Translation of "Sacrifice" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Sacrifice" in a sentence and their turkish translations:

They sacrifice themselves.

kendilerini feda ederler.

We sacrifice a lot.

- Çok şey feda ederiz.
- Çok kurban keseriz.

Sacrifice is sometimes necessary.

Fedakarlık bazen gereklidir.

Do you wanna sacrifice something?

Bir şey feda etmek ister misin?

Your sacrifice won't go unnoticed.

Sizin kurban fark edilmeden gitmeyecek.

Where people will sacrifice their liberty

insanların özgürlüklerinden feragat ettikleri

They're known for their self-sacrifice,

Onlar fedakarlıklarıyla bilinirler,

Individual sacrifice ensures the colony's survival.

Bireysel fedakârlık, koloninin ayakta kalmasını sağlıyor.

Your sacrifice was not in vain.

Sizin kurban boşuna değildi.

I can't let you sacrifice yourself.

Kendini feda etmene izin veremem.

I'm willing to make that sacrifice.

Ben o fedakarlığı yapmaya hazırım.

Don't sacrifice yourself for other people.

Başkaları için kendinizi feda etmeyin.

I can't let you sacrifice yourselves.

Kendinizi feda etmenize izin veremem.

His sacrifice will not be in vain.

Onun fedakarlığı boşuna olmayacak.

- We sacrifice a lot.
- We sacrificed a lot.

Çok şeyi feda ettik.

Tom is willing to sacrifice everything for you.

Tom sizin için her şeyi feda etmeye hazır.

Tom was willing to sacrifice everything for you.

Tom senin için her şeyi feda etmeye hazır.

We must sacrifice a bull to the gods.

Tanrılara bir boğa kurban etmeliyiz.

He refused to sacrifice his principles for money.

İlkelerini para için feda etmeyi reddetti.

Sami bought a ram to sacrifice for Eid.

- Sami bayram için kurbanlık koç aldı.
- Sami kurbanda kesmek için koç aldı.

They killed a goat as a sacrifice to God.

Bir keçiyi Tanrıya kurban olarak öldürdüler.

They killed this goat as a sacrifice to God.

Onlar bu keçiyi Tanrı'ya bir kurban olarak öldürdüler.

Fadil wanted to make a huge sacrifice for Dania.

Fadıl, Dania için büyük fedakarlık yapmak istedi.

We must sacrifice a newborn male to the gods.

Tanrılara yenidoğmuş bir erkeği kurban etmeliyiz.

Might be a moment, maybe, to sacrifice the underpants. Okay.

Belki iç çamaşırınızı feda etmeniz gerekebilir. Pekâlâ.

They killed a goat as a sacrifice to the gods.

Onlar tanrılara kurban olarak bir keçi öldürdüler.

How can I sacrifice myself for something I don't believe in?

İnanmadığım bir şey için kendimi nasıl feda edebilirim?

Would it be ethical to sacrifice one person to save many?

Birçok kişiyi kurtarmak için bir kişiyi feda etmek etik olur muydu?

In ancient times people used to sacrifice animals to their god here.

- Eskiden antik çağda insanlar burada tanrı için kurban keserlermiş.
- Antik çağlarda insanlar tanrıları için burada hayvan kurban edermiş.

What happened to the Turkish woman now we sacrifice rape, harassment and murder

Türk kadınına ne oldu da şimdi tecavüze, tacize ve cinayete kurban veriyoruz

The elderly people are ready to sacrifice for their grandchildren, if they have to.

Yaşlı insanlar, zorunda kalırlarsa torunları için fedakârlıkta bulunmaya hazırdırlar.

I watched the film named "The Demon's Sacrifice" with my girlfriend yesterday. She was very afraid.

Dün kız arkadaşımla "Demon'un Kurbanı" adlı filmi izledim. O çok korkmuştu.

Let my prayer arise in your sight as incense; the lifting up of my hands as an evening sacrifice.

Duam önünde yükselen buhur gibi, el açışım akşam sunusu gibi kabul görsün!

With this distinction, a nation that dies for its independence considers that humanity resorted to every sacrifice required by its honor and dignity, and, of course, when compared to a numb, dishonorable nation that puts the chain of imprisonment around its neck, its place in the eyes of friends and enemies is very different.

Şu ayrımla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan her özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve kuşkusuz, tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk, onursuz bir ulusla karşılaştırılınca, dost ve düşman gözündeki yeri çok başka olur.