Translation of "Grandes" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Grandes" in a sentence and their turkish translations:

- Eles são grandes.
- Elas são grandes.

Onlar büyük.

- Odeio escrever números grandes.
- Detesto escrever números grandes.

Büyük sayıları yazmaktan nefret ediyorum.

- Estes cachorros são grandes.
- Estes cães são grandes.

Bu köpekler büyük.

- As árvores são grandes.
- As árvores estão grandes.

Ağaçlar büyük.

São grandes amigos.

Onlar harika arkadaşlar.

Haverá grandes comemorações.

Büyük kutlamalar olacak.

Tenho mãos grandes.

Büyük ellerim var.

- Estas são maçãs muito grandes.
- Estas são maçãs bem grandes.

Bunlar çok büyük elmalar.

Grandes por si só -

Kendi başlarına yeterince büyük -

Ela tem pés grandes.

Büyük ayakları var.

Maria tem olhos grandes.

Mary'nin büyük gözleri var.

Aqueles são grandes demais.

Onlar çok büyük.

Ele tem mãos grandes.

Onun büyük elleri var.

Ambos são grandes bandas.

İkisi de harika gruplar.

Ele tem pés grandes.

Onun büyük ayakları var.

Tom pediu batatas grandes.

- Tom büyük kızartmalar sipariş etti.
- Tom büyük boy patates kızartması sipariş etti.

Tom tem olhos grandes.

Tom'un büyük gözleri var.

Tom tem pés grandes.

Tom'un büyük ayakları var.

Tom tem ouvidos grandes.

Tom'un büyük kulakları var.

Estes carros são grandes.

Bu arabalar büyük.

Essas casas são grandes.

Şu evler büyük.

Essas maçãs são grandes.

- Bu elmalar büyük.
- Şu elmalar büyük.

Tom tem mãos grandes.

Tom'un büyük elleri var.

Grandes áreas foram desmatadas.

Geniş alanlar ormansızlaştı.

- As grandes mentes pensam da mesma maneira.
- Grandes mentes pensam iguais.

Büyük akıllar benzer düşünürler.

Algumas espécies têm asas grandes

bazı türlerin kanatları da büyüktür

Eles gostavam de carros grandes.

Onlar büyük arabaları seviyorlardı.

Sua namorada tem grandes curvas.

Onun kız arkadaşının güzel vücut hatları var.

Ele tem grandes olhos azuis.

Onun büyük mavi gözleri var.

Compre-me quatro batatas grandes.

Benim için dört tane büyük patates satın al.

grandes rios na Alemanha?

Almanya'da büyük nehirler var mı?

A coruja tem grandes olhos.

Baykuşların büyük gözleri var.

São muito grandes para mim.

Onlar benim için çok büyükler.

O resort possui grandes piscinas.

Tatil yerinin büyük bir yüzme havuzu var.

As lebres têm orelhas grandes.

Yaban tavşanlarının uzun kulakları vardır.

Tom tem grandes olhos azuis.

Tom'un büyük mavi gözleri var.

O Tom tem grandes planos.

Tom'un büyük planları var.

Os pelicanos têm bicos grandes.

Pelikanların büyük gagaları vardır.

Os riscos são grandes demais.

Riskler çok büyük.

Essa boneca tem olhos grandes.

Bu bebeğin büyük gözleri var.

Dois cafés grandes, por favor.

İki büyük kahve, lütfen.

- Os pés do Tom são realmente grandes.
- Os pés do Tom são mesmo grandes.

Tom'un ayakları gerçekten büyük.

Bob e eu somos grandes amigos.

Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.

Ele fez grandes esforços na negociação.

O, görüşmede güçlüklere katlandı.

Há muitos crimes em cidades grandes.

Büyük şehirlerde çok miktarda suç var.

Viver em casas grandes é custoso.

Büyük evler yaşamak için pahalı.

Eu não gosto de cidades grandes.

Ben büyük şehirleri sevmem.

Não gosto de visitar cidades grandes.

Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.

Os carros grandes consomem mais gasolina.

Büyük araçlar daha fazla yakıt yakar.

Eu não gosto de cachorros grandes.

Ben büyük köpekleri sevmiyorum.

Tom gosta de evitar grandes multidões.

Tom büyük kalabalıklardan kaçınmayı seviyor.

O Príncipe Charles tem orelhas grandes.

Prens Charles'ın büyük kulakları var.

É um país de grandes dimensões.

Bu büyük bir ülke.

Existem dois grandes lagos na Suécia.

İsveç'te iki büyük göl vardır.

Ela tem olhos grandes e azuis.

Onun büyük mavi gözleri var.

