Translation of "Klassenkameraden" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Klassenkameraden" in a sentence and their turkish translations:

Wir sind Klassenkameraden.

- Biz sınıf arkadaşlarıyız.
- Biz sınıf arkadaşıyız.

Wir sind Toms Klassenkameraden.

Biz Tom'un sınıf arkadaşlarıyız.

Das sind meine Klassenkameraden.

Onlar benim sınıf arkadaşlarım.

- Hast du deinen alten Klassenkameraden wiedererkannt?
- Habt ihr euren alten Klassenkameraden wiedererkannt?
- Haben Sie Ihren alten Klassenkameraden wiedererkannt?

Eski sınıf arkadaşını tanıdın mı?

- Mary wurde von ihren Klassenkameraden traktiert.
- Mary wurde von ihren Klassenkameraden schikaniert.

Mary'ye sınıf arkadaşları tarafından zorbalık edildi.

Sie und ich sind Klassenkameraden.

O ve ben sınıf arkadaşlarıyız.

Tom und ich sind Klassenkameraden.

Tom ve ben sınıf arkadaşıyız.

Tom ist einer meiner Klassenkameraden.

Tom sınıf arkadaşlarımdan biri.

Nicht mehr da waren sie Klassenkameraden

hayır daha fazlası var onlar sınıf arkadaşıydı

Keiner von seinen Klassenkameraden mochte Tom.

Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri onu sevmiyordu.

Alle Klassenkameraden von Tom erwarteten ihn.

Tom'un sınıf arkadaşlarının hepsi onu bekledi.

- Verstehst du dich gut mit deinen neuen Klassenkameraden?
- Kommst du gut mit deinen neuen Klassenkameraden zurecht?

Yeni sınıf arkadaşlarınla iyi geçiniyor musun?

Bob war bei allen seinen Klassenkameraden beliebt.

Bob tüm sınıf arkadaşları arasında popüler idi.

Seine Klassenkameraden machten sich über ihn lustig.

Sınıf arkadaşları tarafından alay edildi.

Viele meiner Klassenkameraden halten mich für blöd.

Birçok sınıf arkadaşım benim aptal olduğumu düşünürler.

Tom versteht sich gut mit seinen Klassenkameraden.

Tom sınıf arkadaşları ile iyi ilişkiler içindedir.

Er versteht sich gut mit seinen Klassenkameraden.

Sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.

Einer meiner Klassenkameraden wohnte früher in Boston.

Sınıf arkadaşlarımdan biri Boston'da yaşardı.

Tom spricht besser Französisch als seine Klassenkameraden.

Tom sınıf arkadaşlarından daha iyi Fransızca konuşur.

- Er bemüht sich, mit seinen Klassenkameraden mitzuhalten.
- Er gibt sich Mühe, mit seinen Klassenkameraden gleichauf zu bleiben.

O, sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyor.

Sie kann besser Englisch als alle ihre Klassenkameraden.

İngilizceyi sınıfta en iyi konuşuyor.

Tom war der größte Schüler unter seinen Klassenkameraden.

Tom sınıf arkadaşları arasında en uzun boylu öğrenciydi.

Keiner von Toms Klassenkameraden erbot sich, ihm zu helfen.

Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbiri ona yardım etmeyi teklif etmedi.

Er konnte nur mit Mühe mit seinen Klassenkameraden mithalten.

O, sınıf arkadaşların ayak uydurmak için mücadele etti.

Tom war bei seinen Klassenkameraden, Lehrern und Freunden sehr beliebt.

Tom sınıf arkadaşları, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından çok sevilirdi.

Tom scheint um einiges schlauer zu sein als seine Klassenkameraden.

Tom sınıf arkadaşlarının herhangi birinden daha akıllı görünüyor.

Ich glaube nicht, dass ich einen von Toms Klassenkameraden kenne.

Tom'un sınıf arkadaşlarından hiçbirini tanıdığımı sanmıyorum.

Ich habe einen Klassenkameraden, der behauptet, er könne fließend Französisch sprechen.

Akıcı Fransızca konuşabildiğini söyleyen bir sınıf arkadaşım var.

Tom mühte sich ab, um mit seinen Klassenkameraden mithalten zu können.

Tom sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çabaladı.

Tom konnte seinen Klassenkameraden nicht ausreden, den Tanz verschieben zu wollen.

Tom sınıf arkadaşlarını dansı erteleme hakkındaki fikirlerini değiştirmeleri için ikna edemedi.

Einige meiner Klassenkameraden sind absolute Noobs. Sie haben keine Ahnung von Computern.

Sınıf arkadaşlarımın bazıları yeni internet kullanıcısıdır; onlar bilgisayar bilimleri hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.

Seit meinem Schulabschluss vor 15 Jahren habe ich keinen meiner alten Klassenkameraden mehr gesehen.

Ben 15 yıl önce mezun olduğumdan beri eski sınıf arkadaşlarımdan herhangi birini görmedim.

- Ihre Klassenkameraden machten sich über sie lustig.
- Ihre Mitschüler machten sich über sie lustig.

Sınıf arkadaşları onunla dalga geçtiler.

Wenn wir die ganze Zeit zusammen sind, werden meine japanischen Klassenkameraden einander sehr gut kennenlernen.

Her zaman birlikte olmak için, benim Japon sınıf arkadaşlarım birbirlerini çok iyi tanımaya başladı.

- Tom hat sich gewünscht, dass sich seine Mitschüler gegenseitig mit mehr Respekt behandeln würden.
- Tom wünschte sich, dass seine Klassenkameraden respektvoller miteinander umgehen würden.

Tom sınıf arkadaşlarının birbirlerine daha saygılı davranmalarını istedi.

Als ich Kind war, haben meine Klassenkameraden und ich Murmeln zur Schule mitgenommen, um damit zu spielen. Heutzutage haben die meisten Kinder Smartphones und iPods.

Çocukluğumda sınıf arkadaşlarım ve ben oynamak için bütün bilyeleri okula götürürdük. Bu günlerde çoğu çocuğun akıllı telefonları ve iPod'ları var.