Examples of using "Laisse" in a sentence and their turkish translations:
Bunu bırak!
Oluruna bırak.
Bırak!
Sadece beni yalnız bırak.
Uygulama yapmama izin verin.
Konuşmama izin ver.
Bırak beni!
Bırakın gitsin!
Gitmesine izin ver.
Onu sana bırakıyorum.
Gitmesine izin verin.
Onu size bırakıyorum.
Onu ödünç almama izin ver.
Ben onu senin hayal gücüne bırakıyorum.
Beni rahat bırak!
Bırak deneyeyim.
Onu boş ver.
İçeri girmeme izin ver.
Bunu burada bırak.
- Bitirmeme izin ver.
- Bitireyim.
- Konuşmama izin ver.
- Bırak konuşayım.
Şimdi hapı yuttum.
Şişeyi bırakın.
Onu doğrulayayım.
İzin ver oturayım.
Devam edeyim.
Bırak gideyim.
Bizi yalnız bırak.
Bizi yalnız bırak.
Onu kapalı bırakın.
Hepsini bana bırak.
Bırak da güleyim!
Beni yalnız bırakın.
Bir göz atayım.
Denememe izin ver.
Bırak hayal kurayım.
Ben deneyeyim!
Onu oraya bırak.
Çocuğu bırak.
Onu senin için heceleyerek okuyayım.
O ona bir göz atsın.
Bunu bana bırak.
Onu sana bırakıyorum.
Kapat şu konuyu artık!
bunun kararını size bırakıyorum
Onu yere koy.
Onu geride bırakın.
Benim şeylerime dokunma.
Eşyalarıma dokunmayın.
İzin ver senin fotoğrafını çekeyim.
Bizi bırak.
Konsantre olayım.
Bırak beni.
- Bırak kurusun.
- Kurumaya bırak.
O, onu değiştirsin.
Bunu hayal etmene müsaade edeceğim.
Kapıyı açık bırak.
Onu kontrol edeyim.
Tom'u aramama izin ver.
Bunu profesyonellere bırak.
Köpeğin gitmesine izin ver.
Onu almama izin ver.
Motoru çalışırken bırak.
Bu konuda düşünmeme izin ver.
Şunu yapayım.
Ailemi rahat bırak!
Bir kontrol edeyim.
Yalnız bırakılmak istiyorum.
Size bir içki ısmarlamama izin verin.
Onu sana bırakıyorum.
Yalnız bırakılmam gerekiyor.
Ben yalnız bırakılmayı tercih ederim.
Onu senin hayal gücüne bırakacağım.
Beni burada yalnız bırakmayın.
Beni yalnız bırak!
Ona bir bakayım.
takdiri size bırakırım
kararı size bırakıyorum
- Ateşini ölçeyim.
- Ateşine bakayım.
Bir menü göreyim.
Benim kameramı yalnız bırakın.
- Tom bir bıyık uzatıyor.
- Tom bıyık bırakıyor.
O, siyasete ilgisiz.
Valizini taşıyayım.
İşimi barış içinde yapmama izin verin.
Ustabaşıyla konuşmama izin verin.
Onun kaçmasına izin vermeyin.
Onun yaklaşmasına izin verme.
Tom'un seni korkutmasına izin verme.
Onu kendi başıma açayım.
Bu kitabı sana bırakabilir miyim?
Suyu açık bırakmayın.