Translation of "Blieb" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Blieb" in a sentence and their turkish translations:

Ich blieb.

Kaldım.

- Die Dame blieb ruhig.
- Die Dame blieb schweigsam.

Bayan sessiz kaldı.

Tom blieb skeptisch.

Tom kuşkulu kaldı.

Sie blieb still.

O, sessiz kaldı.

Er blieb still.

O sessiz kaldı.

Tom blieb stumm.

Tom sessiz kaldı.

Tom blieb ruhig.

Tom sakin durdu.

Tom blieb sitzen.

- Tom oturmuş kaldı.
- Tom oturmaya devam etti.

Tom blieb stecken.

- Tom sıkıştı.
- Tom tıkılı kaldı.

Nur Tom blieb.

Sadece Tom kaldı.

Tom blieb konzentriert.

Tom konsantrasyonunu bozmadı.

Tom blieb zurück.

- Tom geride kaldı.
- Tom kaldı.

Tom blieb stehen.

Tom ayakta kaldı.

Tom blieb wach.

Tom uyanık kaldı.

Tom blieb cool.

Tom sakin kaldı.

Tom blieb hier.

Tom burada kaldı.

Tom blieb draußen.

Tom dışarıda kaldı

Tom blieb still.

Tom kıpırdamadı.

Tom blieb stark.

Tom güçlü kaldı.

Tom blieb dort.

Tom orada kaldı.

- Tom blieb in seinem Wagen.
- Tom blieb in seinem Auto.

Tom arabasında kaldı.

- Tom blieb ruhig.
- Tom ist cool geblieben.
- Tom blieb cool.

Tom harika kaldı.

Seinetwegen blieb ich dort.

Beni bir yere bırakmadı.

Die Haustür blieb verschlossen.

Ön kapı kilitli kaldı.

Die Tür blieb geschlossen.

Kapı kapalı kaldı.

Er blieb ganz ruhig.

O çok sakin kaldı.

Sie blieb allein hier.

O, burada tek başına kaldı.

Alles blieb beim Alten.

- Her şey hâlâ aynı.
- Hala değişen hiçbir şey yok.

Meine Katze blieb unbeeindruckt.

Kedim etkilenmedi.

Er blieb im Hotel.

O, otelde kaldı.

Tom blieb über Nacht.

Tom yatıya kaldı.

Tom blieb hier stehen.

Tom burada durdu.

Tom blieb zu Hause.

Tom evde kaldı.

Mein Brief blieb unbeachtet.

Mektubum ihmal edildi.

Tom blieb bis spät.

Tom geç kaldı.

Das Wetter blieb schlecht.

Hava kötü kaldı.

Sie blieb im Hotel.

O bir otelde kaldı.

- Es blieb ein bitterer Nachgeschmack.
- Was blieb, war ein bitterer Nachgeschmack.

Kalan acı bir tattı.

- Er blieb letzte Nacht lange wach.
- Letzte Nacht blieb er lange auf.

O, dün gece geç saatlere kadar uyumadı.

- Tom blieb, weil es regnete, daheim.
- Tom blieb zu Hause, weil es regnete.
- Weil es regnete, blieb Tom zu Hause.

Tom, yağmur yağdığı için evde kaldı.

Er blieb drei Tage dort.

O, orada üç yıl kaldı.

Er blieb ein armer Mann.

O, fakir bir adam kaldı.

Seitdem blieb das Haus geschlossen.

Ev o zamandan beri kapalı kaldı.

- Ich blieb.
- Ich bin dageblieben.

Kaldım.

Im Kühlschrank blieb nichts über.

- Buzdolabında hiçbir şey kalmadı.
- Buzdolabında hiçbir şey kalmamıştı.

Er blieb eine Zeitlang still.

O, bir süre sessiz kaldı.

Ich blieb bei meiner Entscheidung.

Kararıma sadık kaldım.

Der Junge blieb still stehen.

Oğlan sessiz kaldı.

