Translation of "For" in Turkish

For individuals, for families,

Ne bireyler ve aileler

for openness and for critical thinking, for inspiration and for action.

açıklık ve eleştirel düşünme için, ilham ve harekete geçme için bir gün.

- Thanks for doing that for him.
- Thanks for doing that for her.

Bunu onun için yaptığın için teşekkürler.

for better and for worse.

iyi ya da kötü yönde.

for job shadowing, for internships.

ve staj imkânlarını soruyorlar.

For better or for worse,

İyi veya kötü

Thanks for waiting for me.

Beni beklediğin için teşekkürler.

- Good for you.
- Good for you!
- Bully for you.

- Senin için iyi.
- Bravo.
- Aferin.
- İyi yapmışsın.

- Thanks for calling.
- Thanks for ringing.
- Thanks for phoning.

Aradığınız için teşekkürler.

- Thank you for calling.
- Thanks for calling.
- Thanks for ringing.
- Thanks for phoning.

Aradığınız için teşekkür ederim.

- One for all, all for one.
- One for all and all for one.

Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.

- Thanks for that.
- Thanks for this.
- Thank you for this.
- Thank you for that.

Onun için teşekkürler.

- This is for Tom.
- It's for Tom.
- These are for Tom.
- That's for Tom.

Bunlar Tom için.

- For whom will you vote for president?
- Who will you vote for for president?

Başkanlık için kime oy vereceksin?

- This is for Tom.
- It's for Tom.
- That's for Tom.

Bu Tom için.

- That's for him.
- It's for him.
- This is for him.

Bu onun için.

for speaking up, for double checking.

ve çift denetimin gerekliliğini düşündüm.

Wait for it, wait for it -

bekleyin, bekleyin -

for immigrants' rights, for the environment,

göçmenlerin haklarını, çevreyi,

Throw for us caterpillar for them

bizim için at onları için tırtıl

for example, for a few years.

, örneğin Ptlt yılları.

She waited for him for hours.

O, onu saatlerce bekledi.

Thanks for paying for the meal.

Yemeği ödediğin için teşekkürler.

- See for yourself.
- See for yourselves.

Kendine dikkat et.

Thanks for photocopying it for me.

Bana onun fotokopisini aldığınız için teşekkürler.

- Wait for me!
- Wait for me.

- Bekle beni!
- Beni bekle!

Don't wait for me for dinner.

Akşam yemeği için beni bekleme.

They waited for him for hours.

Onu saatlerce beklediler.

- Good for you.
- Good for you!

Aferin!

Thanks for buying these for me.

Bunları benim için aldığın için teşekkürler.

Thanks for doing that for her.

Bunu onun için yaptığın için teşekkürler.

- Go for it!
- Go for it.

Onun için git.

- Brace for impact.
- Brace for impact!

Etkisi için destekle.

Thanks for doing that for Tom.

Onu Tom için yaptığın için teşekkürler.

Thanks for doing that for us.

Bunu bizim için yaptığın için teşekkürler.

Thanks for doing that for them.

Bunu onlar için yaptığın için teşekkürler.

Thanks for doing that for me.

Bunu benim için yaptığın için teşekkürler.

- That's for him.
- It's for him.

Bu onun için.

- That's for her.
- It's for her.

Bu onun için.

- What's for dinner?
- What's for supper?

- Akşam yemeğinde ne var?
- Yemekte ne var?

All for one, one for all!

Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!

Thanks for speaking up for me.

Benim lehimde konuştuğun için teşekkürler.

- I've been waiting for her for an hour.
- I waited for her for one hour.

Onu bir saat bekledim.

- Thanks for all you've done for me.
- Thank you for everything you've done for me.
- Thank you for everything you have done for me.

Benim için yaptığın her şey için teşekkür ederim.

- Thank you for sharing!
- Thank you for sharing.
- Thanks for sharing.

- Paylaşımınız için teşekkür ederim.
- Paylaşımın için teşekkürler.
- Paylaştığın için sağ ol.
- Paylaşım için teşekkürler.

- Thank you for coming.
- Thank you for coming!
- Thanks for coming!

Geldiğiniz için teşekkür ederiz.

- Thank you for coming.
- Thank you for coming!
- Thanks for coming.

Geldiğiniz için teşekkürler.

- What's it for?
- What's this used for?
- What is it for?
- What is this used for?

Bu ne için kullanılır?

- It's not for everyone.
- It's not for everybody.
- It isn't for everyone.
- It isn't for everybody.

Bu herkes için değil.

- Thank you for everything you did for us.
- Thank you for everything you've done for us.

Bizim için yaptığın her şey için teşekkürler.

- This isn't for you.
- It's not for you.
- This is not for you.
- That's not for you.
- It isn't for you.

Bu sizin için değil.

For example,

Örneğin,

For years,

Yıllarca,

for societies.

ne de toplumlar.

for them.

para verdi.

for everybody.

herkes için.

For Djibouti

imza attı

for being

stabil ve teröristlerle alakası olmadığı için

What for?

Ne için?

For shame!

Ne ayıp!

For sale.

Satılık.

For reference,

Referans için,

"We study mathematics for play, for beauty,

"Matematiği; eğlence, güzellik,

But remember, even for insecticides for nature

ama unutmayın böcek ilacı da olsa doğa için

He looked for them for five hours.

Beş saat onları aradı.

She waited for him for two hours.

İki saat boyunca onu bekledi.

- Thank you for listening.
- Thanks for listening.

Dinlediğiniz için teşekkürler.

- What's this for?
- What is this for?

Bu neye yarar?

- This is for you.
- That's for you.

O senin için.

- Thank you for coming.
- Thanks for coming.

Geldiğin için teşekkürler.

- What is for dessert?
- What's for dessert?

Tatlı olarak ne var?

I'll wait for him for an hour.

Onu bir saat bekleyeceğim.

We've been searching for you for days.

Günlerdir seni arıyoruz.

- This is for free.
- It's for free.

O ücretsiz.

She waited for you for two hours.

İki saat boyunca seni bekledi.

I've been waiting for this for months.

Aylardır bunu bekliyorum.

Tom worked for me for three years.

Tom üç yıl benim için çalıştı.

I waited for him for an hour.

Onu bir saat bekledim.

Tom looked for a school for boys.

Tom çocuklar için bir okul aradı.

- What's it for?
- What is it for?

O ne için?

I'm looking for a present for Tom.

Tom için bir hediye arıyorum.

I've been waiting for you for hours.

- Saatlerdir seni bekliyorum.
- Saatlerdir sizi bekliyordum.

- This is for Tom.
- That's for Tom.

Bu Tom için.

Tom hasn't run for office for years.

Tom yıllarca ofis için çalışmadı.

I worked for him for ten years.

On yıl onun için çalıştım.

I waited for him for one hour.

Onu bir saat bekledim.

Tom waited for Mary for three hours.

Tom üç saat Mary'yi bekledi.