Translation of "Avanzar" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Avanzar" in a sentence and their turkish translations:

...para avanzar.

...kendinizi ileriye itin.

Debemos avanzar.

İlerlemek zorundayız.

Y si queremos avanzar

Bu yüzden, eğer ileri gitmek istiyorsak

Y el primer paso para avanzar

Yolumuzu bulmanın ilk yolu da

Es cuestión de hasta dónde podemos avanzar.

Bu sadece bizim ne kadar ilerleme kaydedebileceğimizle alakalı.

Nuestros niños, nuestra juventud, nunca pueden avanzar

bizim çocuklarımız gençlerimiz asla ilerleyemesin

¿Puedes avanzar para que podamos cerrar la puerta?

Kapıyı kapatabilmemiz için biraz ilerler misiniz?

Hay que avanzar en los derechos humanos para todos.

Herkes için insan haklarını geliştirmeliyiz.

De este momento en el que algo podría avanzar

bir şeylerin gerçekten ileri gittiğini

Uno solo puede avanzar y retroceder en el tiempo

Kişi sadece zamanda ileri ve geri ilerleyebilir

Y solamente con evidencia podemos avanzar de un mundo posverdad

Ve ancak kanıtlar ile hakikat ötesi dünyadan

La caballería no podía avanzar más rápido que un trote.

Süvari bir süratliden daha hızlı ilerleyemezdi.

Y luego, los síntomas de depresión empezaron a avanzar de nuevo.

Daha sonra ise depresyon semptomları tekrar ortaya çıkmaya başladı.

Pero si al menos nos ponemos de pie e intentamos avanzar,

Ama en azından ayağa kalkıp ilerlemeye çalışıyorsanız

Y abogar por nuevas soluciones y normas que nos hagan avanzar.

ve bizi ileriye taşıyacak yaratıcı çözümlerin ve yeni kuralların zamanı.

Eventualmente, los numidianos logran sobrepasar y avanzar contra la caballería romana.

Zamanla, Numidyalılar düşmana üstün gelmeyi başarıp, Roma süvarisine karşı ilerleme kaydediyor.

Al amparo de la noche, los espabilados pueden avanzar y multiplicarse.

Gecenin karanlığında... ...sokağa uyum sağlayanlar çoğalmayı sürdürür.

Se trata de hacer equilibrio en una cuerda y avanzar sobre ella.

Bir halat üzerinde dengenizi sağlayıp karşıya geçiyorsunuz.

Esta era una formación más flexible que permitía al batallón avanzar rápidamente,

Bu, birliklerin daha esnek ve hızlı ilerlemesini sağlardı.

Entonces Napoleón ordenó avanzar a la Artillería de la Guardia del General Sorbier.

Böylece Napolyon, General Sorbier'in Topçuları koruyun.

Los romanos avanzan, pero Hannibal detiene a sus hombres de avanzar hacia el enemigo.

Romalılar ilerliyor ancak Hannibal kuvvetlerini dizginleyip pozisyonunu koruyor.

Que vio a las tropas francesas avanzar casi 100 millas a través de las montañas en solo 8 días.

Fransız birliklerinin dağlardan sadece 8 günde neredeyse 100 mil ilerlediklerini gören ünlü Alpler geçişini planladı .

Obviamente yo estoy de acuerdo en que uno debe avanzar en la vida a través de sus propios esfuerzos.

Açıkçası senin kendi çabalarınla hayatta ilerlemen gerektiğini kabul ediyorum.

- La vida es como montar en bicicleta: para mantenerte en equilibrio tienes que seguir moviéndote.
- La vida es como una bicicleta. Uno debe avanzar para no perder el equilibrio.
- La vida es como andar en bicicleta. Para mantener el equilibrio uno debe seguir avanzando.

Hayat bisiklet sürmek gibidir. Dengede kalmak için hareket etmeye devam etmelisin.