Translation of "Falsch" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Falsch" in a sentence and their turkish translations:

Falsch.

Yanlış.

Falsch!

Yanlış!

- Das ist völlig falsch.
- Das ist alles falsch.
- Das ist komplett falsch.

- O tamamen yanlış.
- Bu tamamen yanlış.

- Deine Antwort ist falsch.
- Ihre Antwort ist falsch.
- Eure Antwort ist falsch.

Cevabınız yanlış.

- Deine Theorie ist falsch.
- Eure Theorie ist falsch.
- Ihre Theorie ist falsch.

Teorin yanlış.

- Du machst es falsch!
- Das machst du falsch!

Onu yanlış yapıyorsun!

- Das ist alles falsch.
- All das ist falsch.

Bu tamamen yanlış.

- Tom mag falsch liegen.
- Tom könnte falsch liegen.

Tom hatalı olabilir.

- Versteh mich nicht falsch!
- Verstehe mich nicht falsch!

Beni yanlış anlamayın.

Tom liegt falsch.

Tom bunu yanlış anladı.

Etwas war falsch.

Bir şey yanlıştı.

Was läuft falsch?

Sorun ne?

- Das stimmt nicht.
- Das ist falsch.
- Dies ist falsch.

Bu yanlış.

- Ich habe es falsch verstanden.
- Ich verstand es falsch.

Yanlış anladım.

- Lag ich damit falsch?
- Bin ich hier etwa falsch?

Ben hatalı mıydım?

Schweigen kann falsch aufgefasst, nie aber falsch zitiert werden.

Sessizlik yanlış anlaşılabilir, ama asla yanlış aktarılamaz.

- Glaubst du, das ist falsch?
- Glauben Sie, das ist falsch?
- Glaubt ihr, das ist falsch?

Onun yanlış olduğunu mu düşünüyorsun?

- Versteh mich bitte nicht falsch!
- Bitte verstehen Sie mich nicht falsch!
- Bitte versteh mich nicht falsch!
- Verstehen Sie mich bitte nicht falsch!

Lütfen demek istediğimi yanlış anlama.

- Du liegst völlig falsch.
- Ihr liegt völlig falsch.
- Sie liegen völlig falsch.
- Du hast vollkommen unrecht.

Kesinlikle yanılıyorsun.

- Du hast nichts falsch gemacht.
- Sie haben nichts falsch gemacht.

Yanlış bir şey yapmadın.

- Irgendetwas scheint falsch zu sein.
- Irgendwas scheint falsch zu sein.

Bir şey yanlış görünüyor.

Alles, was falsch verstanden werden kann, wird falsch verstanden werden.

Yanlış anlaşılabilen herhangi bir şey olacaktır.

- Verstehe mich bitte nicht falsch!
- Versteh mich bitte nicht falsch!

Lütfen beni yanlış anlamayın.

"Ja, Vergewaltigen ist falsch.

"Evet, tecavüz yanlış.

Aber das ist falsch.

Fakat bu doğru değil.

Lag ich damit falsch?

Ben hatalı mıydım?

Beide Antworten sind falsch.

Cevapların her ikisi de yanlıştır.

Die Uhr geht falsch.

Saat yanlış.

Du machst das falsch.

Onu yanlış yapıyorsun.

Beide Behauptungen sind falsch.

Her iki iddia yanlış.

Tom hat falsch geraten.

Tom yanlış tahmin etti.

Du verstehst mich falsch!

Beni yanlış anlıyorsun!

Mache ich irgendwas falsch?

Yanlış bir şey mi yapıyorum?

Das ist völlig falsch.

Bu çok yanlış.

Tom lag immer falsch.

Tom hep kusurluydu.

Das ist alles falsch.

Bu tamamen yanlış.

Versteh mich nicht falsch!

Beni yanlış anlamayın.

Dieser Satz ist falsch.

Bu cümle hatalı.

Das ist grundsätzlich falsch.

Bu esasen yanlış.

Diese Behauptungen sind falsch.

Bu iddialar yanlış.

Du bist so falsch!

Çok yapmacıksın!

Es ist völlig falsch.

Bu tamamen yanlış.

Tom liegt völlig falsch.

Tom tamamen hatalı.

Deine Instinkte waren falsch.

Sezgilerin yanlıştı.

Du machst alles falsch.

Her şeyi yanlış yapıyorsun.

Das ist vielleicht falsch.

