Translation of "Their" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Their" in a sentence and their turkish translations:

their celebrations, their questions, and their concerns.

buraya taşıyabileceklerini bildiği zaman oluyor.

their health, their careers,

evliliklerinden, sağlıklarından,

their hopes, their futures.

aheste aheste bahsetmiş olmalı.

their values and their concerns.

değerleri ve endişeleriyle ilgileniriz.

- That's their problem.
- This is their problem.
- It's their problem.

Bu onların sorunu.

- That's their business.
- It's their business.

- O onların işi.
- Onların işi bu.

- It's their responsibility.
- That's their responsibility.

- Bu onların sorumluluğu.
- Bu onların sorumluluğunda.

- They attained their purpose.
- They attained their aim.
- They attained their goal.
- They reached their goal.
- They achieved their goal.

Onlar amaçlarına ulaştılar.

- They attained their purpose.
- They attained their goal.
- They reached their goal.
- They achieved their goal.

Onlar amaçlarına ulaştılar.

- It's not their fault.
- That's not their fault.
- It isn't their fault.
- That isn't their fault.

Bu onların suçu değil.

- Should parents help their children with their homework?
- Should parents help their kids with their homework?

- Anne-babalar çocuklarının ödevine yardım etmeli mi?
- Veliler çocuklarının ödevine yardımcı olmalı mı?
- Aileler çocuklarının ödevine yardım etmeli midir?

Their hero:

Kahramanları:

their farmers.

çiftçileri için.

It affects their learning and their development.

bu onların öğrenmelerini ve gelişimlerini etkiliyor.

They keep their lice on their backs

alıyorlar sırtlarına bitlerini devam

They hid their worries from their wives.

Onlar endişelerini karılarından sakladılar.

They expressed their deep love of their country in their own ways.

Ülkelerine olan derin sevgilerini kendilerince ifade ettiler.

With all their virtues and all their flaws

kötüler ve kurbanlar biçiminde sabit bir karikatür olarak değil

Many artists put their feelings into their art.

Birçok sanatçı duygularını sanatına koyar.

their animal has showed them throughout their lifetime.

sevgi ve şefkate karşı gösterilen bir ihanet olarak algılıyorlar.

Unless their spouse approves, their decisions are invalid

Eşleri onaylamadığı sürece kararları geçersiz sayılıyor

Armour and their shields, down on their ships.

zırhlarını ve kalkanlarını gemilerinde bırakmışlardı .

- Their car overtook ours.
- Their car passed ours.

Onların arabası bizimkini solladı.

Japanese women carry their babies on their backs.

Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.

- They attained their goal.
- They achieved their goal.

Onlar hedeflerine ulaştılar.

Children imitate their peers rather than their parents.

Çocuklar anne-babalarından çok yaşıtlarını taklit eder.

- They reached their goal.
- They achieved their goal.

Onlar hedefine ulaştı.

Their family name is written on their mailbox.

Onların soyadı posta kutusunda yazılıdır.

- That was their choice.
- It was their choice.

Bu onların seçimleriydi.

- Their honesty is questionable.
- Their honesty is dubious.

Onların dürüstlüğü şüphelidir.

- That's not their fault.
- That isn't their fault.

Bu onların suçu değil.

- They love their kids.
- They love their children.

Onlar kendi çocuklarını sever.

Children imitate their friends rather than their parents.

Çocuklar anne ve babalarından çok arkadaşlarını taklit ederler.

Men trust their ears less than their eyes.

İnsanlar kulaklarına gözlerinden daha az güveniyorlar.

- Tom and Mary kept their relationship hidden from their parents.
- Tom and Mary hid their relationship from their parents.

Tom ve Mary ilişkilerini ailelerinden gizli tuttular.

- What they say is contradictory to their feelings.
- Their words contradict their own feelings.

Onların sözleri kendi duygularıyla çelişiyor.

Find their power

güçlerini bulmalarını

Repaid their loans

borçlarını ödediler,

their suicide attempts,

intihar denemeleri,

With their money.

parasıyla.

