary'ye onu kütüphanenin önünde beklemesini rica etti.
Bilinen ve kayıt altına alınan 0.02 saniye Dünya'nın zamanından ileride yaşamaktadır
O öndeki kızdan kopya çekerek testte hile yaptı.
Şok dalgası geldi ve her şeyi ve herkesi yok etti.
Bizim arabamız hızlıydı ve kısa sürede diğer arabaların önüne geçti.
Tom öne doğru eğildi ve Mary'yi yanağından öptü.
Otobüs evimin önünde durur.
Tom öne doğru eğildi ve taksi şoförünün omzuna vurdu.
Evimizin önünde bir bahçe var.
Bu cümlenin ilk harfinin başında kaldırılması gereken bir boşluk var.
Tom herkesin önünde Mary'yi eleştirdi.
Fark etmeden dükkânın yanından geçtik.
Tiyatronun önünde buluşalım.
Gerçek asker önündekinden nefret ettiği için değil ancak arkasındakini sevdiği için dövüşür.
- Tom neredeyse bir araba tarafından çarpılıyordu.
- Tom'a az kalsın araba çarpıyordu.
Önceden zor bir işim olduğunu biliyordum.
Sadece yarım mil gitmişti ki topal bir Tilki ve kör bir Kedi ile karşılaştı, iki iyi dost gibi birlikte yürüyorlardı. Topal Tilki Kedi'ye yaslanmıştı ve kör Kedi'de Tilki'nin ona yol göstermesine izin veriyordu.