Eine interessante Frage blieb unbeantwortet.

İlginç bir soru cevapsız kaldı.

Ich blieb aufs äußerste unzufrieden.

Son derece tatminsiz kaldım.

- Wer blieb?
- Wer ist geblieben?

Kim kaldı?

- Tom blieb.
- Tom ist geblieben.

Tom kaldı.

Tom blieb in der Nähe.

Tom yakın kaldı.

Tom blieb bei seiner Meinung.

Tom fikrini değiştirmedi.

Tom blieb eine Zeitlang still.

Tom bir süre sessiz kaldı.

Tom blieb einen Moment stehen.

Tom bir an için orada kaldı.

Tom blieb drei Tage dort.

Tom üç gün orada kaldı.

Er blieb bei seiner Tante.

O, teyzesinin evinde kaldı.

Der Präsident blieb im Bett.

Başkan yatakta kaldı.

Er blieb dem Unterricht fern.

O, sınıfta yoktu.

Sie blieb dort mehrere Tage.

Birkaç gün orada kaldı.

Der Bus blieb sofort stehen.

Aniden otobüs durdu.

Tom blieb drei Jahre dort.

Tom üç yıl orada kaldı.

Tom blieb allein zu Hause.

Tom evde yalnız kaldı.

- Tom blieb zeit seines Lebens alleinstehend.
- Tom blieb sein ganzes Leben lang Junggeselle.

Tom tüm yaşamı boyunca bekar kaldı.

- Ich blieb im Haus, weil es regnete.
- Ich blieb zu Hause, weil es regnete.

Yağmur yağdığı için evde kaldım.

Als Ihnen noch Zeit dafür blieb.

bir şey yapmadınız diye sorarlar.

Er willigte ein und ich blieb.

Kabul etti ve ben onunla kaldım.

Dennoch blieb Berthier als Feldkommandant haftbar.

Yine de Berthier bir saha komutanı olarak sorumluluk olarak kaldı.

Der Drachen blieb im Baum hängen.

Uçurtma ağaçta sıkıştı.

Es blieb hinter meinen Erwartungen zurück.

O, beklentimi karşılamadı.

Dann blieb der Motor plötzlich stehen.

Motor aniden durdu.

Er blieb sein Leben lang arm.

- O, bütün hayatı boyunca fakir kaldı.
- Ömrü boyunca fakirliği bitmedi.

Er blieb stumm während dieser Diskussion.

Bu tartışma sırasında o sessiz kaldı.

Sie blieb letzte Nacht lange wach.

O, dün gece geç saatlere kadar yatmadı.

Maria blieb im Zimmer allein zurück.

Maria odada tek kaldı.

Er blieb zwei Tage im Hotel.

İki gün boyunca otelde kaldı.

Tom blieb sein Leben lang Junggeselle.

Tom hayatı boyunca bekar kaldı.

Der Mund blieb ihnen offen stehen.

Onlar suskun bırakıldı.

Tarō blieb drei Tage in Tōkyō.

- Taro üç gün boyunca Tokyo'da kaldı.
- Taro üç günlüğüne Tokyo'da kaldı.

Tom blieb zwei Jahre in Boston.

Tom iki yıl Boston'da kaldı.

Tom blieb die ganze Nacht hellwach.

Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.

Tom blieb drei Wochen in Boston.

Tom üç hafta Boston'da kaldı.

Tom blieb drei Tage in Boston.

Tom üç gün Boston'da kaldı.

Ich blieb drei Tage in Boston.

Üç gün Boston'da kaldım.

Sie blieb dort für einen Moment.

O, bir süre orada kaldı.

- Was ist übriggeblieben?
- Was blieb übrig?

Ne bırakıldı?

Tom blieb bis Oktober in Boston.

Tom ekim ayına kadar Boston'da kaldı.

Toms Auto blieb im Schlamm stecken.

Tom'un arabası çamura saplandı.

Tom blieb drei Monate in Boston.

Tom üç ay Boston'da kaldı.