Examples of using "Alten" in a sentence and their turkish translations:
Eski ve yaşlı orman.
Onlar benim eski arkadaşlarım.
Eski Roma'da kadın kendi mallarını
- Her şey hâlâ aynı.
- Hala değişen hiçbir şey yok.
Eski sınıf arkadaşını tanıdın mı?
- Eski bir film izliyorum.
- Eski bir film seyrediyorum.
Tom, eski ekmek kızartma makinesini atmayı planlıyor.
Tom eski bir binada yaşıyor.
Yaşlılara saygı göstermeliyiz.
- Onlar benim eski arkadaşlarım.
- Onlar benim eski arkadaşım.
Yaşlı adamın eksik dişleri var.
Ben Tom'un eski pijamasını giyiyorum.
Eski kitaplarımı bağışlıyorum.
Tom eski bir laboratuvar önlüğü giyiyordu.
Eski mobilyayı kaldırdık.
Eski kurallar geçerli değil.
Eski bir şapka satın alıyor.
O, eski bir Yugo sürüyor.
Yaşlılara karşı iyi kalpli olun.
Yaşlı insanlara karşı nazik olun.
Yaşlı bir adam arıyorum.
O eski bir Yugo kullanıyor.
Tom eski bir ford sürüyor.
Tom eski bir yün kazak giymişti.
İhtiyarlar tekneye geçti.
- O, bu eski paraları bana verdi.
- Bana bu eskimiş madeni paraları verdi.
Genç çocuk yaşlı kadına yardım etti.
Ben eski bir arkadaşa rastladım.
O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.
o zaman eski mısırlılar elektrik mi kullanıyorlardı
Eski bir arkadaşıma rastladım.
Bu yaşlı adamlar erkek giysileri üretiyor.
O, yaşlı insanlara karşı naziktir.
Eski bir evde yaşıyorum.
Dün eski bir arkadaşımla buluştum.
O eski paraları nereden aldın?
Yaşlı insanlara saygı göstermeliyiz.
Tom eski kitaplarının hepsini yaktı.
Tom gelenekçidir.
Bütün eski dergiler tükendi.
Tom, Mary'ye eski bir gazete makalesi gösterdi.
Tom eski defterlerini attı.
Bizim hala eski tüplü televizyonumuz var.
Bu gelenek eski çağlardan gelmektedir.
Bu eski kuralları feshetmeliyiz.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
Şerif o yaşlı tuzakçıyı bilir.
O, eski dostlarımdan birisidir.
O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.
O, çok eski bir fırında ekmek pişirir.
Bu eski sandalyeyle ne yapmak istiyorsun?
Bir kale içinde bir kral yaşarmış.
eskiye dair belgeler fotoğraflar pek bulunmuyor
eski mısırlılar pi sayısını biliyordu
Eski Roma'da kadın bekarken babasına
Yerimi yaşlı bir bayana verdim.
Fabrika eski makineleri kaldırmayı düşünüyor.
Onun eski hilelerine aldanma.
Eski Mısır'da kediler kutsal hayvandı.
Kral, eski kale de yaşadı.
Yaşlı bir kadının sesi.
Tom'un ebeveynleri eski bir römorkta yaşıyor.
- Eski elbiselerle gitmeye utandım.
- Eski elbiselerle gitmeye utanıyordum.
- Eski elbiselerle dışarı çıkmaya utandım.
Kelimeler çok eski bir dildendi.
Eski bir arkadaşım taradından davet edildim.
Yerimi yaşlı bayana verdim.
Yaşlı insanlarınız hala sizin dilinizi konuşuyor mu?
Tom eski buzdolabını Mary'ye sattı.
O, koltuğunu yaşlı adama verdi.
Tom koltuğunu yaşlı kadına verdi.
Kyoto eski tapınakları ile ünlüdür.
Tom koltuğunu yaşlı bir adama verdi.
İki tane yaşlı, bir yıl içinde öldüler.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
Yaşlı ağaçlardan hiçbiri yangını atlatamadı.
Birçok tren eski taş tünelden geçmektedir.
Onlar eski yaşam tarzlarından vazgeçmek istemiyordu.
Bu eski ev perili.
Bazen Tom eski dostlarıyla görüşmeye geliyordu.
Peder Tom, eski şapelde dua ediyor.
Tom, Eski Mısır konusunda takıntılıdır.
Mary kafayı tamamen Eski Mısır'a takmış.
Eski evin perili olduğunu söylüyorlar.
Eski bir tencerede lezzetli yiyecekler pişirebilirsiniz.
O, yaşlı bir adamın yolu geçmesine yardım etti.
Bu eski evin perili olduğunu söylüyorlar.
Artık yaşlılara da kızmayın
Kediler, Mısırlılar tarafından evcilleştirilmiştir.
Eski bir evde yaşlı bir adam yaşardı.
Sürücü eski arabasına derinden bağlandı.
O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.
Yaşlı adamla evlenmek zorunda bırakıldı.
Bu eski arabadan kurtulmayı çok isterim.
Bu eski televizyonu çalıştıramıyorum.
Genç saksağan yaşlılardan zıplamayı öğreniyor.
O eski şeyi ne için istiyorsun?
Kısa bir zaman önce eski bir arkadaşımla karşılaştım.
Gençlerden oluşan bir grup yaşlı adama saldırdı.
Eski hisarın kalıntılarına bakıyorduk.