Translation of "überzeugte" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "überzeugte" in a sentence and their turkish translations:

Tom überzeugte Maria.

Tom, Mary'yi ikna etti.

Er überzeugte uns von ihrer Unschuld.

Masum olduğuna beni ikna etti.

Er überzeugte uns von seiner Unschuld.

O bizi onun masum olduğuna ikna etti.

- Tom überzeugte Mary davon, dass sie unrecht hatte.
- Tom überzeugte Mary davon, dass sie falsch lag.

Tom Mary'yi hatalı olduğu konusunda ikna etti.

überzeugte jemanden mir einen Job zu geben

bana iş vermeyi kabul eden birini buldum

Er überzeugte mich, dass es nicht sein Fehler war.

- Bunun kendi hatası olmadığına beni ikna etti.
- Onun onun suçu olmadığına beni ikna etti.

Tom überzeugte seinen Vater davon, mit dem Rauchen aufzuhören.

Tom babasını sigara içmeyi bırakmaya ikna etti.

Die Polizei überzeugte sie, nicht von der Brücke zu springen.

Polis onu köprüden atlamaması için ikna etti.

Tom überzeugte Mary davon, dass es nicht seine Schuld war.

Tom bunun kendi hatası olmadığı konusunda Mary'yi ikna etti.

Aber seine Hartnäckigkeit überzeugte die Russen, sich in dieser Nacht zurückzuziehen.

ancak azmi Rusları o gece geri çekilmeye ikna etti.

Tom überzeugte erfolgreich viele Menschen, dass er über paranormale Fähigkeiten verfügte.

- Tom, çoğu insanı başarıyla paranormal güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, çoğu insanı başarıyla normal ötesi güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, çoğu insanı paranormal güçleri olduğuna başarıyla ikna etti.
- Tom, paranormal güçleri olduğuna çoğu insanı başarıyla ikna etti.
- Tom, çoğu kişiyi başarıyla paranormal güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, çoğu kişiyi başarıyla normal ötesi güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, birçok kişiyi başarıyla normal ötesi güçleri olduğuna ikna etti.
- Tom, birçok kişiyi normal ötesi güçleri olduğuna başarıyla ikna etti.
- Tom, normal ötesi güçleri olduğuna birçok kişiyi başarıyla ikna etti.

Der Dekan überzeugte Kemal Sunal und sagte, wir sollten die Presse bei der Abschlussfeier informieren.

dekan ise bari mezuniyet töreninde basına haber verelim diyerek ikna etti Kemal Sunal'ı

- Tom überzeugte mich davon, dass Maria recht hatte.
- Tom hat mich davon überzeugt, dass Maria recht hat.

Tom Mary'nin haklı olduğuna beni ikna etti.

- Ich redete es meiner Frau aus, einen neuen Teppich zu kaufen.
- Ich überzeugte meine Frau, keinen neuen Teppich anzuschaffen.

- Karımla konuşup yeni bir halı almamaya ikna ettim.
- Karımı yeni bir halı almaktan caydırdım.