Translation of "Individual" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Individual" in a sentence and their turkish translations:

Measurements are different from individual to individual.

Ölçümler bireyden bireye farklıdır.

- You are a strange individual.
- You're a strange individual.

- Sen tuhaf bir kimsesin.
- Sen tuhaf bir kişisin.

- He's a rather rare individual.
- She's a rather rare individual.

O oldukça nadir bir bireydi.

Each containing individual micromeds.

her biri tek mikro ilaçlar ihtiva ediyor.

Each individual is different.

Her birey farklıdır.

What a disgusting individual!

Ne iğrenç bir birey!

Individual results may vary.

Bireysel sonuçlar farklı olabilir.

Each individual paid 1,000 dollars.

Her birey 1.000 dolar ödedi.

You're one narrow minded individual.

Sen dar fikirli bir bireysin.

Each individual paid 7000 dollars.

Her birey 7000 dolar ödedi.

Every situation requires individual analysis.

Her durum bireysel analiz gerektirir.

Every person is an individual.

Her kişi bir bireydir.

We must respect individual liberty.

Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.

Tom is a strange individual.

Tom tuhaf bir kişidir.

Individual sacrifice ensures the colony's survival.

Bireysel fedakârlık, koloninin ayakta kalmasını sağlıyor.

An individual has rights and responsibilities.

Bir bireyin hakları ve sorumlulukları vardır.

Tom is a hot-blooded individual.

Tom sıcak kanlı bir bireydir.

Society and the individual are inseparable.

Toplum ve birey birbirinden ayrılamazlar.

This room is for individual use.

Bu oda, bireysel kullanım içindir.

Each human being is an individual.

Her insan bir bireydir.

Tom is a pretty unique individual.

Tom oldukça eşsiz bir kişidir.

Sami was a very bizarre individual.

Sami çok tuhaf bir kişiydi.

How an individual can be led astray

Belirli bilişsel zayıflıklar

These individual patterns, this variability and change

bu bireysel kalıpları, bu değişkenleri ve değişiklikleri anlamak;

Individual freedom is the soul of democracy.

Kişisel özgürlük demokrasinin ruhudur.

She had an individual style of speaking.

Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.

Individual liberty is the essence of democracy.

Bireysel özgürlük demokrasinin temelidir.

Individual freedom is the foundation of democracy.

Bireysel özgürlük demokrasinin temelidir.

I consider Tom a thoroughly responsible individual.

Tom'u adamakıllı sorumlu bir birey olarak düşünüyorum.

Dan was a very devout religious individual.

Dan çok dini bütün dindar bir bireydi.

Not as a threat to our individual privilege.

küresel hayatta kalmamız için bir gereklilik.

Multiple votes may be given to individual candidates

Bireysel adaylara birden fazla

We must respect the will of the individual.

Bireyin isteğine saygı göstermeliyiz.

The prouder the individual, the harsher the punishment.

Birey ne kadar gururlu olursa, ceza o kadar sert olur.

He is a creative, intelligent and thoughtful individual.

O yaratıcı, akıllı ve düşünceli bir bireydir.

They were stuck in their individual prisons of depression.

Kendi depresyon hapislerinde tıkılı kalmışlardı.

To climb out of my dark, individual, controllable world,

Kontrolümdeki karanlık dünyamdan çıkacaktım

Would our individual bills go down? Our health premiums?

Bireysel faturalarımız düşer miydi? Sağlık sigorta primlerimiz?

The votes can now be given to individual candidates

Oylar artık bireysel adaylara verilebilir

- Each individual paid 7000 dollars.
- Each person paid $7,000.

Her kişi 7,000 dolar ödedi.

The old doctor gave individual attention to each patient.

Yaşlı doktor her bir hastaya bireysel ilgi gösterdi.

An individual is the smallest unit of the society.

Bir birey toplumun en küçük birimidir.

Collective punishment for individual crimes is an inadvisable strategy.

Bireysel suçlar için toplu ceza, tavsiye edilemez bir stratejidir.

The consequence of individual crimes should be collective punishment.

Bireysel suçların sonucunun ortak cezalandırma olması gerekir.

An individual dressed as a gorilla walks into the fray,

goril kıyafeti giyen biri karşılaşmanın arasına giriyor,

Not only between men and women, but in each individual.

Sadece kadın ve erkek arasındaki değil, her bir ferdin içindeki dengeye de...

Refers to an individual who helps to conceive a child

çocuğun dünyaya gelmesinde yardımcı olan

It's pointless to argue with a disturbed individual like that.

Böyle sorunlu bir birey ile tartışmak anlamsız.

Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.

Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.

Because we'll be bringing them up to recognize their individual potential,

Çünkü onları bireysel potansiyellerini tanıyacak şekilde yetiştiriyoruz,

The rights of the individual are important in a free society.

Özgür bir toplumda bireyin hakları önemlidir.

You won't get anywhere by arguing with such a disturbed individual.

Böylesine rahatsız bir bireyle tartışarak bir yere varmayacaksın.

Is the individual or the family the basis of our society?

Birey ya da aile toplumumuzun temeli midir?

You won't get anywhere arguing with a disturbed individual like that.

Öyle dengesiz bir bireyle tartışmak için hiçbir yere gitmeyeceksin.

The individual does not exist for the good of the State.

Birey, devletin menfaati için mevcut değildir.

You won't get anywhere by talking with a disturbed individual like that.

Öyle rahatsız bir bireyle konuşarak bir yere varamazsın.

- Tom is a well-rounded individual.
- Tom is a well-rounded person.

Tom çok yönlü bir birey.

Is an individual story of horror at a level that we cannot imagine.

hayal edemeyeceğimiz raddede dehşet verici.

What happens at the individual level adds up across the world and over time.

Dünya genelinde ve zaman içerisinde bireysel seviyede neler oluyor?

- He is a strange person.
- He's a strange person.
- He is a strange individual.

- O, tuhaf birisi.
- O tuhaf bir insan.

The rights of the individual are the most important rights in a free society.

Bireyin hakları özgür bir toplumda en önemli haklardır.

- Tom is a nasty individual.
- Tom is a bad person.
- Tom's a bad person.

Tom kötü bir kişi.

The most essential thing in the world to any individual is to understand himself.

Dünyada bir birey için en elzem şey kendisini anlamasıdır.

The Japanese pay more attention to the group or the organization than to the individual.

Japonlar grup ya da organizasyona bireyden daha fazla dikkat etmektedir.

The important point concerning the complementary distribution is to specify the environment where the individual sounds occur.

Bütünleyici dağılım ile ilgili önemli nokta, her bir sesin oluştuğu ortamı ifade etmektir.

God is not a limited individual who sits alone up in the clouds on a golden throne. God is pure Consciousness that dwells within everything. Understanding this truth, learn to accept and love everyone equally.

Tanrı altın bir tahtta bulutların içinde yalnız oturan sınırlı bir kişi değildir. Tanrı her şeyin içinde yaşayan saf Bilinçtir. Bu gerçeği anlamak için, herkesi eşit kabul etmeyi ve sevmeyi öğrenin.

The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.

Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.

Although most of the content and thought has not been dependent on any language, when focusing on Japanese, differences in syntactic structures or the fact that individual words are not written separately and distinctly then requires several points of consideration.

İçerik ve düşüncenin çoğu herhangi bir dile bağımlı olmasına rağmen, Japoncaya odaklanırken, cümle yapısındaki farklar ya da bireysel kelimelerin ayrı ve açıkça yazılmamaları gerçeği o zaman düşünce hakkında birkaç nokta gerektirir.