Examples of using "Rendra" in a sentence and their turkish translations:
Bu beni mutlu edecek.
Bu buluş sizi çok zenginleştirecek.
Çok fazla içki içmek seni hasta eder.
Bu karar hiç kimseyi mutlu etmeyecek.
Yeni bir TV almak seni mutlu yapmaz.
Ama beni hasta edip etmeyeceğini bilmiyorum.
Yarın sizi ziyaret etmeyecek.
Kitap okumak sizi daha zeki yapacak.
Bu değişiklik, senin planını daha ilginç yapacak.
Tom oraya asla tekrar gitmeyeceğini söylüyor.
Tom'un onu geri vereceğini sanmıyorum.
Tom yarın oraya gidecek.
Önümüzdeki pazar günü bizi ziyaret edip etmeyeceğini bilmiyorum.
Ama yüzde yüz bildiğim şey, yemenin güvenli olduğu
, iki şehrin sular altında kalacağı ve içlerinde yaşamayı imkansız hale getireceği yerlerde