Examples of using "бедности" in a sentence and their turkish translations:
yoksulluk oranı %12,
Tom yoksulluk içinde büyüdü.
Aile yoksulluk içinde yaşadı.
Mary yoksulluk içinde büyüdü.
Biz yoksulluk içinde büyüdük.
Onlar yoksulluk içinde büyüdüler.
Birçok hastalık yoksulluktan kaynaklanır.
Babamızın yoksulluğundan utanıyoruz.
Sen yoksulluk içinde büyüdün, değil mi?
vatandaşların %7'si yoksulluk mağduruydu,
Babamın fakirliğinden utanç duymuyorum.
Bu dinamikler New Orleans'dan Nairobi'ye kadar fakirlik koşullarında
yoksulluk cahillik hepsi vardı bu filmde
Bugün ise %10'dan daha azı bu durumda.
Ben yoksulluk içinde yaşadım.
45 milyondan fazla Amerikalı fakirlik içinde yaşıyor.
Kanada'daki her yedi kişiden biri yoksulluk içinde yaşıyor.
Şu günlerde Venezuela'daki insanlar açlık sınırındalar.
Ebeveynlik iyi şekilde yapılırsa
Yoksulluktan dolayı okulu bırakmaktan başka seçimi yoktu.
- Eğitimde yatırım bir ülkeyi yoksulluktan kurtarmanın tek etkili yoludur.
- Eğitime yatırım şüphesiz ki bir ülkeyi yoksulluktan kurtarmanın tek etkili yoludur.
Lander ayaklanmanın ve çete davranışının yoksulluğun ve kötü ekonomik koşulların bir sonucu olduklarını varsayıyor.