Examples of using "усложняет" in a sentence and their turkish translations:
Bu, konuyu içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Bu onu zorlaştırır.
O hiçbir neden olmadan işleri zorlaştırıyor.
O, benimle uğraşıyor.
Ama bugün hayatımı zorlaştıran şeylerden konuşmak istemiyorum.
Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.