Translation of "Chine" in Turkish

0.027 sec.

Examples of using "Chine" in a sentence and their turkish translations:

Des chrétiens de Chine, des musulmans de Chine

Çinli Hristiyanlar ve Çinli Müslümanlarla

J'adore la Chine.

Çin'i gerçekten seviyorum.

J'aime la Chine.

Çin'i seviyorum.

- Ils sont rentrés de Chine.
- Elles sont rentrées de Chine.

Çin'den döndüler.

- Nous sommes rentrés de Chine.
- Nous sommes rentrées de Chine.

Çin'den döndük.

- Aime-t-il la Chine ?
- Apprécie-t-il la Chine ?

O Çin'i sever mi?

- Je suis né en Chine.
- Je suis née en Chine.

- Çin'de doğdum.
- Ben Çin'de doğdum.

La Chine, l'Inde, l'Afrique.

Çin, Hindistan, Afrika.

Je viens de Chine.

- Ben Çin'denim.
- Ben Çin'den geliyorum.

Il revint de Chine.

Çin'den döndü.

- Je trouverai du travail en Chine.
- Je trouverai un emploi en Chine.

Çin'de bir iş bulacağım.

M. Wang vient de Chine.

Bay Wang Çinlidir.

Facebook est bloqué en Chine.

Facebook, Çin'de engellidir.

Je voulais aller en Chine.

Ben Çin'e gitmek istedim.

Taïwan, c’est la Chine démocratique.

Tayvan, demokratik Çin'dir.

Elle est rentrée de Chine.

Çin'den döndü.

Marie est rentrée de Chine.

Mary Çin'den döndü.

Il est revenu de Chine.

- O, Çin'den döndü.
- O, Çin'den geri geldi.

- J'écrivis un livre sur la Chine.
- J'ai écrit un livre sur la Chine.

Çin hakkında bir kitap yazdım.

- Le papier a été inventé en Chine.
- Le papier fut en premier lieu inventé en Chine.
- Le papier fut inventé en Chine.

Kağıt ilk kez Çin'de icat edildi.

Et en Chine et en Corée,

Ve Çin ve Kore'de de,

Dans certaines usines gouvernementales en Chine,

Çin'de hükûmetin yönettiği fabrikalarda

En Chine, Internet est étroitement contrôlé.

Çin'de, internet sıkı bir şekilde kontrol ediliyor.

La Chine, l'Inde et le Pakistan.

Çin, Hindistan, Pakistan.

Et c'est ici qu'intervient la Chine.

İşte bu noktada Çin devreye giriyor.

Est devenue une réalité en Chine.

orada gerçek oldu bile.

L'anglais est aussi étudié en Chine.

İngilizce de Çin'de öğreniliyor.

Vous étudiez l'Histoire de la Chine.

Çin tarihi öğrenimi yapıyorsun.

Cette tradition est née en Chine.

Gelenek Çin kökenlidir.

Le papier fut inventé en Chine.

Kağıt Çin'de icat edilmiştir.

Il est une autorité en Chine.

O, Çin'de bir otoritedir.

Mes parents sont originaires de Chine.

Anne ve babam Çin'den geliyorlar.

Je suis venu de la Chine.

Çin'den geldim.

Où se trouve l'ambassade de Chine ?

Çin Büyükelçiliği nerededir?

La Chine est un marché émergent.

Çin gelişmekte olan bir pazar.

La Chine se développe trop rapidement.

Çin çok hızlı kalkınıyor.

Il part pour la Chine demain.

O yarın Çine gidiyor.

Mon père est allé en Chine.

Babam Çin'e gitti.

Il est désireux d'aller en Chine.

O, Çin'e gitmek için istekli.

J'irai en Chine la semaine prochaine.

Gelecek hafta Çin için yola çıkacağım.

Je trouverai du travail en Chine.

Çin'de iş bulacağım.

La Chine est un immense pays.

Çin büyük bir ülkedir.

Cet ouvrage traite de la Chine.

Bu kitap Çinle ilgilidir.

J'ai un autre ami en Chine.

- Çin'de başka bir arkadaşım var.
- Çin'de bir arkadaşım daha var.

Ce nuage ressemble à la Chine.

- O bulut Çin'e benziyor.
- O bulut Çin gibi görünüyor.

