Translation of "Humanos" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Humanos" in a sentence and their turkish translations:

- Somos humanos.
- Nosotros somos humanos.

Biz insanız.

- Somos humanos.
- Nosotros somos humanos.
- Somos personas.
- Somos seres humanos.

- Biz insanlarız.
- Biz insanız.

Pero nosotros, como humanos...

Ama bizler, insanlar olarak,

¿Qué nos hace humanos?

Ne bizi insan yapıyor?

Los humanos son flojos.

İnsanlar tembel.

Estos son huesos humanos.

Bunlar bir insandan gelen kemiklerdir.

Los humanos son seres creativos.

İnsanoğlu, yaratıcı yaratıklardır.

Difundimos este virus como humanos

Bu virüsü bizler insanlar olarak yaymamız

Todos los humanos son mortales.

Bütün insanlar ölümlüdür.

"Estúpidos humanos," dijo la ardilla.

Sincap "aptal insanlar" dedi.

Los gatos no son humanos.

Kediler insan değildir.

Los humanos se representan altamente estilizados

Hayli stilize insanlar tasvir edilmiş,

No persiguen humanos para morderlos deliberadamente,

İnsanları kovalayıp kasten ısırmaya çalışmazlar

Seres humanos sanos, productivos y calificados.

Yetenekli, sağlıklı ve üretken insanlar.

Es redescubrir qué nos hace humanos,

bizi insan yapan şeyi yeniden keşfedip

Sólo los seres humanos pueden reír.

Yalnızca insanlar gülebilir.

Los gendarmes también son seres humanos.

Jandarmalar da insandırlar.

Mary está defendiendo los derechos humanos.

Mary insan haklarını savunuyor.

Los humanos tienen unos grandes cerebros.

İnsanların çok büyük beyinleri vardır.

Quiza este bien recordar que somos humanos?

Belki insan olduğumuzu hatırlamakta bir sakınca yoktur,

Si los humanos somos simplemente maximizadores egoístas,

Eğer biz insanlar basitçe bencil, çıkarcı varlıklarsak

Que los humanos son ruidosos y aterradores

insanların gürültücü ve korkutucu olduğunu öğrendim.

Reprimió lo que nos hace más humanos.

bu bizi insan yapan asıl şeyi baskıladı.

Mientras no malcriemos a los seres humanos

Yeter ki biz insanoğlu bozmayalım

La inteligencia de los seres humanos evolucionó.

İnsan, zekasını geliştirdi.

Los humanos no pueden vivir en Marte.

İnsanlar Mars'ta yaşayamaz.

Es uno de los instintos humanos básicos.

Bu, temel insan içgüdülerinden biridir.

No nos olvidemos de los derechos humanos.

İnsan haklarını unutmayalım.

Se encontraron restos humanos durante la excavación.

Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.

Desenterraron una caja que contenía restos humanos.

İnsan kalıntıları içeren bir kutuyu kazarak çıkardılar.

Muchas tortugas viven más que los humanos.

Birçok kamplumbağ insanlardan daha çok yaşarlar.

En nuestra época, los humanos están aislados.

Modern çağda insanlar bağımsızdır.

Errores que tuvieran que ver con los humanos.

İnsan kaynaklı ilaç verme hataları üzerine.

Era muy amable y amigable con los humanos,

İnsanlara karşı kibar ve sıcakkanlıydı,

Gracias a un ejército de humanos de apoyo,

Bir destekleyici insan ordusu sayesinde

Nosotros los humanos estamos obsesionados con la rapidez.

Biz insanlar hız konusunda takıntılıyız.

Vamos a ser tan humanos posible para ellos,

Onlara karşı olabildiğimizce insancıl olacağız

Como humanos en la era de la IA?

kendimizi nasıl farklı kılabiliriz?

Que enfatiza la acción de los seres humanos.

bir düşünce ve yaşam felsefesidir.

Creo que los seres humanos tienen el poder

İnsanoğlunun sefaleti

Todos los seres humanos quieren las mismas cosas,

Tüm insanlar aynı şeyleri istiyor,

Entonces se está volviendo fatal para los humanos

bu yüzden insanlar için ise ölümcül hale geliyor

Pero no hay duda en los seres humanos.

ama insanda da şüphe oluşmuyor değil yani

Para poder desarrollar mejores ensayos clínicos en humanos.

çığır açan sistemler geliştiriyoruz.

No hemos probado el medicamento en humanos aún.

İlacı henüz insanlar üzerinde denemedik.

Los derechos de las mujeres son derechos humanos.

Kadın hakları, insan haklarıdır.

Tom es un activista de los derechos humanos.

Tom bir insan hakları aktivisti.

Tuvimos un breve coloquio sobre los derechos humanos.

Biz insan hakları konusunda kısa bir tartışma yaptık.

Los seres humanos fueron creados para crear cosas.

İnsanoğlu bir şeyler yaratmak için yaratılır.

- Como cualquier vertebrado los humanos tienen cuatro extremidades.
- Como el típico vertebrado los humanos tienen dos pares de miembros.

Tipik bir omurgalı gibi insan iki çift uzuva sahiptir.

Hay que avanzar en los derechos humanos para todos.

