Examples of using "They're" in a sentence and their turkish translations:
Onlar balıkçı.
Zenginler, aşıklar, mutlular, başarılılar.
Onlar inanılmaz.
Onlar hazır.
Onlar her yerdeler.
Onlar inanılmazlar.
Onlar harika.
Onlar evde.
Onlar iyi.
Onlar oda arkadaşı değil. Onlar sevgilidir.
Onlar kaya değil. Onlar maden.
Onlar iyi.
Onlar insan değil; hayvan.
Emin olmadıklarından gri alanda değiller,
Onlar eğleniyorlar.
Onlar sadece oda arkadaşı değiller. Onlar aşıklar.
Onlar muhtemelen Amerikalı.
Onlar kötü değil.
Onlar gerçekten fakir.
Nefret dolu olan onlar.
Onlar içeride.
Onlar oyalıyorlar.
Onlar yalan söylüyorlar.
Onlar pahalı.
Onlar harika.
Onlar geliyor.
Onlar silahlı.
Onlar benim.
Onlar haklı.
Onlar hazır.
Onlar kıskanç.
Onlar endişeli.
Onlar çalışıyor.
Onlar tuhaflar.
Onlar güçsüz.
Onlar bekliyor.
Onlar işe yaramaz.
Üst kattalar.
Onların sağı solu belli olmaz.
Onlar bilinçsiz.
Onlar çirkin.
Onlar ikizler.
Onlar deniyorlar.
Onlar tuzağa düşürülmüş.
Onlar hain.
Onlar Tom'unki.
Onlar yorgun.
Onlar kalıyor.
Onlar casus.
Onlar özel.
Onlar gülümsüyor.
Onlar küçük.
Onlar benzer.
Onlar ayrılmış.
Onlar gizemli.
Onlar sakin.
Onlar dışarıda.
Onlar güzel.
Onlar yenidir.
Onlar evli.
Onlar güzel.
Onlar dinliyor.
Onlar ayrılıyorlar.
Gülüyorlar.
Onlar geç kaldı.
Onlar öpüşüyor.
Onlar çocuklar.
Onlar dalga geçiyor.
Onlar gergin.
Onlar ilgili.
Onlar ilgili.
Onlar inanılmaz.
Onlar etkilenmiş.
Onlar bağışık.
Onlar özdeş.
Onlar korkunçlar.
Onlar çukur.
Onlar temiz kalpliler.
Onlar yeşil.
Onlar büyük.
Onlar çok çekiciler.
Onlar iyi
Onlar arkadaş.
Onlar yabancı.
Onlar aptal.
Onlar korkusuz.
Onlar hızlı.
Onlar harika.
Onlar mükemmel.
Onlar kötü.
Onlar kaçıyorlar.
Onlar yumurta.
Onlar erken geldi.
Ölüyorlar.
Onlar alt kattalar.
Onlar tek kullanımlık.
Onlar farklı.
Onlar tehlikeli.
Onlar şirin.