Examples of using "Intenso" in a sentence and their turkish translations:
Ama oldukça güçlü bir kokusu var.
Çok balığımsı kokuyor.
Isı o kadar yoğundu ki bayıldım.
Büyük şehirlerde, örneğin Londra'da, ağır dumanlı sis var.
Yangın o kadar yoğundu ki itfaiyeciler eve giremedi.
Onlar yıldızı görünce çok sevindiler.
Fadıl ve Leyla'nın çok yoğun bir ilişkisi vardı.