Examples of using "Indifférent" in a sentence and their turkish translations:
Ben tarafsızdım.
Ben şarap istemiyorum.
O kayıtsızlık hakkında bir hava üstlendi.
O, siyasete ilgisiz.
Onun ne yediği umurumda değil.
Gidip gitmemen fark yaratmaz.
O onu ona karşı ihmalkar olmakla suçladı.
Onun zengin olup olmaması umurumda değil.
Bu yönetmen eleştiriye duyarsız değil.
- Onun buraya gelip gelmediği benim için önemli değil.
- Onun buraya gelip gelmemesi benim için önemli değil.
- Onun buraya gelip gelmemesi beni ilgilendirmiyor.
- Onun buraya gelip gelmemesi umurumda değil.
- Akşam yemeğini nerede yediğimiz benim için dert değil. O tamamen sana kalmış.
- Yemeği nerede yediğimiz umurumda değil. Bu tamamen sana kalmış.
Evren ne düşman ne de dosttur. Sadece umursamazdır.
Onun ne yaptığı umurumuzda değil.
"İlgisiz misin yoksa yalnızca cahil misin?" "Bilmiyorum ve umurumda değil."
Ne yaptığın umurumda değil.
- O, nasıl giyindiğine pek dikkat etmez.
- O, nasıl giyindiğini umursamaz.
Tom sakin.
Onun zengin olup olmaması umurumda değil.
Onun gelip gelmediği beni ilgilendirmez.
Paranla ne yaptığın beni ilgilendirmiyor.