Translation of "الأمر" in Turkish

0.447 sec.

Examples of using "الأمر" in a sentence and their turkish translations:

‫استغرق الأمر وقتًا طويلًا لأدرك الأمر.‬

Bunu düşünüp anlamam çok uzun sürdü.

- انسَ الأمر.
- انسِي الأمر.
- انسَ ذلك

Unut gitsin.

نجح الأمر.

Bu işe yaradı.

‫الأمر بسيط!‬

Basit!

ما الأمر؟

Sorun ne?

الأمر غريب.

Oldukça garip.

لننسى الأمر.

Onu unutalım.

- تبدو حزينا. ما الأمر؟
- تبدين حزينة. ما الأمر؟

Üzgün görünüyorsun. Sorun ne?

حسنا، الأمر أنه:

Ama şu var:

الأمر بهذه البساطة.

Bu kadar basit.

وهنا يكمنُ الأمر:

Mesele şu:

إليكم الأمر المضحك.

Şimdi, komik olan şu.

‫الأمر راجع لك.‬

Bu size bağlı.

وكان الأمر صعبًا.

Bunu yapmak da zordu.

أن يتم الأمر،

Bir şeye benzetecek olursam,

كان الأمر سهلًا.

Kolaydı.

فكر في الأمر

bir düşünsenize

أليس الأمر كذلك؟

hala daha öyle değil mi sanki

ما الأمر عزيزتي

Ne alaka canım

والتفكير في الأمر

ve bir düşünün

تمّ تسوية الأمر.

Sorun çözüldü.

‫الأمر أشبه بـ...‬

Şey gibi...

سأفكّر في الأمر.

Ben onun hakkında düşüneceğim.

فقط انس الأمر.

Unut gitsin.

الأمر أكثر تعقيدا.

O, şundan daha karmaşıktır.

أفكّرت في الأمر؟

Onun hakkında düşündün mü?

دعِ الأمر لي.

Bırak bunu ben halledeyim.

آه، فهمت الأمر.

Ah anlıyorum.

كيف جرى الأمر؟

- Nasıl geçti?
- Nasıl gitti?

دع الأمر لي.

Onu bana bırak.

‫لكنك أفسدت الأمر.‬ ‫والسؤال الآن، هل أفسدت الأمر إلى الأبد؟‬

ama mahvettin. Düzeltilemeyecek kadar mı mahvettin?

- هل الأمر سيّء إلى هذا الحد؟
- هل الأمر بهذا السّوء؟

O çok kötü mü?

- أعاد فاضل التّفكير في الأمر.
- أعاد سامي النّظر في الأمر.

- Fadıl'ın ikincil düşünceleri vardı.
- Fadıl'ın sonradan akla gelen düşünceleri vardı.

استغرق الأمر 400 يومًا.

400 gün sürdü.

الأمر يتفلت من يدي.

İşlevi azalmış oluyor.

الآن، لتوضيح هذا الأمر،

Şimdi bunu gözünüzde canlandırmak için

الأمر الثاني هو التأمل.

İkinci şey: meditasyon.

لم يعد الأمر خطيرًا.

artık bir kırmızı değildi.

أعتقد أن الأمر رائعًا.

Bence müthiş.

‫ولم يتوقف الأمر هناك.‬

Ve bununla da kalmadı.

يبدو الأمر مقلقًا للغاية.

bu durum çok endişe verici.

وقد نجح الأمر حقًا.

Ve bu gerçekten çok işe yaradı.

‫الأمر كله راجع لك.‬

Bu tamamen size bağlı.

‫نفس الأمر سيفيد هنا.‬

Burada da aynı şey işe yarayacak.

‫كيف سيكون الأمر إذن؟‬

Hangisini yapacağız?

‫يا إلهي، الأمر سيئ!‬

Tanrım, bu kötü!

الأمر كما هو عليه.

olan bu.

