Examples of using "فقط" in a sentence and their turkish translations:
Sadece şaka yapıyorum.
Medistasyon sadece gerçekten huzurlu pozitif bir zihin
sadece sahip olduğum sürece,
Çok sessizdi…
Sadece sessizlik vardı.
Büyükler için.
Sadece arkadaş olalım.
Sadece ne istediğini söyle.
Sadece yüzde on.
Sadece vücuda vurun
Sadece olumlu yönler."
Sadece öyle davranıyordum.
Sadece kendi çocuklarımızın atası değil
Sadece savunma yapıyorum,
sadece harika değil,
Yalnızca örnekleme adına
bir an için de olsa
Sadece bir yol.
Daha iki nesil önce olmayan bu kasaba
Ve Paris bir istisna değil.
yazıklar olsun diyorum sadece
sadece bir kısmını
Sende kalsın sadece
Sadece iki saat uyudum.
Unut gitsin.
Ben sadece bir turistim.
Sadece şaka yapıyorum.
her ihtimale karşı.
sadece 15 megaton'du
Biz sadece konuşacağız.
O sadece bir adam.
Ben sadece popüler olmak istedim.
Sadece tam burada bekle.
Sadece normal olarak nefes al.
- Sadece iki seçeneğin var.
- Sadece iki seçeneğiniz var.
Seni memnun etmek istedim.
Sadece beni orada bekle.
Bu filmi sadece yetişkinler izleyebilir.
Sadece istemen gerekir.
Geniş bir açıdan baktığınızda
sadece dövüşü kaybetmemişti.
Belki gibi, sadece belki,
"yalnızca bir kere" olarak adlandırılıyor.
sadece yemeğe değil,
Sadece hatırlamıyor.
Ama sadece kendimden değil.
ilk insanlardan biri olabilirim.
volkanlardan çıkıyor?
Sarılıyoruz.''
Bu sadece bir armağandı.
nasıl başarılı olabilirdi?
bu sadece suçlar için.
Şimdileri ara sıra 9-9-6 olsa da
ama bunu ortaya ben çıkarmış olacağım
sadece bir çatıdan ibaret değildir.
Beni neden sadece kadınlar takip ediyor?
Buna sadece okuma testleri değil,
Sadece sandıkların anahtarlarını taşımak için
tıpkı arılar gibi düşünün
sizin tek bir derdiniz var
Ellerindeyse sadece kopyalarının bulunduğunu söylüyor
Ya bu ona sadece ün kazandırdı
Ama sadece sana bulaşsın
ancak karanlık çöktüğünde
sadece Fransa için savaşacaktı
Hemen inanmayın. Teyit edin.
- Sadece on beş dakika.
- Yalnızca on beş dakika.
O, sadece yağsız et yedi.
O benim yegane kaygım.
Sadece bakıyorum, teşekkür ederim.
Onların sadece bir battaniyesi var.
Sadece bir kediye ihtiyacım var.
Sadece yardım etmeye çalışıyorum.
Sakin ol; o sadece seninle alay ediyor.
Sadece birkaç sorum var.
Sadece sesini duymak istedim.
Ben sadece biraz eğleniyorum.
Sadece tek bir gerçek var.
Onlar sadece Tom'la konuşmak istiyor.
O sadece kişisel bir görüş.
Sadece bana yardım etmeni istedim.
Ona yardım etmek için sadece ben buradayım.
sezgisel kararlar verebiliyorlar.
ilkini okuyorum:
Ben sadece et yerim.
Tom sadece su içer.
Özür dilerim. Sadece yardım etmek istedim.
Tom sadece et yer.
Sadece su içer.
Kızlar sadece eğlenmek istiyor.
Sadece hayat sorunlarından kaçıyorsun.
Sırt çantasıyla seyahat ettik,
çünkü biz sadece konu öğretmiyoruz