Translation of "Corrió" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Corrió" in a sentence and their turkish translations:

- Marie corrió.
- Mary corrió.

Mary koştu.

Mary corrió.

Mary koştu.

Él corrió.

O koştu.

Tom corrió.

Tom koştu.

Corrió hasta Shinjuku.

Shinjuku'ya kadar koştu.

Tom no corrió.

- Tom koşmadı.
- Tom kaçmadı.

El soldado corrió.

Asker koştu.

¿Cuán rápido corrió?

O ne kadar hızlı koştu?

- No corrió nadie.
- Nadie corrió.
- Nadie corría.
- No corría nadie.

Kimse koşmadı.

El ladrón corrió rápido.

- Hırsız hızlı koştu.
- Hırsız hızla kaçtı.

Corrió hacia la puerta.

O, kapıya doğru koştu.

Él corrió cinco millas.

O beş mil koştu.

El caballo corrió rápido.

At hızlı koştu.

Tom corrió las cortinas.

Tom perdeleri kapattı.

Tom corrió tras Mary.

Tom, Mary'nin peşinden koştu.

- ¿Quién corría?
- ¿Quién corrió?

Kim koştu?

El ladrón corrió rápidamente.

Hırsız hızla koştu.

- Corrió tan rápido como pudo.
- Él corrió tan rápidamente como pudo.

O elinden geldiğince hızlı koştu.

- Ella corrió a su cuarto llorando.
- Ella corrió a su cuarto, llorando.
- Ella corrió a su habitación, llorando.

O ağlayarak odasına koştu.

- El niño corrió hacia donde su madre.
- El niño corrió con su madre.
- El niño corrió hacia su madre.

Çocuk annesine koştu.

Ayer Mike corrió muy rápido.

Mike dün çok hızlı koştu.

Nadie corrió delante de él.

Hiç kimse onun önünde koşmadı.

El perro corrió hacia nosotros.

Köpek koşarak bize doğru geldi.

Corrió tan rápido como podía.

O, mümkün olabildiğince hızlı koştu.

Tom corrió a la oficina.

Tom ofise koştu.

Tom corrió por su vida.

Tom hayatını kurtarmak için koştu.

Él corrió a toda velocidad

O tam hızda koştu.

Él corrió un gran riesgo.

O büyük bir risk aldı.

Él corrió por su vida.

O, can havliyle koştu.

Tom corrió hacia la habitación.

Tom odaya koştu.

Tom corrió hacia la casa.

Tom eve doğru koştu.

Corrió tan rápido como pudo.

O, elinden geldiği kadar hızlı koştu.

El ciervo corrió por su vida.

Geyik, yaşamı için kaçtı.

Ella corrió tan rápido como pudo.

Koşabildiği kadar hızlı koştu.

Él corrió para llegar a tiempo.

Oraya zamanında varmak için koştu.

Tom corrió a alcanzar el tren.

Tom treni yakalamak için koştu.

Tom corrió a través del bosque.

Tom ormanda koştu.

Un gato corrió tras un ratón.

- Kedi, bir farenin peşinden koştu.
- Bir kedi bir fareyi kovaladı.

Tom corrió tan rápido como pudo.

Tom elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Él corrió más rápido que su hermano.

Erkek kardeşinden daha hızlı koştu.

Tom corrió de regreso a la villa.

Tom köye koşarak geri geldi.

Tom corrió cien metros en doce segundos.

Tom yüz metreyi on iki saniyede koştu.

Corrió por su vida cuando el oso apareció.

Ayı göründüğünde o, hayatını kurtarmak için kaçtı.

Corrió hacia mí lo más rápido que pudo.

Elinden geldiğince hızlı bir şekilde bana doğru koştu.

Corrió tan rápidamente que se encontró sin aliento.

O kadar hızlı koştu ki nefes nefese kaldı.

Tom corrió hacia la puerta e intentó abrirla.

Tom kapıya koştu ve onu açmaya çalıştı.

Kate corrió hacia el restaurante de mi padre.

Kate babamın restoranına doğru koştu.

Cuando sonó el teléfono, él corrió a contestarlo.

Telefon çaldığında cevap vermek için ona koştu.

Él corrió hacia su madre en la biblioteca.

O, kütüphanede annesine doğru koştu.

Tom corrió como loco para alcanzar a Mary.

Tom Mary'ye yetişmek için deli gibi koştu.

A causa de la nieve, el tren no corrió.

Kar yüzünden tren çalışmadı.

Corrió al otro lado de la calle, dejándola sola.

O, onu yalnız bırakarak caddenin karşısına koştu.

Se bajó del autobús y corrió directo hacia ella.

Otobüsten indi ve ona doğru koştu.

Tom corrió hacia la puerta y trató de salir.

Tom kapıya koştu ve dışarı çıkmaya çalıştı.

Ella corrió muy rápido para alcanzar a los otros miembros.

O, diğer üyelere yetişmek için çok hızlı koştu.

Ella no corrió lo suficientemente rápido para alcanzar el autobús.

O, otobüsü yakalamak için yeterince hızlı koşmadı.

John corrió a la estación para alcanzar el último tren.

John son treni yakalamak için istasyona koştu.

Su hija corrió a la tienda y compró unos caramelos.

Onun kızı dükkana koştu ve bazı şekerlemeler aldı.

Tom no corrió lo suficientemente rápido para alcanzar el bus.

Tom otobüse yetişmek için yeterince hızlı koşmadı.

Ella corrió tan rápido como pudo para alcanzar a los demás.

O diğerlerine yetişmek için elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Tom corrió tan rápido como pudo para escapar del oso furioso.

Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Tom corrió tan rápido como pudo esperando no perder el tren.

Tom treni kaçırmayacağını umarak elinden geldiği kadar hızlı koştu.

- Tom corrió descalzo por la nieve.
- Tom corría descalzo por la nieve.

Tom karda yalınayak koştu.

- El perro fue corriendo tras el gato.
- Corrió el perro tras el gato.

Köpek kediyi kovaladı.

Corrió tan rápido como pudo con la esperanza de no perder el tren.

Treni kaçırmama umuduyla var gücüyle koştu.

- El petróleo corrió a través de un tubería gorda.
- El petróleo circuló a través del oleoducto.

Petrol kalın bir borudan geçirildi.

Un conejo color ceniza apareció y tan pronto me acerqué, saltó y corrió hacia el bosque de nuevo.

Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.

- Él se corrió para darle paso al camión.
- Se echó a un lado para dejar pasar a un camión.

Bir kamyonun geçmesine izin vermek için kenara çekti.