Translation of "الواقع" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "الواقع" in a sentence and their turkish translations:

الواقع يتغير.

Revaçta olanlar değişiyor.

بينما في الواقع،

norm olduğu bir çağda yaşıyoruz.

لكن في الواقع،

fakat bilmelisiniz ki

في الواقع نعم

aslında evet

ولكنكم تعرفون الواقع ...

ama gerçekliği biliyorsunuz...

كان الواقع دجالًا.

Gerçeklik bir sahtekârdı.

في الواقع، كيف ننشط

Zihnimizdeki bu kalıcı huzur halini

هي في الواقع الاستروماتوليتس.

aslında stratomalitlerdi.

ولكن الواقع أكثر ليونةً.

Ancak gerçek çok daha akıcı

في الواقع ، هذا السلوك

Yine aslında bu davranış

لذلك في الواقع كشعب

yani aslında halk olarak

كونوا أصدقاء مع الواقع.

gerçeklikle arkadaş olun.

لم يكن الواقع "حقيقة".

Gerçeklik ''gerçek'' değildi.

في الواقع ، هنا فخ.

Aslında burada bize tuzak kuruluyor işte

‫فأنت تحلق في الواقع.‬

Resmen uçuyorsun.

في الواقع٬ هل تعلمون؟

Hatta biliyor musunuz?

عندما كانت طفلة، في الواقع،

Aslında, gençlik döneminde

إنه في الواقع يغير دماغك.

beyninizi gerçekten değiştiriyor.

ولكن الواقع أصعب وأكثر تعقيداً.

Fakat gerçek, bundan çok daha zor ve karmaşık.

في الواقع كان دائما هناك.

Hep oradaydı aslında.

في الواقع، يحدث شيء غريب.

Aslında garip bir şey olur.

في الواقع صالحة لحياة الإنسان،

aslında insan yaşamı için yaşanabilir olan

ولكن الواقع الذي اصطدمت به

ama bulduğum gerçek dünya

الواقِع الافتِراضي أم الواقع المعزز؟

"Sanal gerçeklik mi? Artırılmış gerçeklik mi?"

في الواقع، في بعض الحالات،

Aslında bazı durumlarda

ولكنه في الواقع فقد للون.

ama aslında rengini kaybetmesi.

لقد كان خياري في الواقع.

Gerçekten de o bir seçimdi.

ر.ه:في الواقع،إنّها مدارس عامة

RH: Bunlar devlet okulları.

النظر في الواقع آيا صوفيا

aslında Ayasofya'ya bakılınca

ليس بالضرورة انحيازًا ، في الواقع

yanlış olmadığı gibi bir gereklilik aslında

في الواقع ، من أجل الشهرة

aslında meşhur olmak uğruna dönen oyunların

في الواقع يحمل هذا الفيروس

bu virüsü taşır aslında

بفضل هذا الطعام ، في الواقع

işte bu besini sayesinde aslında

في الواقع طبقة بأشياء جليدية

buzlu nesneler bulunduran aslında bir katman

في الواقع هو عدو العالم

aslında dünyanın düşmanı

في الواقع تبدو جميلة بذوق

aslında zevkli görünüyor görsel olarak güzel

بأن الواقع ليس حقيقياً بالفعل.

gerçek olmayabileceğini fark ettim.

كان في الواقع بداية اضطراب نفسي،

ama aslında zihinsel bir hastalığın başlangıcıymış

في الواقع، يمكننا جميعاً فعل ذلك

Aslında hepimiz yapabiliriz.

في الواقع، سوف يستغرق لحظة فقط

Aslında sadece bir an sürecek.

في الواقع، هذا يحدث بالفعل اليوم.

Aslında, günümüzde bu zaten oluyor.

في الواقع، بالعودة إلى هذا الاقتباس،

Aslında şu söze dönersek,

لماذا هم في الواقع يستمرون بالارتفاع؟

Emisyon aslında neden hâlâ artıyor?

في الواقع يمكننا التصرف بوعي أكبر

Aslında, manipüle edilebilir olduğumuzu

في عالمٍ تشكَّل بواسطة الواقع المعزز،

artırılmış gerçeklikle şekillenmiş bir dünya,

التكنولوجيا التي تغمرنا في الواقع المعزز

Bizi artırılmış gerçekliğin içine daldıran teknoloji

لكن اليوم أعرف أن الواقع مختلف.

Ancak bugün gerçeğin farklı olduğunu biliyorum.

لكنها في الواقع ليست ملكًا لي.

ama aslında bana ait değil.

تغازلُ هذه المباني الرياح في الواقع،

Ve bu binalar gerçekten rüzgârla flört ediyor;

ماذا لو كنت لئيمة في الواقع؟

Ya gerçekten de çok kötülük yapmışsam?

‫في الواقع، هو خلد صحراء ذهبي.‬

Ama aslında çöl altın köstebeğidir.