Belki bu yanlış.

Ich bin falsch abgebogen.

- Ben yanlış yöne saptım.
- Ben yanlış bir dönüş yaptım.

Daran ist nichts falsch.

- Bunda yanlış bir şey yoktur.
- Bununla ilgili yanlış bir şey yok.

Diese Daten sind falsch.

Bu veri yanlıştır.

Ihr liegt beide falsch.

Her ikiniz de suçlusunuz.

Wir sind falsch abgebogen.

Yanlış döndük.

Deine Antwort ist falsch.

Yanıtınız yanlış.

Wir lagen alle falsch.

Hepimiz yanıldık.

Toms Antworten waren falsch.

Tom'un cevapları yanlıştı.

Tom liegt komplett falsch.

Tom tamamen yanılıyor.

Diese Übersetzung ist falsch.

Bu çeviri yanlış.

- Verstehe mich bitte nicht falsch!
- Bitte verstehen Sie mich nicht falsch!

Lütfen beni yanlış anlamayın.

- Es war falsch, was ich tat.
- Was ich tat, war falsch.

Yaptığım yanlıştı.

- Ich habe dich falsch beurteilt.
- Ich habe Sie falsch beurteilt.
- Ich habe dich verkannt.
- Ich habe dich falsch eingeschätzt.

Seni yanlış değerlendirmişim.

- Du hast deine Prioritäten falsch gesetzt.
- Sie haben ihre Prioritäten falsch gesetzt.

Sen önceliklerini geriye doğru aldın.

- Es war falsch, was er getan hat.
- Was er tat, war falsch.

Onun yaptığı yanlıştı.

- Du wusstest, dass es falsch war.
- Sie wussten, dass es falsch war.

Onun yanlış olduğunu biliyordun.

- In diesem Fall liegen Sie falsch.
- In diesem Fall liegst du falsch.

- Bu durumda yanılıyorsunuz.
- Bu durumda, sen yanılıyorsun.

Aber wenn etwas falsch läuft,

Fakat, herhangi birşey yanlış gittiğinde,

Etwas fühlt sich falsch an.

Bir şeyler doğru hissettirmiyor.

Aber etwas lief schrecklich falsch.

Ancak bir şey korkunç şekilde ters gitti.

Verstehen Sie mich nicht falsch,

Beni yanlış anlamayın.

Du hast nicht falsch gehört

Yanlış duymadınız

Weil etwas falsch bekannt ist

orada çünkü yanlış bilinen bir şey var

Der Bericht ist völlig falsch.

Rapor tamamen yanlış.

Die Antwort ist völlig falsch.

Cevap tamamen yanlıştır.

Der Brief war falsch adressiert.

Mektuba yanlış adres yazılmıştı.

Ihr Name wurde falsch geschrieben.

Onun adı yanlış hecelendi.

Ich habe etwas falsch gemacht.

Yanlış bir şey yaptım.

Ich weiß, was falsch ist.

Neyin yanlış olduğunu biliyorum.

Sie findet nichts falsch daran.

O onunla ilgili yanlış bir şey görmüyor.

Er findet nichts falsch daran.

Bunda hiçbir yanlışlık görmüyor.

Ich finde nichts falsch daran.

Bunda bir yanlışlık görmüyorum.

Haben wir etwas falsch gemacht?

- Yanlış bir şey mi yaptık?
- Yanlış bir şey yaptık mı?

Freiheraus gesagt liegt er falsch.

Açık söylemek gerekirse, o yanılıyor.

Wir haben irgendetwas falsch gemacht.

Yanlış bir şey yaptık.

Was habe ich falsch gemacht?

Ben neyi yanlış yaptım?

Tom lag noch nicht falsch.

Tom henüz hatalı değildi.

Diese Übersetzung ist völlig falsch.

Bu çeviri tamamen yanlış.

Streng genommen, liegst du falsch.

Açık konuşmak gerekirse, sen hatalısın.

Was hat Tom falsch gemacht?

Tom neyi yanlış yaptı?

Du machst es wahrscheinlich falsch.

Sen muhtemelen onu yanlış yapıyorsun.

Tom liegt wie immer falsch.

Tom her zamanki gibi hatalı.

Ich habe Tom falsch eingeschätzt.

Tom'u yanlış değerlendirdim.

Wir haben Tom falsch eingeschätzt.

Tom'u yanlış yargıladık.