Nous ne sommes pas en Chine.

Çin'de değiliz.

Je trouverai un emploi en Chine.

Çin'de bir iş bulacağım.

En fait, revenons au tout début de la Chine? Ce qui s'est passé en Chine.

Aslında Çin'in ilk başına da dönelim mi? Çin'de neler olmuştu.

- Vous êtes rentrés de Chine, n'est-ce pas ?
- Vous êtes rentrées de Chine, n'est-ce pas ?

- Çin'den döndünüz, değil mi?
- Çin'den döndün, değil mi?

Qui a réveillé la Chine et l'Inde.

Çin ve Hindistan'ı kim uyandırdı?

Et en incluant l'Inde et la Chine

Bu Hindistan ve Çin'i de içeriyor.

Premièrement, la Chine compte 1,4 milliard d'habitants.

İlki 1,4 milyar insanın Çin'e "Evim" demesi.

La croissance d'Internet en Chine est incontestable

Çin'deki internetin büyümesi gözardı edilmemeli

La Chine juste à côté de nous

Hemen yanı başımızdaki Çin

Les pandas géants vivent seulement en Chine.

Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.

Le thé a été introduit de Chine.

Çay Çin'den getirildi.

Oh ! Mon père se rend en Chine.

Ah! Babam Çin'e gidiyor.

Le virus a émergé de Chine continentale.

"Virüs Çin'de ortaya çıktı,

Dans les années 1970, la Chine s’effondrait.

1970'lerde Çin çok kötü durumdaydı.

La Chine est riche en ressources naturelles.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

Pékin est la capitale de la Chine.

Pekin, Çin'in başkentidir.

Il a écrit un livre en Chine.

O, Çin'de bir kitap yazdı.

En Chine il a écrit un livre.

O, Çin'deyken bir kitap yazdı.

Quel est le salaire minimum en Chine ?

Çin'de asgari ücret nedir?

La Chine a plus d'un milliard d'habitants.

Çin'de bir milyardan fazla insan yaşar.

La Reine visitera la Chine l'an prochain.

Kraliçe önümüzdeki sene Çin'i ziyaret edecek.

Cette télévision a été fabriquée en Chine.

Bu televizyon Çin'de imal edilmiştir.

J'ai écrit un livre sur la Chine.

Çin hakkında kitap yazdım.

- Le Japon est à l'est de la Chine.
- Le Japon se situe à l'Est de la Chine.

Japonya Çin'in doğusundadır.

- Cet écureuil en plastique a été fabriqué en Chine.
- Cet écureuil en plastique était fabriqué en Chine.

Bu plastik sincap Çin'de üretildi.

- Le Japon a des relations diplomatiques avec la Chine.
- Le Japon entretient des relations diplomatiques avec la Chine.

Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.

Des transports efficaces, du Brésil à la Chine ;

Brazilya'dan Çin'e hızlı ve verimli ulaşım;

La Chine a rejoint l'Organisation mondiale du commerce.

Çin, Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.

Comparons deux maisons en Chine et au Nigeria.

Çin ve Nijerya'daki iki evi karşılaştıralım.

Il va en Chine au mois de mai.

O mayıs ayında Çine gider.

La Chine est plus grande que le Japon.

Çin, Japonya'dan daha büyüktür.

L'emploi de Tom a été délocalisé en Chine.

Tom'un işi Çin'e yaptırıldı.

La Chine est le plus grand pays d'Asie.

Asya'da en büyük ülke Çindir.

Je suis venu au Japon par la Chine.

Çin'den Japonya'ya geldim.

Taiwan ne fait pas partie de la Chine.

Tayvan, Çin'in bir parçası değildir.

Il a écrit un livre sur la Chine.

- O Çin hakkında bir kitap yazdı.
- O Çin üzerine bir kitap yazdı.

Trente-deux boursiers malgaches s’envolent pour la Chine.

Otuz iki Madagascan alimi Çin'e uçuyor.

Je suis en Chine depuis moins d'un mois.

Bir aydan kısa bir süredir Çin'de bulunuyorum.

L'artiste a dessiné avec de l'encre de Chine.

Ressam Çin mürekkebiyle çizdi.

Nous avons ici la Chine et les États-Unis.

Örneğin burada Çin ve ABD arasındaki