Examples of using "Tão" in a sentence and their turkish translations:
Çok utanıyorum.
Çok cömertsin.
Çok karanlık.
Çok garip.
Çok aptalsın.
O kadar komik olma!
Sen çok tembelsin.
Bakın, küçük yumurtalar.
O kadar değerli
o kadar yavaş yani
yani kuyruk
Çok gurur duyuyorum.
Bu çok rahatlatıcı.
Sen çok farklısın.
Çok hızlı yürüme.
Çok aptal hissediyorum.
Ben o kadar korkunç muyum?
Çok güzelsin!
Biz çok mutluyuz.
O çok şirin.
Çok buyurgansın.
O çok genç.
Çok endişeliydim.
Çok olumsuzsun.
Çok uzunsun.
Çok paranoyak olmayın.
Niçin çok yorgunum?
Beni çok iyi tanıyorsun.
Ben onun kadar uzun boyluyum.
Yani serbest çizim
Ben çok tokum.
Çok karanlıktı.
Çok memnun oldum.
Bu çok güzel.
- Ben çok farklı mıyım?
- Çok farklı mıyım?
Bu çok eğlenceli.
Çok heyecan verici.
Çok üzücü.
O çok romantikti.
Bu çok hızlı oldu.
Çok sevimli.
Çok iç karartıcı.
Çok utanç verici.
Bu çok rahatsız.
Bu çok trajik.
- Ne kadar şanssızım!
- Ben çok şanssızım!
- Ben çok heyecanlıyım.
- Çok heyecanlıyım.
Öyle yorgunum ki!
Çok hızlı konuşmayın.
O, çok kalpsiz.
Biz çok benzeriz ve aynı zamanda çok farklıyız.
- Çok yalnız hissediyorum.
- Yapayalnız hissediyorum.
Tom İngilizce kadar iyi Fransızca konuşabilir.
Çok zor değildi.
- Tom çok tahmin edilebilir biri.
- Tom'u okumak çok kolay.
Biz çok emin değiliz.
Bu kadar duygusal olmayı bırak.
Çok meraklı olmaktan vazgeç.
Bana karşı çok sabırsızsın.
Kendimi oldukça umutsuz hissediyorum.
Senin kadar iyi görebiliyorum.
Hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim. Hiç böyle kaybolmuş hissetmemiştim.
İnsanlar çok arkadaş canlısıdırlar.
Aaww! O çok sevimli.
Tereyağından kıl çeker gibi de olmadı hani.
- Ben Tom kadar uzunum.
- Tom'la aynı boydayım.
Çocukların çok sevimli!
Bu kadar saf olma.
- O kadar aptal mısın?
- Sen bu kadar aptal mısın?
Bana karşı çok sabırsızsın.
Ben Tom'la çok gurur duyuyorum.
Ben bir aptalım.
Bu çok zor değil.
- Niçin bu kadar üzgünsün?
- Niye bu kadar üzgünsün?
Çok büyük.
Bugün hava çok soğuk değil.
Nasıl bu kadar zengin oldun?
Ben sizin kadar iyi yüzebilirim.
Ben onun kadar uzun boylu değilim.
Ben de senin kadar korkuyorum.
Ben de senin kadar şaşırmıştım.
Bu, şunun kadar iyi.
Şu an o kadar karanlık ki...
Antenleri o kadar hassas ki
Neden çok tehlikeliydiniz?
çok da uzak değildi yani
Yahu o kadar çok zengindi ki
o kadar zor durumdayken
yani aslan kadar aslan
Öyle büyük bir acı
Kendine fazla güvenme.
Yüksek sesle konuşma.
Çok çekingen olma.
Öyle çocuksu olmayın.
- Her şey çok pahalı.
- Her şey çok değerli.
Çok cesursun!