Na verdade, incluía grandes mensagens para nós

bize büyük mesajlar içeriyordu aslında

E eles vivem em colônias muito grandes

ve çok büyük koloniler halinde yaşıyorlar

Grandes gênios têm as mais curtas biografias.

Büyük dahilerin kısa biyografileri var.

A Rússia está enfrentando grandes dificuldades financeiras.

- Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.
- Rusya büyük finansal zorluklarla karşı karşıyadır.

As estrelas parecem pequenas mas são grandes.

Yıldızlar küçük gibi görünür ama büyükler.

Ele falhou apesar de seus grandes esforços.

Büyük çabalarına rağmen başarısız oldu.

O ar é poluído nas grandes cidades.

Büyük şehirlerde hava kirlidir.

Gotas grandes de chuva começam a cair.

Büyük yağmur damlaları düşmeye başlıyor.

O Tom tem medo de cães grandes.

Tom büyük köpeklerden korkuyor.

Estes óculos de sol são grandes demais.

Bu güneş gözlükleri çok büyük.

Geralmente, os americanos preferem os carros grandes.

Genellikle, Amerikalılar büyük arabaları tercih ederler.

A inundação provocou grandes estragos nas colheitas.

Sel, ekinlere büyük zarar verdi.

Grandes sucessos são devidos a esforços constantes.

Büyük başarılar sürekli çabalar nedeniyledir.

Os tucanos têm bicos grandes e coloridos.

Tukanların büyük, renkli gagaları vardır.

- Estes são ótimos.
- Estas são ótimas.
- Estes são grandes.
- Estas são grandes.
- Estes são excelentes.
- Estas são excelentes.

Bunlar harika.

Ficando preso na água, estará em grandes sarilhos.

burada mahsur kalırsanız, başınız büyük belada demektir.

Orelhas especialmente grandes detetam vibrações na madeira oca.

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

Estes grandes símios costumam dormir em ninhos frondosos.

Genelde bu büyük maymunlar yapraklardan oluşan yuvalarında uyur.

Se eu dissesse amizade com pessoas muito grandes

Arkadaşlık dediysem çok büyük insanlarla

Muitas empresas têm grandes orçamentos e muitos funcionários.

Bu kadar çok şirket büyük bütçeler ve birçok çalışan.

O Japão costumava negociar seda em grandes quantidades.

Japonya büyük miktarda ipek ticareti yapardı.

Nas grandes fazendas, o gado costuma ser marcado.

Büyük çiftliklerde sığırlar genellikle damgalarla işaretlenirler.

Todas as cidades grandes têm problemas de trânsito.

Bütün büyük şehirlerin trafik sorunu var.

Os bons artistas copiam, os grandes artistas roubam.

İyi sanatçılar kopyalar, büyük sanatçılar çalar.

O terremoto causou um tsunami de grandes proporções.

Deprem muazzam büyüklükte bir tsunamiye neden oldu.

Alguns xangaienses realizam grandes banquetes quando se casam.

Onlar evlendiğinde bazı Şangaylılar büyük ziyafetler düzenlerler.

Tom solucionou um dos grandes problemas da ciência.

Tom bilimin büyük sorunlarından birini çözdü.

Os peixes grandes adoram o fundo do mar.

Büyük balık derinleri sever.

Esses sapatos são grandes o suficiente para mim.

Bu ayakkabılar benim için yeterince büyük.

Humanos a partilhar território de caça dos grandes felinos.

Avlanma sahalarını büyük kedilerle paylaşıyorlar.

E suficientemente grandes para serem vistos quando se enganam.

Beceremediklerinde de fark edilecek kadar büyükler.

Os colugos têm olhos grandes, sempre atentos ao perigo.

Kolugoların kocaman gözleri vardır. Sürekli tehlike kollarlar.

- Coelhos têm orelhas grandes.
- Os coelhos têm orelhas compridas.

- Bir tavşanın uzun kulakları vardır.
- Tavşanların uzun kulakları vardır.

Eu tenho medo de tarântulas grandes, pretas e peludas.

Ben büyük, siyah, tüylü tarantulalardan korkuyorum!

Tom acha que esses sapatos vão ficar muito grandes.

Tom bu ayakkabıların çok büyük olacağını düşünüyor.

Ele conhecia todas as grandes mentes do seu tempo.

Tüm büyük akla sahip kişileri tanıyordu.

O Tom e a Mary se tornaram grandes amigos.

Tom ve Mary çok iyi arkadaş oldular.

Para haver grandes poetas, é preciso haver grande audiência.

Harika şairlere sahip olmak için büyük izleyiciler olmalıdır.

Normalmente, pescar é melhor que caçar animais grandes na floresta.

Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.

Se tiverem pinças grandes, são essas as armas que têm.

Büyük pençeleri varsa, silahları odur.