Examples of using "пищи" in a sentence and their turkish translations:
besin kaynağı budur
Yemek için hazır mısınız?
besin yapmak için --"trof."
Abur cuburdan kaçınmaya çalışın.
Her yemekten sonra dişlerini fırçala.
Bu ilacı öğünler arasında al.
Yiyecek hazırlama merkezlerinde,
Tuz, yemek pişirmek için gereklidir.
Tom kötü yiyecek yemekten hasta oldu.
Tom Mary'ye biraz yiyecek verdi.
Her yemekten sonra diş ipi kullanın.
Tuz, pişirme için zaruri bir malzemedir.
Her yemekten sonra dişlerini fırçalar mısın?
ve kıyı boyunca yiyecek kaynakları da karşıma çıkabilir.
Yemeğin kokusu beni acıktırdı.
Bazı insanlar kilo vermek için öğün atlarlar.
Her yemekten önce ellerini yıka.
Öğün aralarında tatlı yemeyin.
Tom çok abur cubur yerdi.
Artan yiyeceği eve götür.
Biraz Thai yemeği denemek istiyorum.
Her yemekten sonra dişlerini fırçala.
Çok fazla abur cubur yiyorsun.
Öğünler arasında atıştırmak kötü bir alışkanlıktır.
Her yemekten sonra dişlerini fırçala.
Bir süre kızartılmış yiyeceklerden kaçının.
Tom çok fazla abur cubur yer.
Kahvaltı günün en önemli öğünüdür.
Bu, hayatta kalmak isteyenler için harika bir yiyecek kaynağı.
Avcılarını sayılarıyla bastırarak... ...büyük çoğunluğu beslenme alanlarına varacaktır.
Mary pişirmede annesine yardım etti.
Tom her yemekten sonra dişlerini fırçalar.
Bana hakkında düşünecek çok şey verdin.
Hintliler gıda bulmakta zorlanıyorlardı.
O psikiyatrist yeme bozuklukları konusunda uzmanlaşmış.
Her öğünden sonra dişlerini fırçalamalısın.
Ve bu genelde bir yiyecek kaynağı bulduklarının işaretidir.
Artık yemek üretmek için güneşten faydalanamıyorlar.
Yemek hayatın harika zevklerinden biridir.
O, ona yemekler arasında yememesini tavsiye etti.
Her yemekten sonra dişlerimi fırçalamaya çalışıyorum.
Tom, artıkları ile köpeği besledi.
Bu genelde bir yiyecek kaynağı buldukları anlamına gelir.
Bu genelde bir yiyecek kaynağı bulduklarını gösterir.
Vahşi doğada yiyecek ararken seçiçi olamazsınız!
Vahşi doğada yiyecek ararken seçici olamazsınız!
Öğünler arası yemek yeme.
Doktor Tom'a birkaç gün katı şeyler yememesini söyledi.
Her yemekten sonra bu tozu almak zorundasın.
Geceleri 40 kilometreye kadar yol teperek yemek arar.
Aynı zamanda, sayısız deniz canlısının ana yemek kaynağıdır. En ufak balıktan...
Yemeklerden sonra midem ağrıyor.
Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.
Tom dişçisine her yemekten sonra dişlerini fırçaladığını söyledi.
Anne kutup ayısı, yemek arayışı içinde 24 saatte 80 kilometreye kadar yol tepebilir.
Fakat bu soluk ışık yerde yemek arayan hayvanlara pek fayda etmez.
Sanırım yeterince yiyeceğimiz var.
Restoran sahibi tüm köpeklerini beslemesi için onun masa kırıntılarını eve götürmesine izin verdi.
Sağlıklı kalmanın tek yolu telaffuz edilemeyen maddelerden yapılmış bir yiyeceği yemekten kaçınmaktır.
Mary annesinin yemek pişirmesine yardım etti.
Senin yemek pişirmeni gördüm.
Yemek pişirmede size yardım etmemi ister misiniz?
Yanına hem kendin, hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ileride yemek üzere depola.
- Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- Hepimize yetecek kadar yiyecek vardı.
Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi. Kocası da yedi.
Hong Kong'da olmazsa olmaz denebilecek iki sıvı gıda vardır: Kanton çorbası ve congee. İlginçtir ki çorba olan ne kadar bol malzemeli ve koyu kıvamlı olsa da hep "içilir", congee ise ne kadar hafif kıvamlı olursa olsun hep "yenir".