Translation of "Hasta" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Hasta" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Hasta luego!
- ¡Hasta pronto!

Yakında görüşürüz!

- Tienes hasta medianoche.
- Tenés hasta medianoche.
- Tiene hasta medianoche.
- Tienen hasta medianoche.
- Tienes hasta la medianoche.
- Tenés hasta la medianoche.
- Tiene hasta la medianoche.
- Tienen hasta la medianoche.

Gece yarısına kadar vaktin var.

- ¿Hasta qué hora?
- ¿Hasta cuándo?

Ne zamana kadar?

- Hasta la vista.
- Hasta luego.

Şimdilik hoşça kal.

- ¿Puede esperar hasta mañana?
- ¿Puedes esperar hasta mañana?
- ¿Podéis esperar hasta mañana?
- ¿Pueden esperar hasta mañana?
- ¿Podés esperar hasta mañana?

Yarına kadar bekleyebilir misin?

Hasta 2011.

2011'e kadar böyleydi.

Hasta entonces.

Sonra görüşürüz.

Hasta pronto.

Görüşmek üzere.

¡Hasta luego!

Yakında görüşürüz!

¿Hasta cuándo?

Ne kadar süre?

- ¡Hasta luego!
- ¡Hasta pronto!
- Te veré pronto.

Yakında görüşürüz!

- "¿Hasta cuándo te quedás en Moscú?" "Hasta el domingo."
- "¿Hasta cuándo te quedas en Moscú?" "Hasta el domingo."
- "¿Hasta cuándo se queda en Moscú?" "Hasta el domingo."

Moskova'da ne kadar kalacaksın?" "Pazara kadar."

- ¡Hasta luego!
- Hasta la vista.
- Nos vemos luego.
- ¡Nos vemos!
- ¡Hasta la próxima!

- Yakında görüşürüz!
- Görüşürüz.

- Aguarda hasta las seis.
- Espera hasta las seis.

Altıya kadar bekleyin.

- ¡Hasta luego!
- Hasta la vista.
- Adiós.
- Chao.
- ¡Chau!

- Hoşça kalın.
- Güle güle.

hasta aquel día.

o güne kadar.

hasta ser inexpugnables.

geiiştirmeyi öğreniyorlar.

hasta... la noche.

...gece oluncaya kadar.

¿Hasta dónde vas?

Ne kadar uzağa gidiyorsunuz?

Cuente hasta treinta.

Otuza kadar say.

Hasta la vista.

Görüşürüz!

¡Hasta el domingo!

Pazar günü görüşürüz!

Adiós. Hasta mañana.

Hoşça kal. Yarın görüşürüz.

Cuenta hasta cien.

Yüze kadar say.

Corrió hasta Shinjuku.

Shinjuku'ya kadar koştu.

Esperá hasta mañana.

Yarına kadar bekle.

Conduciré hasta Boston.

Arabayla Boston'a gideceğim.

Hasta siempre, Cuba.

Elveda Küba!

¡Hasta el fondo!

Yarasın!

¡Hasta el jueves!

Perşembe günü görüşürüz!

Contad hasta diez.

Ona kadar say.

Hasta luego, Tom.

Görüşürüz, Tom.

Condujimos hasta Boston.

Boston'a kadar götürdük.

Hasta ahora bien.

- Şimdiye kadar iyi.
- Şimdiye kadar iyi gitti.

- Hasta mi mamá sabe.
- Hasta mi mamá lo sabe.

Annem bile bilir.

- ¡Nos vemos, gente!
- ¡Hasta luego, gente!
- ¡Hasta luego, muchachada!

Sonra görüşürüz çocuklar.

- No saldré hasta mañana.
- No me iré hasta mañana.

Yarına kadar ayrılmayacağım.

Hasta 40 minutos, hasta cierto usuario, úselo gratis, sin publicidad.

40 dakikaya kadar, belli bir kullanıcıya kadar sana demiş bedava la reklamsız kullan yahu

- Sólo tengo una hasta ahora.
- Sólo tengo uno hasta ahora.

Şimdiye kadar sadece bir taneye sahibim.

- Comimos hasta reventar.
- Comimos hasta que no pudimos comer más.

Artık yiyemeyinceye kadar yedik.

Tom no pudo contar hasta diez hasta los tres años.

Tom üç yaşına kadar ona kadar sayamazdı.

- Nosotros caminamos hasta la playa.
- Nosotras caminamos hasta la playa.

Biz plaja doğru yürüdük.

- ¿Puedes esperar hasta que esté listo?
- ¿Podrías esperar hasta que esté listo?
- ¿Podrías esperar hasta que termine?

Lütfen, ben hazır olana kadar bekleyebilir miydiniz?

Y hasta es absurdo,

Ve ayrıca saçmalık,

hasta recibir asistencia médica.

tıbbi yardım alana dek

Hematólogos y hasta radiólogos,

ve hematologlar ve radyologlar

hasta que yo respondía.

tekrar sorabilir.

Desde Rusia hasta Canadá.

Rusya'dan tutun Kanada'ya kadar.

