Examples of using "Ella" in a sentence and their turkish translations:
O gelecek mi?
O dua etti.
- O öldü.
- Öldü.
O dışarı gitti.
O bilir. O her zaman bilir.
Bu o.
Her şeyi onun için yaptı.
O yürür.
O onu seviyor.
O, sana ihanet etti.
Hoşça kal dedi.
O onu seviyor.
O inatçı.
Hoşça kal dedi.
O da geliyor mu?
O, akşam yemeğini yedi.
O patenle kayabilir.
O ona tapar.
O çok çalışır.
O çabaladı.
O bir tane istiyor.
- O kibardır.
- Naziktir.
O külotlu çorap giyiyor.
O nereye gidiyor?
O Fransızca konuşur mu?
Kızardı.
O çok konuşur.
O bir doktor.
- O güzel.
- O güzeldir.
O sana saygı gösteriyor.
O yine kendisidir.
O bir depresyonda.
O onu kaybetti.
O onu boğdu.
Ondan nefret ediyor.
O ona vurdu.
O, ona sarılmak istiyor.
O şarkı söylemeye başladı.
O, Rusça konuşabilir.
O onu hâlâ seviyor.
Artık patron o.
O ağladı.
O yürür.
O vefat etti.
Koşuyor.
O kayboldu.
- O dışarı gitti.
- O dışarı çıktı.
Yüzdü.
Yemek hazırlıyor.
- Geldi.
- O geldi.
O, kilo kaybetti.
Yalan söyledi.
O uyudu.
O yüzmeye çalıştı.
O zehirlendi.
Bana acele ettirdi.
O, üzgün görünüyor.
- O, üzgün görünüyordu.
- Üzgün görünüyordu.
- O onu dinler.
- O onu dinliyor.
O kilo kaybetti.
O, ondan nefret ederdi.
O çok az şey yedi.
O eğlendi.
O beni seviyor, ve ben de onu.
- Son olarak geldi.
- Son gelen oydu.
O benim kız arkadaşım.
O yakında iyileşir.
Belki o yarın gelecek.
Belki yarın gelir.
Onunla çıkmak istiyorum.
- O, Fransızca konuşabilir.
- O Fransızca konuşabiliyor.
- O, İspanyolca iyi konuşuyor.
- O, iyi İspanyolca konuşur.
“O kaç yaşında?” “On iki yaşında.”
O, "ağlama." dedi.
Onun yüzünü tokatladı.
O, kediyi korkutup kaçırdı.
O kim acaba?
- O inatçı.
- O inatçıdır.
O elçantasını kaybetti.
Kendine büyük evi aldı.
O senden nefret ediyor gibi görünüyor.
O onu gösterdi.
O hatalıdır.
O konuşmayı kesti.
O müzikten anlar.
O, bir resim çiziyor.
O kızgın olmalı.
O benim karımdır.
- Dans etmek istiyor.
- O dans etmek istiyor.
Bildiğini bildiğimi biliyor.