Translation of "واحدة" in Turkish

0.043 sec.

Examples of using "واحدة" in a sentence and their turkish translations:

لدي واحدة

Bende bir tane var.

‫أرض واحدة.‬

Bizler yaşam enerjisiyiz

‫ضحية واحدة...‬

Birinin ölmesi...

"دقيقة واحدة!"

'Bir dakika!'

ووجدت واحدة.

ve buldum.

أسقطت واحدة.

Ben birini öldürdüm.

ولكن لا تستخدم قصة واحدة مرة واحدة فقط.

Ama bir hikâyeyi sadece bir kere kullanmayın.

- عليّ أن أشتري واحدة.
- لابد أن اشتري واحدة.

Ben bir tane almalıyım.

‫انظر، وجدت واحدة.‬

Bakın, bir tane var.

مرة واحدة للحظة

yani bir anlık bire kere

فكر مرة واحدة

Sadece bir kere düşünün

لدينا مشكلة واحدة

Tek bir derdimiz var

تفضّل خذ واحدة.

Lütfen birini alın.

أكلَت تفاحة واحدة.

Bir elma yedi.

كتبَت رسالة واحدة.

O bir mektup yazdı.

رأيتُ واحدة مرة.

Bir zamanlar birini gördüm.

لي أخت واحدة.

- Bir kız kardeşim var.
- Bir bacım var.

كتب رسالة واحدة.

O bir mektup yazdı.

كوضع حبتين في واحدة.

yıllardır yapmayı bildiğimiz şeyler içindi.

يُدعى "مرة واحدة فقط".

"yalnızca bir kere" olarak adlandırılıyor.

يعطونني تذكرة حافلة واحدة

Elime bir tane otobüs bileti veriyorlar,

‫حلقتان،‬ ‫واحدة أمام الأخرى.‬

İki ilmek, biri diğerinin önünde.

هذه هي واحدة أخرى.

Bu da bir diğeri.

‫نعم، كل واحدة منها.‬

Evet, hem de her biri.

لديك مشكلة واحدة فقط

sizin tek bir derdiniz var

مجموعة واحدة تنخفض الضوء

bir set ışığı düşmesi

لذا مرة واحدة للحظة

Yani bir anlık bir kere

واحدة حمراء والأخرى بيضاء.

Biri kırmızı ve diğeri beyaz.

لديهم بطانية واحدة فقط.

Onların sadece bir battaniyesi var.

هناك حقيقة واحدة فقط.

Sadece tek bir gerçek var.

- الى القاع .
- برشفة واحدة .

Yarasın!

حيث لا توجد موارد: صالة ألعاب رياضية واحدة، ومعلمة تربية رياضية واحدة.

Okulun hiçbir kaynağı yoktu, bir spor salonu ve bir beden eğitimi hocası vardı.

- وصلت السيارات إلى هناك واحدة تلوى الأخرى.
- السيارات وصلت واحدة تلو الأُخرى.

Arabalar birbiri ardına oraya vardılar.

‫واحدة من كل ألف ستبلغ.‬

Sadece binde biri yetişkinliğe erişecek.

واحدة منهما كانت خطرة جداً.

Bir tanesi çok ciddiydi.

واحدة من أقدم الهياكل الباقية

en eski ayakta kalan yapılardan da bir tanesi

واحدة من عجائب الدنيا السبع

dünyanın 7 harikasından bir tanesi

هناك تفاحة واحدة على المكتب.

Sıranın üzerinde bir elma var.

احترقت المنازل واحدة تلو الأخرى.

Evler birbiri ardına yandılar.

لم يعد لدي إلا واحدة.

Bende sadece bir tane kaldı.

لماذا اشتريت موزة واحدة فقط؟

Neden sadece bir tane muz aldınız?

كنت أقرأ خلال ساعة واحدة.

Ben bir saattir okuyordum.

اللغات الهندية والأردية لغة واحدة.

Hintçe ve Urduca bir dildir.

وسألتهم سؤالًا يرتبط بكل واحدة منهما.

ve her biri ile alakalı bir soru sordum.

عودان من الخشب: معلق بكل واحدة

İki tahta çubuk: iki taraftan da

وجميعكم تشهدون واحدة من أرعب اللحظات

ve siz de genç bir süngerin

لن تكفي لغة واحدة فقط بالغرض.

Tek bir dil yeterli olmazdı.

واحدة فواحدة فواحدة ثم رمز الورقة.

pat, pat, pat, şekiller.

واحدة من الأمور الّتي فعلها المهاجمون

Saldırganların, bir şiddet eylemine kendilerini hazırlarken

اليوم، ستيلا -واحدة من هؤلاء الفتيات-

Bugün, Stella, kendisi o kızlardan biri,

لكرّست كلّ واحدة منهما لخوض معارككم.

ikisini de senin uğruna mücadele etmeye adardım

واحدة من أشهر الهاشتاغات على انستغرام

Instagram'da en çok kullanılan etiketlerden biri olacağını

هو منحوتة مكونة من قطعة واحدة.

parçası olduğunu anlayacaksınız.

وقطعة واحدة مترابطة من خيط الحياكة.

dikiş ipliği ile oluşturulduğunu görecek.

