Translation of "Your" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "Your" in a sentence and their turkish translations:

Your gender, your race, your ethnicity,

Cinsiyetiniz, ırkınız, kökeniniz

Your setup is your talents, your resources, and your opportunities.

Kurgun yeteneklerin, kaynakların ve fırsatlarındır.

- Your brain programs your emotions.
- Your brain programs your feelings.

Beyniniz duygularınızı programlar.

your religion, your disability, your sexual orientation,

inancınız, engeliniz, cinsel yöneliminiz,

Ends up at your cells, your heart, your brain, your kidneys.

hücrelerinize varan, kalbiniz, beyniniz, böbrekleriniz.

- Put your hands on your head!
- Put your hands on your head.

Ellerini başının üzerine koy.

Your O's resemble your A's.

Sizin O'larınız sizin A'larınıza benziyor.

Your intolerance reflects your insecurity.

Hoşgörüsüzlüğün güvensizliğini yansıtıyor.

Your brain programs your feelings.

Beyniniz duygularınızı programlar.

Your library is your paradise.

Kütüphanen cennetindir.

Your name affects your personality.

Adın karakterini etkiliyor.

Your money or your life!

Paran ya da hayatın!

Your time is your own.

Senin zamanın sana aittir.

Your face is your personality.

Yüzün senin kişiliğindir.

- Close your eyes.
- Shut your eyes.
- Cover your eyes.

Gözlerini kapat.

- Enjoy your meal!
- Enjoy your meal.
- Enjoy your food.

Afiyet olsun!

- How is your dad?
- How's your father?
- How is your father?
- How's your dad?

Baban nasıl?

- Take your hand out of your pocket.
- Take your hand out of your pocket!

Elini cebinden çıkar.

- What's your job?
- What is your job?
- What's your profession?
- What is your profession?

Mesleğiniz nedir?

- It's your choice.
- That's your choice.
- This is your choice.

O senin seçimin.

- Which is your target?
- What's your goal?
- What's your objective?

Amacın nedir?

- What's your speciality?
- What's your specialty?
- What is your specialty?

Uzmanlık alanın nedir?

- Where is your father?
- Where's your dad?
- Where's your father?

Baban nerede?

- Where's your baggage?
- Where's your luggage?
- Where is your luggage?

Bagajın nerede?

- Collect your gear.
- Gather up your stuff.
- Gather your things.

Eşyalarınızı toplayın.

- Drop your guns!
- Put your guns down!
- Drop your guns.

Silahlarınızı bırakın!

- Your mic's on.
- Your microphone is on.
- Your microphone's on.

Mikrofonunuz açık.

And your hands within your lap.

elleriniz dizlerinizin üzerinde.

And your friend, your stupid friend,

Senin arkadaşın, aptal arkadaşın

your world is ravaging your friend

dünyanı kasıp kavuruyor arkadaş

Put your hands behind your head.

Ellerini kafanın arkasına koy.

Your success depends on your efforts.

Sizin başarınız sizin çabalarınıza bağlıdır.

- Stop your nonsense!
- Stop your nonsense.

Saçmalamayı bırak.

- Watch your head!
- Watch your head.

Kafana dikkat!

- Clap your hands!
- Clap your hands.

Ellerini çırp!

- Buckle your seatbelts.
- Fasten your seatbelts.

Emniyet kemerlerinizi bağlayın.

- Enjoy your meal!
- Enjoy your food.

Afiyet olsun!

Put your finger in your throat.

Parmağını boğazına koy.

- Raise your hands.
- Raise your hands!

Ellerini kaldır.

- Eat your vegetables.
- Eat your veggies.

Sebzeni ye.

- Empty your pockets!
- Empty your pockets.

- Ceplerini boşalt!
- Ceplerinizi boşaltın!

- Bite your tongue!
- Bite your tongue.

Ağzından yel alsın.

- Watch your mouth!
- Watch your tongue.

- Sözlerine dikkat et.
- Ağzını topla.
- Lafına dikkat et.

- Love your neighbour.
- Love your neighbor.

Komşunu sev.

- Duck your head!
- Duck your head.

Başını suya daldırıp çıkar.

Let your smile be your umbrella.

Gülüşün senin şemsiyen olsun.

- How's your leg?
- How's your foot?

Bacağın nasıl?

- Open your mouth!
- Open your mouth.

Ağzınızı açın.

- Clean your teeth!
- Clean your teeth.

Dişlerini temizle!

- Shut your mouth.
- Close your mouth.

Kapa çeneni.

- Objection, your honor!
- Objection, your honor.

İtiraz ediyorum, sayın yargıç!

Share your lunch with your brother.

Öğle yemeğini erkek kardeşinle paylaş.

- Dry your eyes.
- Dry your tears.

Göz yaşlarınızı kurulayın.

- Use your head!
- Use your head.

Kafanı kullan.

- Where's your house?
- Where's your home?

Evin nerede?

- Shut your mouth.
- Close your mouth!

Ağzını kapat.

Your friend's enemy is your friend.

Dostunun düşmanı, senin dostundur.

- Try your luck!
- Try your luck.

Şansını dene!

Put your stuff in your backpack.

Eşyanı sırt çantana koy.

Put your hands above your head.

Ellerini başının üstüne koy.

- Close your eyes.
- Shut your eyes.

Gözlerini kapat.

- Adjust your tie.
- Straighten your tie.

Kravatını düzelt.

- Drop your guns!
- Drop your guns.

Silahlarınızı bırakın.

- Enjoy your meal!
- Enjoy your meal.

- Afiyet olsun!
- Yarasın!

Put your book in your locker.

Kitabını dolabına koy.

Put your books in your locker.

Kitaplarını kilitli dolabına koy.

Your insecurity comes from your religion.

Senin güvensizliğin dininden gelmektedir.

- Wash your feet.
- Wash your legs.

Bacaklarınızı yıkayın.

- Hold your breath.
- Hold your breath!

- Çeneni yorma.
- Nefesini tüketme.

- Take your medicine.
- Take your pills.

İlacınızı alın.

- Watch your mouth!
- Watch your mouth.

Ağzına dikkat et.

- Your shoe stinks.
- Your shoes stink.

Ayakkabıların pis kokuyor.

- Fasten your seatbelt.
- Buckle your seatbelt.

Emniyet kemerini bağla.

Your wife is in your office.

Karın ofisinde.

- What's your intention?
- What's your intent?

Niyetiniz nedir?

- Your breath smells.
- Your breath stinks.

Nefesin kokuyor.

Your parents are expecting your call.

Ailen aramanı bekliyor.

- Close your books!
- Close your books.

Kitaplarınızı kapatın.

- Open your books!
- Open your books.

Kitaplarınızı açın.

Your hat matches your dress marvellously.

Şapkan elbisenle oldukça uyumlu.

What's your cause? What's your belief?

Senin sebebin nedir? Senin inancın nedir?

- What's your goal?
- What's your objective?

- Amacın ne?
- Amacın nedir?

Count your blessings, not your flaws.

Kendi kusurlarını değil, nimetlerini say.

- It's your choice.
- That's your choice.

O senin seçimin.