Examples of using "Hacia" in a sentence and their turkish translations:
Önüne bak.
Aşağıya mı?
Bu yoldan ya da o yoldan gidebilir.
bazen yukarı ve dışarı bakarız,
Ay'a doğru fırlatıldık.
bilinmeyen bir bölgeye götürdü.
Dosdoğru bakın.
Arkana bak!
Önüne baksana!
O buraya gelir mi?
Ona doğru gitti.
Tom pencereye yürüdü ve dışarı baktı.
Carol yarın sekize kadar Londra'dan ayrılmış olacak.
Herkes tahtaya baksın.
Onu bu tarafa çekelim. Hadi.
Peki, ters takla diyorsunuz.
yani eski haline geri dönüyor
Ben hangi yoldan gideceğimi merak ediyorum.
O, kapıya doğru koştu.
Tokyo'ya seyahate gitti.
Nereye gidiyorsun?
O geriye baktı.
- Tom, Mary'yi gösterdi.
- Tom, Mary'yi işaret etti.
Şehre doğru yürüyelim.
İçeriye dikkatle baktılar.
Ben kapıya doğru koştum.
Hadi göle gidelim.
Yukarıya bakma.
Tom sözlükte aradı.
Aşağıya baktım.
Ateşe koştuk.
Başladığın yere geri dön.
Biz onun için sempati hissettik.
Ben parka doğru yürüdüm.
O, eve yürüdü.
çoğunlukla aşağı ve içeri bakarız.
Bunun nedeni, ağacın ışığa, güneşe yönelmesi
Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.
en derin yer beş kilometre aşağıdaydı.
ve Yuri, Moskova üzerinde aşağı bakıyor
yaralanmaya hücum ediyorlar.
Yerlerini seslerinden tespit ediyor.
Bu tarafta, kayalıklara doğru mu?
Pekâlâ, enkaza doğru mu gitmek istiyorsunuz?
Bu tarafta, kayalıklara doğru mu?
ve aşağıya doğru aktı.
Köpek koşarak bize doğru geldi.
Yaklaşık beşte seni arayacağım.
O, bana karşı dürüstçe davrandı.
O, elini bana uzattı.
Ben denize baktım.
O, dün Osaka'ya hareket etti.
Yaklaşık saat beşte buraya vardım.
İleriye bakmaya çalış.
Ona karşı tavrım değişti.
Herkes Tom'a doğru koştu.
Arabaya yürümeye devam ettim.
O, bakışlarını çevirdi.
Güneye doğru.
O ona baktı.
- Tom'un nereye gittiğini biliyorum.
- Tom'un nereye gidiyor olduğunu biliyorum.
Tom nereye gideceğini bilecek.
Topu Tom'a at.
Tom'un olduğu yere gittim.
Ona karşı hiçbir kötü niyet taşımıyorum.
- Ben yaklaşık beşte kalktım.
- Beş gibi kalktım.
Araba ileri gidiyordu.
Tom odaya koştu.
Ona kameramı gösterdim.
Tom eve doğru koştu.
Onlar silahlarını ona doğrulttular.
Nereye koşuyorsun, küçük tavşan?
O önceki gün Londra için yola çıktı.
- Okula genellikle yürüyerek giderim.
- Ben genellikle okula yürürüm.
Silahını buraya fırlat.
- Tom, Mary için sempati hissetti.
- Tom, Mary için yakınlık duydu.
O, tavana baktı.
Nereye bakmalıyım?
O sola ve sağa baktı.
Yine de her zaman aleve bakarız.
Ya da bu ağaçlardan birine gidip
şu uzaktaki vahaya doğru gideriz...
Görünüşe göre aşağıya doğru gidiyor.
kaçınılmaz sona yaklaşmasını izlerken
Dışarı takla attım.
Kartacalılar New Carthage'dan ayrılıyor.
muhalefetsiz bir şekilde Eflak başkenti Targovişte'ye yürür.
Pekâlâ, aşağı ve sağa doğru iniyoruz.
.
Köpek balıkları tam olarak kayanın dibine geldi.
hızla yanıma geldi ve bana tutundu.
O, okula gidiyordu.
Bu Boston için doğru otobüs mü?
Otobüs durağına kadar koşalım.
Köpek koşarak bana doğru geldi.
Uçak, batıya doğru uçtu.
Tom Mary'ye bir silah çekti.