Examples of using "Sacrifice" in a sentence and their turkish translations:
kendilerini feda ederler.
- Çok şey feda ederiz.
- Çok kurban keseriz.
Fedakarlık bazen gereklidir.
Bir şey feda etmek ister misin?
Sizin kurban fark edilmeden gitmeyecek.
insanların özgürlüklerinden feragat ettikleri
Onlar fedakarlıklarıyla bilinirler,
Bireysel fedakârlık, koloninin ayakta kalmasını sağlıyor.
Sizin kurban boşuna değildi.
Kendini feda etmene izin veremem.
Ben o fedakarlığı yapmaya hazırım.
Başkaları için kendinizi feda etmeyin.
Kendinizi feda etmenize izin veremem.
Onun fedakarlığı boşuna olmayacak.
Çok şeyi feda ettik.
Tom sizin için her şeyi feda etmeye hazır.
Tom senin için her şeyi feda etmeye hazır.
Tanrılara bir boğa kurban etmeliyiz.
İlkelerini para için feda etmeyi reddetti.
- Sami bayram için kurbanlık koç aldı.
- Sami kurbanda kesmek için koç aldı.
Bir keçiyi Tanrıya kurban olarak öldürdüler.
Onlar bu keçiyi Tanrı'ya bir kurban olarak öldürdüler.
Fadıl, Dania için büyük fedakarlık yapmak istedi.
Tanrılara yenidoğmuş bir erkeği kurban etmeliyiz.
Belki iç çamaşırınızı feda etmeniz gerekebilir. Pekâlâ.
Onlar tanrılara kurban olarak bir keçi öldürdüler.
İnanmadığım bir şey için kendimi nasıl feda edebilirim?
Birçok kişiyi kurtarmak için bir kişiyi feda etmek etik olur muydu?
- Eskiden antik çağda insanlar burada tanrı için kurban keserlermiş.
- Antik çağlarda insanlar tanrıları için burada hayvan kurban edermiş.
Türk kadınına ne oldu da şimdi tecavüze, tacize ve cinayete kurban veriyoruz
Yaşlı insanlar, zorunda kalırlarsa torunları için fedakârlıkta bulunmaya hazırdırlar.
Dün kız arkadaşımla "Demon'un Kurbanı" adlı filmi izledim. O çok korkmuştu.
Duam önünde yükselen buhur gibi, el açışım akşam sunusu gibi kabul görsün!
Şu ayrımla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan her özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve kuşkusuz, tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk, onursuz bir ulusla karşılaştırılınca, dost ve düşman gözündeki yeri çok başka olur.