Translation of "Hacia" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Hacia" in a sentence and their turkish translations:

- Mirá hacia adelante.
- Mira hacia adelante.
- Mire hacia adelante.
- Miren hacia adelante.

Önüne bak.

¿Hacia abajo?

Aşağıya mı?

Puede ir hacia un lado o hacia otro.

Bu yoldan ya da o yoldan gidebilir.

A veces mirando hacia arriba y hacia afuera,

bazen yukarı ve dışarı bakarız,

hacia la Luna.

Ay'a doğru fırlatıldık.

hacia territorio desconocido.

bilinmeyen bir bölgeye götürdü.

Mira hacia adelante.

Dosdoğru bakın.

¡Mira hacia atrás!

Arkana bak!

¡Mira hacia adelante!

Önüne baksana!

¿Viene hacia aquí?

O buraya gelir mi?

Fue hacia él.

Ona doğru gitti.

Tom caminó hacia la ventana y miró hacia afuera.

Tom pencereye yürüdü ve dışarı baktı.

Carol habrá salido hacia Londres mañana hacia las ocho.

Carol yarın sekize kadar Londra'dan ayrılmış olacak.

- Miren todos hacia el pizarrón.
- ¡Mirad todos hacia la pizarra!

Herkes tahtaya baksın.

Traigámoslo hacia aquí. Vamos.

Onu bu tarafa çekelim. Hadi.

De acuerdo. Hacia atrás.

Peki, ters takla diyorsunuz.

Entonces va hacia atrás

yani eski haline geri dönüyor

¿Hacia dónde debería ir?

Ben hangi yoldan gideceğimi merak ediyorum.

Corrió hacia la puerta.

O, kapıya doğru koştu.

Él partió hacia Tokio.

Tokyo'ya seyahate gitti.

¿Hacia dónde te diriges?

Nereye gidiyorsun?

Él miró hacia atrás.

O geriye baktı.

Tom apuntó hacia Mary.

- Tom, Mary'yi gösterdi.
- Tom, Mary'yi işaret etti.

Caminemos hacia la ciudad.

Şehre doğru yürüyelim.

Cuidadosamente miraron hacia adentro.

İçeriye dikkatle baktılar.

Corrí hacia la puerta.

Ben kapıya doğru koştum.

Conduzcamos hacia el lago.

Hadi göle gidelim.

No mires hacia arriba.

Yukarıya bakma.

Tom miró hacia arriba.

Tom sözlükte aradı.

Yo miré hacia abajo.

Aşağıya baktım.

Corrimos hacia el fuego.

Ateşe koştuk.

Regresa hacia donde comenzaste.

Başladığın yere geri dön.

Sentimos simpatía hacia ella.

Biz onun için sempati hissettik.

Caminé hacia el parque.

Ben parka doğru yürüdüm.

Caminó hacia la casa.

O, eve yürüdü.

La mayoría de las veces mirando hacia abajo y hacia adentro.

çoğunlukla aşağı ve içeri bakarız.

Es porque este árbol está inclinándose hacia la luz, hacia el sol.

Bunun nedeni, ağacın ışığa, güneşe yönelmesi

La vida solo puede entenderse hacia atrás, pero debe vivirse hacia adelante.

Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.

Es cinco kilómetros hacia abajo.

en derin yer beş kilometre aşağıdaydı.

Y Yuri mira hacia Moscú,

ve Yuri, Moskova üzerinde aşağı bakıyor

Se van hacia una lesión.

yaralanmaya hücum ediyorlar.

Al dirigirse hacia sus llamadas.

Yerlerini seslerinden tespit ediyor.

¿Por allí? ¿Hacia esa rocas?

Bu tarafta, kayalıklara doğru mu?

¿Quieren seguir hacia los restos?

Pekâlâ, enkaza doğru mu gitmek istiyorsunuz?

¿Por allí? ¿Hacia las rocas?

Bu tarafta, kayalıklara doğru mu?

Y se filtra hacia abajo.

ve aşağıya doğru aktı.

El perro corrió hacia nosotros.

Köpek koşarak bize doğru geldi.

Te llamaré hacia las 5.

Yaklaşık beşte seni arayacağım.

Él actuó justamente hacia mi.

O, bana karşı dürüstçe davrandı.