وهناك في السياسة حبكة أساسية واحدة

politikada ise tek bir basit anlatı var

كنت أعرف أنه خلال ساعة واحدة،

Eğer çocuğumuz

واحدة للأغنياء وواحدة لكل شخص آخر.

zenginler için bir tane ve diğer herkes için bir tane.

تم ادخار الغلات بطريقة واحدة متساوية،

benzer şekilde tahıl muhafaza ediyorlar,

هذه هي واحدة من قوائمي المفضلة،

Bu favori listelerimden biri:

ليس لدينا سنة أخرى واحدة لنخسرها.

Önümüzde kaybedecek tek bir sene bile yok.

وحدة فضائية واحدة 150 مليون كيلومتر

1 uzay birimi ise 150 milyon km

تذهب على الفور وشراء واحدة جديدة

Hemen gidip bir yenisini alıyorsun ya

واحدة من أبرز في هذا الجدول

Bu tabloda en çok dikkat çekenlerden bir tanesi ise

واحدة من أكبر الشركات اليوم ، جوجل

Bugünlerin en büyük şirketlerinden bir tanesi olan Google

إنك تعيش مرة واحدة لا غير.

- Yalnızca bir kez yaşarsın.
- Sadece bir kez yaşarsın.

لم يقل لي ولو كلمة واحدة.

O, bana tek bir kelime bile söylemedi.

إتحدت الدول الثلاث ليكوّنوا دولة واحدة.

Üç ülke bir ülke yapmak için birleştirildi.

أحتاج بصلة واحدة فقط لهذه الوصفة.

Bu tarif için sadece bir soğana ihtiyacım var.

أقلعت الطائرات النفاثة واحدة تلو الأخرى.

Jetler peş peşe havalandı.

- أنا أريد واحدة، أيضا.
- أريد واحداً

Ben de bir tane istiyorum.

لكن بصراحة، إذا اخترت واحدة منها وأتقنتها،

Açıkçası, sadece birini seçerseniz ve onda ustalaşırsanız

مرة واحدة فقط هي قاعدة قوية جداً،

"Yalnızca bir kere" kuralı,

واحدة من هذه التحديات كانت الألعاب الرياضية.

ve bunlardan biri de spor yapmak.

‫وهناك طريقة واحدة لنعرف‬ ‫إن كنا بمفردنا.‬

ve yalnız olup olmadığımızı öğrenmenin tek yolu var.

في واحدة من المناطق الريفية في أمريكا،

Amerika’nın en kırsal bölgelerinden birinde,

ستتوقف واحدة من تلك البطاريات قبل الأخرى.

birinin pili diğerinden önce bitecek.

كفالة واحدة في المرة، مهما طال الوقت،

ne kadar sürerse, her seferinde bir kefalet

‫كل واحدة تحمل الثمار لبضعة أيام سنويًا.‬

Her ağaç yılda sadece birkaç gün meyve verir.

واحدة من أكبر القباب في ذلك الوقت

o dönem ki en büyük kubbelerden

لا لم آكل فكر مرة واحدة فقط

hayır yemedim sadece bir kere düşünün

أصيب مرة واحدة بجروح خطيرة وأسر مرة.

bir kez ciddi şekilde yaralandı ve bir kez yakalandı.

هي واحدة من أقل الطرق المحتملة للموت.

ölmek için en az olası yollardan biridir.

سأقوله مرّة واحدة فقط، إذن تسمع بعناية

Bunu yalnızca bir kere söyleyeceğim bu yüzden dikkatlice dinle.

لا، ليست كذلك إنها أكثر من موجة واحدة

Değil, birden fazla dalga gelecek.

لكن فقط في حال، أتت واحدة بعد سنوات،

bir gün seçme olursa

واحدة من هذه العمليات اللاواعية هي الإدراك الانتقائي.

Bu bilinçaltındaki süreçlerden biri seçici algıdır.

في حصة بها 200 طفل يوجد مروحة واحدة،

İki yüz çocuğun katıldığı seminerde sadece bir tane havalandırma vardı

أو استمعت إلى رسالة صوتية واحدة بغير الألمانية،

Almanca olmayan sesli bir mesaj dinlersem

في كل واحدة من تلك التجارب تعلّمت الكثير.

Bu tecrübelerin her birinden çok şey öğrendim.

لإعطاء الفرصة لامرأة كفؤة لتكون واحدة من القادة.

Böylece çok yetenekli bir kadın liderliğe adım atabilecekti.

ولكن في حالتنا، فإنها آتت ثمارها دفعة واحدة.

Fakat bizim durumumuzda, bu gerçekten oldu.

ويمكن أن يستغرق شهرًا بأكمله لهضم ورقة واحدة .

Tek bir yaprağın sindirimi bir ay sürebilir,

إنها قطعة واحدة من الخشب المبيض الماهوجني الهندروراسي.

Sadece ağartılmış Honduras Maunu'nun bir parçası.

سأشارك معكم اليوم قصة واحدة من هذه المدن،

Sizlerle bu şehirlerden birinin hikayesini paylaşacağım,

المجاعة هي واحدة من الفرسان الأربعة لنهاية العالم.

Kıtlık, Mahşerin Dört Atlısı'ndan biri.

لا تحظى سوى بفرصة واحدة لتترك الانطباع الأول،

İlk izlenim oluşturmak için sadece bir şansınız vardır