Their farms adjoin.

Onların çiftlikleri bitişik olur.

Their lips met.

Dudakları dokundu.

Their eyes met.

Gözleri bir araya geldi.

Their swords clashed.

Onların kılıçları çatıştı.

It's their fault.

Bu onların hatası.

Who's their mother?

Onların annesi kim?

It's their problem.

Bu onların sorunu.

It's their dog.

Bu onların köpeği.

What's their location?

Onların konumu nedir?

What's their plan?

Onların planı nedir?

What's their problem?

Onların sorunu nedir?

What's their story?

Onların hikayesi nedir?

Get their weapons.

Onların silahlarını alın.

It's their anniversary.

Bu onların yıldönümü.

It's their choice.

Bu onların seçimi.

It's their job.

Bu onların işi.

It's their right.

Bu onların hakkı.

That's their strategy.

- O onların taktiği.
- Onların stratejisi bu.

What's their purpose?

Onların amacı nedir?

That's their plan.

Bu onların planı.

What's their value?

Onların değeri nedir?

It's their dog?

Onların köpeği mi?

It's their decision.

Bu onların kararı.

What's their answer?

Cevabı neydi?

And call out their plays through their meal slots --

ve yemek yarıklarından hamlelerini seslendiklerini anlattı --

The secret to their success is their slothful nature.

Başarılarının sırrı tembel doğaları.

It challenges their perspective, and it changes their attitudes.

biliyorum ki bu onların bakış açısını ve yaklaşımını değiştirecektir.

And all despite their Government and their ruling class.

Ve Hükümeti ve yönetici sınıfının aksine,

Their public debt is over 130% of their GDP.

Kamu borçları GSYH'lerinin %130'u.

- They have announced their engagement.
- They've announced their engagement.

Nişanlarını açıkladılar.

- Their names escaped me.
- I couldn't remember their names.

Onların isimlerini hatırlayamadım.

Their finest moment is their last appearance on stage.

Onların en iyi anı sahnede son görünüşleri.

- He declined their invitation.
- He turned down their invitation.

O onların davetini reddetti.

- They are eating their apples.
- They're eating their apples.

Elmalarını yiyorlar.

- They are reading their newspapers.
- They're reading their newspapers.

Onlar kendi gazetelerini okuyor.

They raised their glasses and toasted to their success.

Bardaklarını kaldırdılar ve onların başarısına içtiler.

Tom and Mary announced their engagement to their families.

Tom ve Mary nişanlarını ailelerine duyurdular.

Some women tell their hairdressers about all their problems.

Bazı kadınlar kuaförlerine bütün dertlerini anlatır.

They renewed their vows on their 25th wedding anniversary.

Onlar 25. evlilik yıldönümünde kendi yeminlerini yeniledi.

Tom and Mary hid their relationship from their parents.

Tom ve Mary, ilişkilerini anne ve babalarından sakladılar.

After their parents died, their grandparents brought them up.

Ebeveynleri öldükten sonra, onları büyük ebeveynleri büyüttü.

They're improving their mental health, they're improving their physical health,

Ruh sağlıklarını, fiziksel sağlıklarını geliştiriyorlar,

Their lack of muscle hasn't impeded their strength or agility.

Kas eksiklikleri güçlerini veya çevikliklerini kötü etkilemedi.

That people tend to feel their way to their beliefs

insanların inançlarının, mantıktan ziyade

They want to choose their mates by their own will.

Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.

- They achieved their goal.
- They will have achieved their goal.

Onlar amaçlarına ulaştılar.

- He cannot answer their questions.
- He can't answer their questions.

Onların sorularına cevap veremez.

- Everyone has their own opinion.
- Everybody has their own opinion.

Herkesin kendi görüşü var.

- Let them do their job.
- Let them do their work.

Bırak da işlerini yapsınlar.

- I don't use their garden.
- I don't harvest their garden.

Onların bahçesini istismar etmiyorum.

Their second album is much better than their first album.

Onların ikinci albümü ilk albümlerinden çok daha iyidir.