Translation of "Del" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Del" in a sentence and their turkish translations:

- Disfrute del espectáculo.
- Disfruta del espectáculo.
- Disfruten del espectáculo.
- Disfrutad del espectáculo.

Gösterinin keyfini çıkar.

Aislada del resto del cuerpo.

vücudun geri kalanından ayrıymış gibi.

del polo norte del mundo

dünyanın kuzey kutbundan içeriye

Soy del oeste del este.

Ben doğunun batısıyım.

Primero, aumento del nivel del mar.

İlki deniz seviyesi yükselmesi.

Del templo del sol en Egipto

Mısır'daki güneş tapınağından

¿Puedo pedir del menú del desayuno?

Ben kahvaltı menüsünden sipariş verebilir miyim?

¿Qué opinas del discurso del presidente?

Başkanın konuşması hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Deshazte del arma.
- Deshágase del arma.

Silahtan kurtul.

- Salga del automóvil.
- ¡Sal del coche!

- Arabadan in.
- Arabadan çık.

- Salid del agua.
- Sal del agua.

Sudan çık.

- ¡Sal del césped!
- ¡Fuera del césped!

Çimden uzak durun!

Nuestra comprensión del futuro aumento del nivel del mar es buena,

Geleceğe dair deniz seviyesi yükselme kavrayışımız iyi

Del pasado

Henüz geçmişten gelen

La fundación del Consejo del Tercer Polo,

Üçüncü Kutup Konseyini kuralım,

Pero está del otro lado del camino.

Ama yolun karşı tarafında.

Una pequeña parte del tesoro del abdomen.

Karun hazinesinin küçük bir kısmı

Un día después del voto del Brexit,

Brexit oylamasından sonraki gün,

Ellos estudian acerca del funcionamiento del cerebro.

Beynin fonksiyonu hakkında çalışıyorlar.

Él siempre estaba del lado del pueblo.

- O her zaman insanların tarafındaydı.
- O hep halktan yanaydı.

- Vengo del futuro.
- Yo vengo del futuro.

Ben gelecekten geliyorum.

El rendimiento del bono es del 6%.

Tahvilde verim %6.

Tom se cayó del lomo del caballo.

Tom attan düştü.

Cuando hablamos del cerebro, cuando hablamos del cerebro

biz beyin hakkında konuşurken, şunu bilmelisiniz,

Pedazos del corazón, del riñón, el tejido cerebral

beyin dokunuzdan zerre ve parçalar yayıyorsunuz

Bien, ahora dependemos del ancla del hombre muerto.

Tamam, şimdi bu Ölü Adam Çapası'na kendimizi bağladık.

Y obtener más beneficios del sonido del silencio.

ve sessizliğin sesinden daha çok faydalanabilmek için.

Cuando mostré la historia del ciclo del carbono

Jeolojik zamandan günümüze kadar

Para mostrar la caca del hombre del saco

ergenekonu öcü kaka göstermek

No pudimos evitar reirnos del chiste del profesor.

Öğretmenin şakasına gülmekten kendimi alamadım.

Argelia es un país del África del Norte.

Cezayir, Kuzey Afrika'da bir ülkedir.

- Estoy harto del inglés.
- Estoy harta del inglés.

- İngilizceden usandım.
- İngilizceden bıktım!

Eva arrancó la fruta del árbol del conocimiento.

Havva, bilgi ağacından meyve kopardı.

Tenemos que ser conscientes del valor del tiempo.

Zamanın değerinin farkında olmamız gerekiyor.

Mi padre se quejaba del ruido del tráfico.

Babam trafik gürültüsü hakkında şikayet etti.

- ¡Trabajadores del mundo, uníos!
- Obreros del mundo, ¡uníos!

- Dünyanın bütün işçileri, birleşin!
- Dünyanın işçileri, birleşin!

Tom sacó la escoba del armario del vestíbulo.

Tom salon dolabından süpürgeyi çıkardı.

- ¿Qué se puede encontrar más allá del final del universo?
- ¿Qué se halla más allá del final del universo?

Evrenin sonunun ötesinde ne bulunabilir?

- Salga de la clase.
- Salid de la clase.
- Sal del aula.
- Salga del aula.
- Salid del aula.
- Salgan del aula.

- Sınıftan çık.
- Sınıftan çıkın.

Vengo del barrio.

Ben mahalleden geliyorum.

Luego del monzón,

Musondan sonra,

Niñito del gueto

Little ghetto child

Problema del asiento

koltuk belası

Proviene del chamanismo

Şamanizm'den gelmektedir

Imágenes del alunizaje

Ay'a iniş görüntülerinde

Historia del juguete

Oyuncak Hikayesi

Bajémonos del autobús.

