Examples of using "يستغرق" in a sentence and their turkish translations:
Bir gün bile sürmeyecek.
Bu biraz zaman alabilir.
gerçek, sistematik değişim zaman alıyor
Aslında sadece bir an sürecek.
İyileşme de ayrıca zaman alıyor.
En fazla biraz daha uzun sürer.
Tek bir yaprağın sindirimi bir ay sürebilir,
Neler olduğunu anlamam birkaç saniye sürdü.
İstasyondan okula yürümek yirmi dakika sürer.
Bu yüzden vücut sıcaklığımı geri kazanmam uzun sürmüyor.
Ancak 12, hatta 14 güne kadar da sürebilir.
Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
Ama aslında sadece kazıyoruz, ellerinizi kullanırsanız uzun sürmeyecektir.
O taraftaki enkaza ulaşmanın da ne kadar süreceğini bilmiyorum.
hepsini burada anlatırsak bu video saatler sürer
'Bilgi'nin kafanıza girmesinin yıllar alacağını düşünebilirsiniz.
aslında bütün filmleri sayarsak videomuz 5 saate uzayacak gibi duruyor
Aslında yine çok uzun bir süre ama gerçekte ise 5-6 saniye