Translation of "Derechos" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Derechos" in a sentence and their turkish translations:

Los derechos de las mujeres son derechos humanos.

Kadın hakları, insan haklarıdır.

Conoces tus derechos.

Haklarını biliyorsun.

Yo tengo derechos.

Haklarım var.

Conozco mis derechos.

Yasal haklarımı biliyorum.

Por sus derechos civiles.

sivil hakları için savaşıyorlardı .

¿Cuáles son sus derechos?

Onların hakları nelerdir?

Pagaron derechos de aduana.

Onlar gümrük vergilerini ödediler.

Deberían de respetar nuestros derechos.

Onlar bizim haklarımıza saygı göstermeliler.

Los derechos humanos ni siquiera se preocupan por los derechos de las mujeres

insan hakları kadın hakları umurunda bile değil

Los derechos de cada hombre disminuyen cuando se amenazan los derechos de un hombre.

Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.

Apoyaba la enmienda de derechos igualitarios.

Eşit Haklar Tasarısı destekçisiydim.

Restringir los derechos de esa parte

o kısmın haklarını kısıtlıyor

Mary está defendiendo los derechos humanos.

Mary insan haklarını savunuyor.

Las personas negras lucharon por sus derechos,

Hakları için mücadele eden siyahi insanlar vardı;

Diré que muchas organizaciones de derechos civiles,

ACLU'nun da arasında olduğuna inandığım

Los derechos de inmigrantes, el medio ambiente,

göçmenlerin haklarını, çevreyi,

A los litigantes de los derechos civiles,

İnsan hakları savunucuları,

Sistema de llanto derechos de las mujeres

ağalık sistemi kadın hakları

Debemos respaldar los derechos de las minorías.

Azınlık haklarını korumalıyız.

Todos los hombres tienen los mismos derechos.

Bütün insanların eşit hakları vardır.

Él fue despojado de sus derechos civiles.

O, medeni haklarından mahrum edildi.

No nos olvidemos de los derechos humanos.

İnsan haklarını unutmayalım.

Para concientizar sobre los derechos de los afroamericanos.

podyumda sessizce yumruklarını kaldırdı.

Los patriotas defendieron los derechos de su nación.

Vatanseverler kendi milletinin haklarını savundu.

El policía le leyó a Tom sus derechos.

Polis Tom'a haklarını okudu.

Aquí entran en juego los derechos de autor.

Burada telif hakkı devreye giriyor.

Los criminales son despojados de sus derechos sociales.

Suçlular sosyal haklardan mahrum edilirler.

Tom es un activista de los derechos humanos.

Tom bir insan hakları aktivisti.

Tuvimos un breve coloquio sobre los derechos humanos.

Biz insan hakları konusunda kısa bir tartışma yaptık.

Hay que avanzar en los derechos humanos para todos.

Herkes için insan haklarını geliştirmeliyiz.

Pues es una persona que defiende los derechos reproductivos,

en temel insan haklarını,

Para dar derechos a las mujeres, para dar libertad,

Kadınlara hak vermekten, özgürlüğünü vermekten,

No añadas oraciones de fuentes con derechos de autor.

Telifli kaynaklardan cümleler eklemeyin.

Necesitamos una definición clara del concepto de derechos humanos.

İnsan hakları kavramının açık bir tanımına ihtiyacımız var.

Por mujeres que han cedido sus derechos a alguien más.

Haklarından başkaları için vazgeçmiş kadınların sesi.

En una democracia, todos los ciudadanos tienen los mismos derechos.

Bir demokraside bütün vatandaşların eşit hakları vardır.

Que hasta arriesgan sus vidas para reportar violaciones de derechos humanos.

haber yapmak için yaşamını tehlikeye atanlar bile var.

Protegió y mejoró en gran medida los derechos de las mujeres.

Kadınların haklarını büyük ölçüde koruyup, geliştirmiştir

El matrimonio es un tipo de violación de los derechos humanos.

Evlilik bir tür insan hakları ihlalidir.

En realidad es el mayor defensor de los derechos de las mujeres.