Otobüsten inelim.

Bajaron del árbol.

Onlar ağaçtan indiler.

¿Habló del accidente?

O, kazadan bahsetti mi?

Grité del dolor.

- Acıdan bağırdı.
- Acıdan bağırdım.

Bajé del taxi.

Taksiden indim.

Depende del contexto.

O, içeriğe bağlıdır.

¡Bájate del árbol!

Ağaçtan in.

Salgo del cine.

Sinamaya gidiyorum.

Soy del FBI.

Ben FBI'danım.

Vivimos del arroz.

Biz pirince bağımlı yaşıyoruz.

Disfrutamos del picnic.

Piknikte eğlendik.

Regresé del extranjero.

Yurt dışından döndüm.

Responde del tirón.

Bir defa da doğruyu cevaplayın.

Comienza del principio.

Başından başla.

Cuidaré del perro.

Köpeğe bakacağım.

Saquémoslo del agua.

Onu sudan çıkaralım.

Saliste del cuarto.

Sen odadan çıktın.

Vengo del jardín.

Bahçeden geliyorum.

¿Habláis del trabajo?

İş hakkında mı konuşuyorsunuz?

Baja del caballo.

Atından in.

Bajé del avión.

Uçaktan indim.

Salí del taxi.

Ben taksiden çıktım.

En la mayor parte del resto del mundo desarrollado,

Gelişmiş dünyanın kalanının çoğunda,

Y fui al pie del paredón antes del amanecer.

ve duvarın dibine güneş doğmadan vardım.

El atardecer trae un respiro del calor del día.

Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.

Ahora su seguridad depende del oído y del olfato.

Güvenlikleri artık duymalarına ve koku almalarına bağlı.

En esta época del año, ella depende del salmón.

Yılın bu zamanı... ...somonla beslenir.

Buen sentido del humor, es MAL sentido del humor!

iyi bir mizah anlayışı değil, KÖTÜ bir mizah anlayışı!

Vayamos al evento del mapa del que estamos hablando.

Gelelim şu bahsettiğimiz harita olayına.

- Ella cayó del árbol.
- Ella se cayó del árbol.

O, ağaçtan düştü.

El profesor se dio cuenta del error del alumno.

Öğretmen öğrencinin hatasını fark etti.

Es mejor que no bebas del agua del grifo.

Musluk suyu içmesen iyi olur.

El primogénito del rey es el heredero del trono.

Kralın en büyük oğlu tahtın varisidir.

¿Le advertiste a Tom acerca del perro del vecino?

Komşunun köpeği hakkında Tom'u uyardın mı?

- Soy ciudadano del mundo.
- Soy un ciudadano del mundo.

- Ben bir dünya vatandaşıyım.
- Bir dünya vatandaşıyım.

Él éxito siempre está del lado del que persevera.

Başarı her zaman azimlinin tarafındadır.

Tom puso su billetera abajo del asiento del auto.

Tom cüzdanını araba koltuğunun altına koydu.

- Tom bajó del taxi.
- Tom se bajó del taxi.

Tom taksiden indi.

Además, después publicaremos el premio del "empleado del mes '.

Ayrıca, bilahare 'ayın elemanı' ödülünü de takdim edeceğiz.

- Yo estaba consciente del peligro.
- Estaba informado del peligro.

Ben tehlikenin farkındaydım.

- ¿Estamos hablando del mismo Tom?
- ¿Hablamos del mismo Tom?

Aynı Tom hakkında mı konuşuyoruz?

La voz del pájaro rompió el silencio del bosque.

Kuşun çığlığı ormanın sessizliğini bozdu.

Las víctimas del huracán recibieron ayuda financiera del Gobierno.

Kasırga mağdurları hükümetten mali yardım aldı.

Tom fue visto robando manzanas del árbol del vecino.

Tom komşunun ağacından elma çalarken görüldü.

- Tom se bajó del árbol.
- Tom bajó del árbol.

Tom ağaçtan indi.

Bien consciente del cambio del color del mármol a partir de un tercio hacia arriba,

ve yukarılara doğru mermerin rengindeki değişimin farkındaydım.

Día del Trabajo, Día del Trabajo o Festival del Primero de Mayo en muchos países

bir çok ülkede işçi bayramı, emekçi bayramı veya 1 Mayıs bayramı olarak

- Ella recortó una imagen del libro.
- Ella recortó una foto del libro.
- Recortó una foto del libro.
- Ella recortó una fotografía del libro.
- Recortó una fotografía del libro.

Kitaptan bir resim kesti.

Tanto en países del primer mundo como del tercer mundo.

aynı kalite ve etkinlikte olacaktır.