دعوني أوضح هذا الأمر:

Yani şunu çok açıkça söyleyeyim,

يختصرُ الأمر بأربع خطوات.

Burada dört aşamaya geliyoruz.

لم يكن الأمر كذلك.

Öyle değildi.

أعرف أن الأمر مخيفًا.

Bu korkunç, farkındayım.

إن الأمر بتلك الأهمية.

Bu kadar önemli.

الأمر مرتبط بالقلوب والعقول.

Kalpler ve zihinlerle alakalı.

إن الأمر بهذه البساطة.

Bu kadar basit.

وانتهى الأمر بقمر كبير،

Büyük bir uydumuz oldu

استغرق الأمر بعض الوقت...

Elbette zaman aldı --

ولكن في نهاية الأمر،

ancak bunun sonunda,

إن حلّلنا الأمر كثيراً،

Akıl süzgecinden fazlaca geçirirsek

لن يتغير الأمر أبداً

düzen hiç mi değişmeyecek

عندما كان الأمر صعبًا

o kadar zor durumdayken

أترك الأمر لك لتقرر

bunun kararını size bırakıyorum

عندما يتعلق الأمر بالوطن

Söz konusu vatan olduğunda

فكر في الأمر الآن

şimdi bir düşünsenize

سأفكر في الأمر مجدداً.

Ben konuyu yeniden değerlendireceğim.

الأمر سواءٌ بالنسبةِ لي.

Benim için hepsi aynı.

لم أعلم بهذا الأمر.

- Onu bilmiyordum.
- Bunu bilmiyordum.

هذا الأمر لا يعنيني.

Bu konu beni ilgilendirmiyor.

لقد انتهي الأمر بيننا

O bizim aramızda.

بات الأمر واضحا الآن.

Eh, o artık belli.

رغم ترددي بدأت الأمر،

Çekinerek de olsa yapmaya başladım

الأمر عينه حصل لتوم.

Tam aynı şey Tom'a oldu.

أهناك مشكلة في الأمر؟

Onun hakkında yanlış bir şey var mı?

هذا الأمر يدعو للسخرية.

Bu kesinlikle gülünç.

لم لا تنس الأمر؟

Neden onu sadece unutmuyorsun?

إنتهى الأمر على خير.

O iyi bitti.

أريد أن أنسى الأمر.

Onu unutmak istiyorum.

عليك أن تواجه الأمر.

Bununla yüzleşmek zorundasın.

دعني أشرح لك الأمر.

Bunu sana açıklayayım.

لم تخبرني بهذا الأمر.

Onu bana söylemedin.

- ليس الأمر صعباً إلى هذه الدرجة.
- ليس الأمر صعباً كعلم صناعة الصواريخ.

O, roket bilimi değil.

لكن الأمر لم يكن كذلك

Ama bu hiç öyle değil.

وأخيرًا استحق الأمر عناء الانتظار

Sonunda beklemeye değdi

لهذا أعرض الأمر بدوري كمعلمة

İşte bu yüzden, öğretmen olarak öğrencilerimin

الأمر يتعلق بالإدراك وليس التجنب

Bu farkındalıkla ilgili, kaçışla değil.

الأمر الرابع هو الصحة العاطفية.

Dördüncü şey ise duygusal sağlık.

إذا استمرينا بفعل هذا الأمر

Bunu yaptığımız sürece,

لا تزيدوا في تعقيد الأمر.

Çok karıştırmayın.

لكن نجح الأمر بطريقة ما.

Ama bir şekilde işe yaradı.

وكان الأمر أشبه بتناقضٍ دماغي،

Bu durum frenolojik paradoks gibiydi,

يبدو الأمر كمشاهدة حدوث السحر.

büyülü bir şeye tanık olmuşsunuz gibi geliyor.

" أحبّوا أنفسكم، مهما كان الأمر"

"Ne olursa olsun kendinizi sevin!"

ولكنني لن أقوم بذلك الأمر.

ama ben öyle yapmayacağım.