بأن المتصيدين في الواقع يملكون عقول

benim trollerin pek azının bir beyni vardı,

في الواقع كان هذا عرضًا للقوة

aslında tam olarak bu bir güç gösterisiydi

في الواقع تضمنت رسائل كبيرة لنا

bize büyük mesajlar içeriyordu aslında

في الواقع ، لدي بعض الأفكار بسبب

alında nedeni ile bir kaç fikrim var aslında ama

نحن في الواقع نعرف معظم المديرين

teknik direktörleri yöneticileri çoğunu aslında biliyoruz

في الواقع ، تم انتقاد المجتمع نفسه

aslında toplumun ta kendisi eleştirildi

في الواقع فيلم يستحق كل جائزة

aslında her ödülü hak eden bir film

إنه في الواقع فيلم برسالة هائلة

aslında muazzam mesaj içeren bir film

في الواقع هذا هو اختيار طبيعي

aslında bu bir doğal seleksiyon

في الواقع ، لا علاقة لها بالإسلام

aslında İslamiyetle uzaktan yakından alakası yoktur

ولكن في الواقع البريد ، وكالة التلغراف

ama doğrusu posta,telgraf teşkilatı

وهو في الواقع أسود مثل الفحم

üstelik bir kömür kadar kara aslında

في الواقع القطب الشمالي ، القطب الشمالي.

aslında kuzey kutbu, kuzey kutbu.

في الواقع ، باختصار ، كان دافنشي يقول

Aslında kısacası Da Vinci şunu diyordu

كل شيء لدينا هو في الواقع

Bizim herşeyimiz aslında

شركة متعددة الجنسيات هي في الواقع

Çok uluslu anonim bir şirket aslında

في الواقع ، هذا أمر شرير تمامًا.

Aslında bu tamamen kötülüktür.

في فهم الواقع الذي يمر به الطلاب.

öğrencilerin yaşadıklarıyla gerçekleri daha iyi anlamamızı sağlıyor.

في الواقع هو أشبه بالتخلص من السموم.

Yani toksinden arınma süreci gibi.

بينما في الواقع هم يعملون وفق لتوقعاتهم.

ama gerçekte, beklentilerine göre davranırlar.

في الواقع، رأيك ينتصر في كل مرة.

Uygulamada, senin fikirlerin her seferinde galip geliyor.

وكذلك التوصل إلى حلول تعمل في الواقع،

ve gerçekten işe yarayacak çözümler üretmemiz demek,

في الحقيقة، لو أسقطنا ذلك على الواقع،

Hatta bunu biraz daha açalım,

في الواقع شعرت أنني تناولت حبوباً للجنون

Hatta kendimi delirmiş gibi hissettim.

في الواقع، في مختبري في جامعة (ديوك)،

Duke Üniversitesi'ndeki laboratuvarımda

في الواقع أكبر حقيقة في التاريخ البشري.

insanlık tarihinin en büyük gerçeği.

إذا، كيف يبدو هذا على أرض الواقع؟

Uygulamada bu nasıl oluyor peki?

أصبح التعليم متاحاً أكثر. الآن، في الواقع...

Eğitim seviyesi de yükseldi. Şimdi...

في الواقع هي تولّد ثاني أكسيد الكربون.

Bu şey aslında karbon dioksit üretiyor.

في الواقع لعبت دور شخص سيئ هناك

orada ise kötü bir adamı oynadı aslında

لعب كمال سنال في الواقع هنا بالضبط

Kemal Sunal aslında burada tam olarak kendisini oynadı

كانت هذه في الواقع لعبة تشبه البيسبول

bu aslında beyzbola benzer bir oyundu

في الواقع ، الخفافيش لها أهمية كبيرة للبشرية.

aslında yarasalar muazzam derecede önem taşıyor insanlık için

في الواقع ، نسمي العديد منهم خرافة ، ولكن

Aslında biz bunların bir çoğuna batıl diyoruz ama

في الواقع ، تم تأسيسها قبل 2000 سنة.

aslında yerleşik hayata 2000 yıl daha önce geçilmiş

أعطتها لزوجها ، ولكن في الواقع ، البضائع بالكامل

kadın kocasına veriyor fakat aslında mallar tamamen ortak

وهي في الواقع أكبر داعية لحقوق المرأة

Kadın haklarının en büyük savunucusudur aslında

لدينا الكثير من الأمثلة التي في الواقع

O kadar çok fazla örneğimiz var ki aslında

أعتقد أنها جيدة جدًا في الواقع ، القصيدة.

Aslında şiir oldukça iyi bence.

وفي الواقع، يحتاج هذا المشروع إلى الجميع.

Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var.

في الواقع، أتعلم، لقد كان واضحًا من البداية

Aslında anlayacağın üzere bu ilişkinin ilerlemeyeceği

في الواقع أنتم لا تعلمون إن كنت أتأمل،

Bakın, mesela şu an aslında meditasyon yapıp yapmadığımı bilemiyorsunuz,

تلك الخربشة هي في الواقع دالة جدّ بسيطة.

bu karalama aslında çok basit bir fonksiyon.

لكن لديه في الواقع مسار مدهش نوعًا ما.

Ama aslında oldukça şaşırtıcı bir eğriye sahip.

فهي في الواقع أقل مكان وحيد في الكون.

aslında evrendeki en az yalnız yerdir.

ولكنّ الواقع هو أن هذه الحياة العجيبة البطيئة

Ama gerçek şu ki, bu garip, yavaş hayat

قال لي: "في الواقع نحن لا نصافح هنا.

şöyle söyledi: ''Aslında burada el sıkışmıyoruz.

وفي الواقع، إن اتفقنا أن هذه المجموعات حقيقة،

Doğrusu, bu jenerasyonların var olduğu konusunda anlaşabilsek bile

في الواقع ظننت في حينها أنها إجابة حاذقة.

O zamanlar bunun zekice bir cevap olduğunu sanıyordum.