Examples of using "étroitement" in a sentence and their turkish translations:
Ben ona sıkıca sarıldım.
Onların hikayeleri sıkıca birbirine geçer.
Çin'de, internet sıkı bir şekilde kontrol ediliyor.
medya ile uzaktan yakından alakası bile yok
İlki, bu dar tanımlanmış işler robotlar tarafından
Gelecekte seninle daha yakın çalışmaya can atıyoruz.
İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.