Examples of using "живущих" in a sentence and their turkish translations:
yoksulluk oranı %12,
O, yaşayan en büyük sanatçıdır.
Tom'un Boston'da yaşayan bir sürü arkadaşları var.
kulübenin içinde yaşayan insanların kimliği hakkında bir hikâye anlatır.
Tatsuya'nın New York'ta yaşayan bazı arkadaşları var.
Senin ülkende yaşayan herhangi bir yabancı tanıyor musunuz?
Adâ Yaval'ı doğurdu. Yaval sürü sahibi göçebelerin atasıydı.
Adem karısına Havva adını verdi. Çünkü o bütün insanların anasıydı.
dünyada yaşayan insanlara göre saniyenin binde ikisi kadar zaman farklılığı yaşarlar
Kuşkusuz bu dünyada her erkeğin ve kadının evlenmek için huyu huyuna, suyu suyuna tamamen denk birisi mutlaka vardır; fakat bir insanın sadece birkaç yüz kişiyle tanışma fırsatı bulduğu, bu birkaç yüz kişi içinden belki bir düzinesini yakından tanıdığı, bu bir düzinenin de ancak birkaçıyla dost olduğu göz önüne alınır ve de dünyada milyonlarca insanın yaşadığı hatırda tutulursa kolayca görülür ki dünya yaratıldığından beri doğru erkek doğru kadınla muhtemelen daha hiç karşılaşmamıştır.