Herkes için insan haklarını geliştirmeliyiz.

Los humanos ya no somos valorados por nuestra creatividad.

insanlar artık yaratıcılıklarıyla değerlendirilmiyorlar.

Los humanos comparten tierras de caza con felinos grandes.

Avlanma sahalarını büyük kedilerle paylaşıyorlar.

Y sería segura para los humanos expuestos a ella.

ama insan için zararlı olmamalı.

Los humanos son los únicos animales que usan ropa.

İnsanlar sadece elbise giyen hayvanlardır.

Nosotros, los profesores, somos humanos, igual que vosotros, estudiantes.

Biz öğretmenler siz öğrenciler gibi insanız.

Los humanos como seres biológicos pertenecen al mundo animal.

Biyolojik bir varlık olarak insan hayvan dünyasına aittir.

Para ser humanos tenemos que trascender nuestra naturaleza animal.

İnsan olarak hayvan doğamızı aşmalıyız.

Necesitamos una definición clara del concepto de derechos humanos.

İnsan hakları kavramının açık bir tanımına ihtiyacımız var.

Es un montículo artificial hecho por humanos que construyeron edificios,

Size insanlar tarafından binalar, duvarlar ve birbiri üzerine diğer şeyler

Que una escena como esta pueda evocar a los humanos.

bu gibi sahneler insanlara hatırlatılabilir.

Pero antes tenemos que meditar sobre nuestros valores como humanos.

ama öncelikle insani değerlerimiz hakkında yeniden düşünmeliyiz.

Que un pulpo en cautividad puede reconocer a diferentes humanos.

yetiştirilen bir ahtapotun farklı insanları tanıdığını gösterdi.

A atacar a otros seres humanos, a cometer asesinatos rituales,

başka bir insana saldırmak, dini kurban vermek,

Entonces hace que este virus sea transmisible a los humanos

bu durumda bu virüsü insanlara bulaşabilir hale getiriyor

Mi relación con la gente, con los humanos, estaba cambiando.

İnsanlarla olan ilişkim değişti.

Los seres humanos han logrado mucho más que los animales.

İnsanoğlu, hayvanlardan çok daha fazla şey başardı.

Los humanos se comunican entre ellos a través del lenguaje.

İnsanlar kendi aralarında dil aracılığı ile anlaşırlar.

La música es un idioma entendido por todos los humanos.

Müzik tüm insanlar tarafından anlaşılan bir dildir.

La innovación es el proceso por el cual resolvemos problemas humanos,

İnovasyon, insani sorunları çözdüğümüz işlemdir;

Los humanos son el problema y la tecnología es la solución.

sorun insanlar, çözüm ise teknoloji.

Porque las hembras son los únicos mosquitos que atraen los humanos.

çünkü insanlardan etkilenen sivrisinekler sadece dişiler.

Que hasta arriesgan sus vidas para reportar violaciones de derechos humanos.

haber yapmak için yaşamını tehlikeye atanlar bile var.

Por el daño que los seres humanos tenemos a la naturaleza

biz insanoğlunun doğaya verdiği zarar yüzünden

Si no fuese por el agua, los humanos no podrían sobrevivir.

Su olmasa insanlar yaşayamaz.

Todos los humanos de la Tierra descienden de un ancestro común.

Dünyadaki bütün insanlar ortak bir atanın soyundan gelirler.

Los humanos son los vehículos que los genes usan para propagarse.

İnsanlar genlerin kendilerini yaymak için kullandığı araçlardır.

Las mofetas no temen a los perros, ni a los humanos.

Kokarcalar ne köpeklerden ne de insanlardan korkarlar.

El matrimonio es un tipo de violación de los derechos humanos.

Evlilik bir tür insan hakları ihlalidir.

Lo cierto es que los humanos no podemos vivir sin aire.

Gerçek şu ki, biz hava olmadan yaşayamayız.

Y los animales han sido reducidos a estar atribuidos a los humanos.

ve hayvanlar insanların bir özelliğine indirilmiş.

No tienen un "botón de matar" como los humanos y los chimpancés.

İnsanlar veya şempanzeler gibi öldürme içgüdüleri yok.

O individuos que intentan escapar de la violencia infligida por los humanos.

veya insanların korkunç zorbalığından kaçmak istemeleri olarak yorumluyor.

Y esta aquí para recordarnos que es lo que nos hace humanos.

ve bizi insan yapan şeyi bize hatırlatmak için burada.

La arquitectura es el arte de hacer refugios para los seres humanos.

Mimari, insanların barınabileceği bir yer oluşturma sanatıdır.

Los ataques a humanos han empeorado la reputación de este gran felino.

Bu büyük kedi, insanlara saldırmasıyla kötü bir ün kazanmıştır.

De más está decir que los derechos humanos fundamentales deben ser respetados.

Söylemeye gerek yok, temel insan haklarına saygı gösterilmelidir.

La negación es uno de los mecanismos de defensa humanos más fuertes.

İnkar, en güçlü insan savunma mekanizmalarından biridir.

Los humanos se diferencian de los animales en la capacidad de hablar.

İnsanoğlu, konuşma kabiliyeti bakımından hayvanlardan farklıdır.