Examples of using "Придется" in a sentence and their turkish translations:
Bunu tekrar denemeliyiz.
Tom'a söylemek zorunda kalacak mısın?
Hızlı hareket etmek zorunda kalacağız.
Onu hatırlamak zorunda kalacağım.
Bu çantayı saklamak zorundayım.
biz çok daha fazla zirai ilaç kullanmak zorunda kalacağız
Korkarım ki fazla çalışmak zorundasın.
Onlar arabalarını tamir etmek zorundalar.
Tom olmadan terk etmek zorunda olacağız.
Bunu daha sonra yapmak zorunda olacağız.
Tom'la çalışmak zorunda olacaksın.
İstasyona gitmek zorunda kalacak.
Tom'la temas etmeliyim.
Tom'a danışmak zorunda kalacağım.
Zorunda olursam Tom'u öldürürüm.
Su kaynatman gerekebilir.
Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
Ne yazık ki bizzat gitmen gerekecek.
Onun hakkında konuşmak zorunda kalacağız.
Tom'a kendin söylemek zorunda kalacaksın.
Kendi başlarının çaresine bakacaklar.
Şehrin daha içlerine doğru girmeli.
Üretimi %20 oranında azalttık.
Üzgünüm ama aşırı kilo ücreti ödemeniz gerekecek.
Bunu tek başına ele almak zorunda kalacaksın.
Onunla tek başına uğraşmak zorunda kalacaksın.
Tom hakkında endişelenmenize gerek kalmayacak.
Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.
Ne kadar süre hastanede kalmak zorundayım?
Birisi yardım için gitmek zorunda.
Bütün gün yatakta kalmak zorundayım.
Bunu tekrar yapmak zorunda olmamalısın.
- Bunu başka bir yerde yapman gerekecek.
- Bunu başka bir yerde yapmak zorunda olacaksın.
Tom onu er ya da geç yapması gerekecek.
Onu Tom için yapmak zorunda kalacağımı umuyorum.
Bu almak zorunda kalacağımız bir risk.
Buradan kurtulmak için yardım çağırmam gerekecek.
Araba için yeni bir egzoz borusu almam zorundayım.
Tom bunu yapmak zorunda.
Biz erken ayrılmak zorundayız.
Bunu tekrar denemek zorunda olacağız.
Gitmek zorundaysam, yemek yemeden birkaç gün gidebilirim.
Sana inanıyorum ama annene söylemeliyim.
Bunu yapmak zorunda olmayacağımdan oldukça eminim.
Ama kayda değer bir enerji almak için bundan çok fazla miktarda yemem lazım.
Onsuz gitmek zorunda kalacaksın.
Tom'la ilgilenmeliyim.
Zorunda olursam Tom'u kovarım.
Ben seni affetmeden önce öncelikle hatanı kabul etmek zorundasın.
Böylesine büyük bir aileye bakmak zorunda olacağımı asla düşünmemiştim.
Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.
ve dava açılırsa 50 bin TL tazminat ödemek zorunda kalırsınız'
Oh pekala, işte böyle gidiyor, sadece onunla mücadele etmemiz gerekecek. '
Noel'i hastanede geçirmek zorunda olmaktan çok endişeleniyordu.
Süreli bir iş bulmak zorunda kalacağım.
Bulsan da telefona verdiğin fiyattan daha fazla bir fiyat vermek zorunda kalabilirsin
Mesela örneğin bundan on beş yıl önce ahşap bir masa almak istiyorsunuz Google'a yazmanız gereken şey şu olurdu ;
Garajda kalmak zorunda kalacaksın.
Yeni bir bisiklet almayı göze alamıyorum, bu yüzden bu eski bisikletle idare etmek zorunda kalacağım.
Sanırım sonunda Tom parasız kalacak ve eve geri gitmek zorunda kalacak.
Tom Mary'ye sonunda onu yapmadan önce kaç kez odasını temizlemesini söylemek zorunda kaldığını merak etti.
Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.
Sana geri ödeyebilmemden önce Tom'un bana borçlu olduğu parayı bana ödemesini beklemek zorunda kaldım.
Tom'la gitmek zorundayım.
Çok çalışmak zorunda kalacaksın.