Pero supuestamente hasta Europa

ama neredeyse Avrupa'ya kadar bağlantı olduğu iddia ediliyor

Que duraría hasta 1814.

, 1814'e kadar sürecek

Hasta el diablo llora.

Taş kalpliler bile gözyaşlarına boğulabilirler.

Conduzcamos hasta el mar.

Denize kadar araba sürelim.

Caminamos hasta el parque.

Biz parka kadar yürüdük.

Esperemos hasta las seis.

Saat altıya kadar bekleyelim.

Fui hasta la puerta.

Kapıya tırmandım.

Trabajé hasta la madrugada.

Gece geç saatlere kadar çalıştım.

Me quedaré hasta mañana.

Yarına kadar kalacağım.

Te siguieron hasta aquí.

Seni burada izlediler.

¡Bailemos hasta el amanecer!

Şafak sökene kadar dans edelim.

Lucharon hasta el final.

Onlar sonuna kadar savaştılar.

Tom comió hasta saciarse.

Tom karnını doyurdu.

Te llevaré hasta Tom.

Seni Tom'a götüreceğim.

Hasta ahora todo bien.

Şimdiye kadar her şey yolunda gidiyor.

Esperemos hasta el lunes.

Pazartesiye kadar bekleyelim.

Hasta los hombres lloran.

Erkekler bile bazen ağlar.

Dormí hasta el amanecer.

Gün doğana kadar uyudum.

Trabajo hasta muy tarde.

Geç saatlere kadar çalışıyorum.

Nadamos hasta que oscureció.

Hava kararana kadar yüzdük.

Espera hasta esta noche.

Bu geceye kadar bekle.

Tienes hasta el lunes.

Pazartesiye kadar zamanın var.

Pelearé hasta la muerte.

Ben ölümüne dövüşeceğim.

¿Hasta cuándo te quedas?

Ne zamana kadar kalıyorsun?

Caminé hasta la estación.

İstasyona kadar yürüdüm.

¡Luchemos hasta el final!

Sonuna kadar savaşalım!

No pararemos hasta llegar.

Oraya varana kadar durmayacağız.

Hasta aquí todo bien.

Buraya kadar her şey güzel.

Defendiendo a uno hasta el final o malvado hasta el final

birini sonuna kadar savunmak veya sonuna kadar kötülemek

- Estaré aquí hasta las diez.
- Me quedaré aquí hasta las diez.

Saat ona kadar burada kalacağım.

- Se quedó hasta tarde anoche.
- Se quedó despierto hasta tarde anoche.

O, dün gece geç saatlere kadar uyumadı.

- Hasta mañana en la tarde.
- No hasta mañana por la tarde.

Yarın öğleden sonraya kadar değil.

- Hasta un niño lo entiende.
- Esto lo entiende hasta un niño.

Bir çocuk bile onu anlayabilir.

- ¿Cuántos computadores has tenido hasta ahora?
- ¿Cuántos ordenadores has tenido hasta ahora?
- ¿Cuántos ordenadores habéis tenido hasta ahora?

Şu ana kadar kaç tane bilgisayarın oldu?

- Estuvimos fuera hasta que oscureció.
- Permanecimos fuera hasta que anocheció.
- Nos mantuvimos fuera hasta que se hizo de noche.

Hava kararana kadar dışarıda kaldık.

- Te acompañaré máximo hasta el puente.
- Iré contigo máximo hasta el puente.

Köprüye kadar seninle gideceğim.

- El muchacho puede contar hasta diez.
- El niño sabe contar hasta diez.

Çocuk ona kadar sayabilir.

- Tom estaba empapado hasta la piel.
- Tom se empapó hasta los huesos.

Tom iliklerine kadar ıslanmıştı.

- Espera hasta mañana en la mañana.
- Espera hasta mañana por la mañana.

- Yarın sabaha kadar bekleyin.
- Yarın sabaha kadar bekle.

- Espere aquí hasta que él vuelva.
- Espera aquí hasta que él regrese.

O, geri dönünceye kadar burada bekle.

- Lo bebí hasta la última gota.
- Me bebí hasta la última gota.

Son damlasına kadar içtim.

- Esperemos aquí hasta que ella vuelva.
- Esperemos aquí hasta que se regrese.

O geri gelinceye kadar burada bekleyelim.

- Hasta ayer no supe la verdad.
- Hasta ayer no sabía la verdad.

Düne kadar gerçeği bilmiyordum.

- Este niño sabe contar hasta 20.
- Ese niño sabe contar hasta veinte.

O çocuk yirmiye kadar sayabilir.

- Me quedo aquí hasta que vuelvas.
- Me quedaré aquí hasta que vuelvas.

- Sen geri dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
- Sen dönünceye kadar burada kalacağım.

Hasta ahora, muy deprimente, ¿verdad?

Şimdiye kadar, oldukça iç karartıcı, değil mi?

¿Y va hasta la talla16?

ve 48 bedene kadar çıkar.

Y, quizá, hasta cierto punto,

Ve belki, belli noktaya kadar