Kadın haklarının en büyük savunucusudur aslında

La historia del sur de Gales es la lucha por los derechos.

Güney Galler Vadileri tarihinde bir hak savaşı var.

derechos que les otorga el matrimonio legal por otro lado considerado por

, çünkü El-Ezher bu evliliği kadınlara bir saygısızlık ve

De más está decir que los derechos humanos fundamentales deben ser respetados.

Söylemeye gerek yok, temel insan haklarına saygı gösterilmelidir.

No quiero vivir en un país que no quiere defender mis derechos.

Haklarımı savunmak istemeyen bir ülkede yaşamak istemiyorum.

Pero que no deberían estar exentos de los valores de los derechos humanos,

ve kamu güvenliğinin temel değerlerinden mahrum bırakılmaması gereken

Él creyó que los negros podían ganar su lucha por derechos iguales sin violencia.

O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.

El sindicato se había convertido en una institución que protege los derechos de los trabajadores

sendika işçinin hakkını koruyan bir kurum olmuştu

La civilización occidental, que comenzó con el período republicano, otorgó a las mujeres grandes derechos.

Cumhuriyet dönemiyle başlayan batı medeniyeti kadınlara çok büyük haklar tanımıştır

En EEUU, la libertad de culto es una de las garantías de la Carta de Derechos.

ABD'de din özgürlüğü Haklar Bildirisinin teminatlarından biridir.

No importa si son negros, cafés, amarillos o normales, todas las personas deberían tener los mismos derechos.

İnsanlar normal de olsalar; siyah, kahverengi veya sarı ırktan da olsalar hepsi aynı haklara sahip olmalıdır.

- La Unión Europea tiene 23 idiomas oficiales, teóricamente con los mismos derechos, pero en la práctica sólo tres de ellos prevalecen: Inglés, francés y alemán.
- La Unión Europea tiene 23 idiomas oficiales, teóricamente con los mismos derechos, pero en la práctica sólo se trabaja en tres de ellos: Inglés, francés y alemán.

Avrupa Birliği'nin teorik olarak aynı haklara sahip 23 resmi dili var ama uygulamada yalnızca üç dil işliyor: İngilizce, Fransızca ve Almanca.

- Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos y, dotados como están de razón y conciencia, deben comportarse fraternalmente los unos con los otros.
- Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos. Ellos son dotados de razón y consciencia, y deben actuar el uno con el otro en espíritu de hermandad.

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

Todos los seres humanos nacen libres e iguales en dignidad y derechos y, dotados como están de razón y conciencia, deben comportarse fraternalmente los unos con los otros.

Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

Texto leído por Jane Goodall del libro "Reason for Hope: A Spiritual Journey" de Jane Goodall y Phillip Berman Copyright © 1999 de Soko Publications Ltd. y Phillip Berman. Con el permiso de Hachette Audio. Todos los derechos reservados en todo el mundo.

Jane Goodall tarafından, Jane Goodall ve Phillip Berman'ın hazırladığı Reason for Hope: A Spiritual Journey (Sönmeyen Umut: Spiritüel Bir Yolculuk) adlı kitaptan sesli olarak okunmuştur Telif Hakkı © 1999 Soko Publications Ltd. ve Phillip Berman. Hachette Audio'nun izniyle kullanılmıştır. Tüm hakları dünya çapında saklıdır.

Toda persona, como miembro de la sociedad, tiene derecho a la seguridad social, y a obtener, mediante el esfuerzo nacional y la cooperación internacional, habida cuenta de la organización y los recursos de cada Estado, la satisfacción de los derechos económicos, sociales y culturales, indispensables a su dignidad y al libre desarrollo de su personalidad.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.

La educación tendrá por objeto el pleno desarrollo de la personalidad humana y el fortalecimiento del respeto a los derechos humanos y a las libertades fundamentales; favorecerá la comprensión, la tolerancia y la amistad entre todas las naciones y todos los grupos étnicos o religiosos, y promoverá el desarrollo de las actividades de las Naciones Unidas para el mantenimiento de la paz.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.