Tendió su mano hacia mí.

O, elini bana uzattı.

Miré abajo hacia el mar.

Ben denize baktım.

Ella salió hacia Osaka ayer.

O, dün Osaka'ya hareket etti.

Llegué aquí hacia las cinco.

Yaklaşık saat beşte buraya vardım.

Tratá de mirar hacia delante.

İleriye bakmaya çalış.

Mi actitud hacia él cambió.

Ona karşı tavrım değişti.

Todos se apresuraron hacia Tom.

Herkes Tom'a doğru koştu.

Seguí caminando hacia el coche.

Arabaya yürümeye devam ettim.

Él miró hacia otro lado.

O, bakışlarını çevirdi.

- Al Sur.
- Hacia el sur.

Güneye doğru.

Alzó la vista hacia él.

O ona baktı.

hacia dónde va Tom.

- Tom'un nereye gittiğini biliyorum.
- Tom'un nereye gidiyor olduğunu biliyorum.

Tom sabrá hacia dónde ir.

Tom nereye gideceğini bilecek.

Lanza la pelota hacia Tom.

Topu Tom'a at.

Fui hacia donde estaba Tom.

Tom'un olduğu yere gittim.

No tengo malicia hacia él.

Ona karşı hiçbir kötü niyet taşımıyorum.

Me levanté hacia las cinco.

- Ben yaklaşık beşte kalktım.
- Beş gibi kalktım.

El coche iba hacia adelante.

Araba ileri gidiyordu.

Tom corrió hacia la habitación.

Tom odaya koştu.

Apunté mi cámara hacia ella.

Ona kameramı gösterdim.

Tom corrió hacia la casa.

Tom eve doğru koştu.

Apuntaron sus armas hacia ella.

Onlar silahlarını ona doğrulttular.

¿Hacia donde vas, pequeña liebre?

Nereye koşuyorsun, küçük tavşan?

Él salió hacia Londres anteayer.

O önceki gün Londra için yola çıktı.

Normalmente camino hacia el colegio.

- Okula genellikle yürüyerek giderim.
- Ben genellikle okula yürürüm.

Lanza tu pistola hacia aquí.

Silahını buraya fırlat.

Tom sintió simpatía hacia Mary.

- Tom, Mary için sempati hissetti.
- Tom, Mary için yakınlık duydu.

Él miró hacia el techo.

O, tavana baktı.

¿Hacia dónde tengo que mirar?

Nereye bakmalıyım?

- Miró a izquierda y derecha.
- Miró hacia la izquierda y hacia la derecha.

O sola ve sağa baktı.

Sí, siempre miramos hacia la llama.

Yine de her zaman aleve bakarız.

O podemos ir hacia esos árboles,

Ya da bu ağaçlardan birine gidip

...hacia ese oasis lejano de allí.

şu uzaktaki vahaya doğru gideriz...

Parece que este va hacia abajo.

Görünüşe göre aşağıya doğru gidiyor.

Se estrechaba hacia su final inevitable,

kaçınılmaz sona yaklaşmasını izlerken

Y di una voltereta hacia afuera.

Dışarı takla attım.

Las cartagineses marchan hacia nuevo Cartago.

Kartacalılar New Carthage'dan ayrılıyor.

hacia la capital valaquia de Targoviste.

muhalefetsiz bir şekilde Eflak başkenti Targovişte'ye yürür.

Vamos hacia abajo a la derecha.

Pekâlâ, aşağı ve sağa doğru iniyoruz.

Viajaban hacia y desde la luna.

.

Pero fueron directo hacia esa grieta.

Köpek balıkları tam olarak kayanın dibine geldi.

Se apresuró, y vino hacia mí.

hızla yanıma geldi ve bana tutundu.

Él estaba yendo hacia el colegio.

O, okula gidiyordu.

¿Este es el autobús hacia Boston?

Bu Boston için doğru otobüs mü?

Corramos hacia la parada de bus.

Otobüs durağına kadar koşalım.

El perro vino corriendo hacia mí.

Köpek koşarak bana doğru geldi.

El avión voló hacia el oeste.

Uçak, batıya doğru uçtu.

Tom apuntó un arma hacia Mary.

Tom Mary'ye bir silah çekti.