Examples of using "وقتًا" in a sentence and their turkish translations:
ve bu zaman alır.
Cesareti ile zaman kazandı.
çünkü özel zamanımız vardı
gerçek, sistematik değişim zaman alıyor
En fazla biraz daha uzun sürer.
Bunu düşünüp anlamam çok uzun sürdü.
yolculuğun çok uzun süreceğini söylediklerinde ise
Seninle daha fazla yalnız zaman geçirmek istiyorum.
Neyse ki bu durum çok uzun sürmedi
Sevdiğimiz şeyleri yapmaktan çok çalışmaya zaman harcarız.
geleceğin şehrini resmetmek için çok zaman harcadım.
ama kızlardan biri diğerinin daha fazla masaj yaptığını hissetti.
Tahta kaşıklar çok uzun süre lavaboda bırakılırsa küflenmeye başlar.