Translation of "الكثير" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "الكثير" in a sentence and their turkish translations:

الكثير منا

Birçoğumuz yanımıza gelen

باختصار ، الكثير

yani kısacası oldukça fazla

قلنا الكثير

o kadar şey anlattık

لكن ذلك أخذ الكثير الكثير من السنوات.

ama bunu anlamak yıllarımı aldı, çok uzun yıllar.

- أتملك الكثير من الوقت؟
- ألديك الكثير من الوقت؟

Çok zamanın var mı?

لم يقل الكثير،

Çok konuşmuyordu

الكثير من الناس،

Birçok insan.

لم نكتب الكثير

pek yazı yazmamışız

هناك الكثير ، باختصار

yahu çok var yani kısacası

ونرى الكثير منه.

Ve oldukça çoğunu görüyoruz.

لدي الكثير لأفعله.

Yapmam gereken çok şey var.

لقد خسروا الكثير.

Onlar çok şey kaybetti.

تعلمت الكثير منك.

Senden çok şey öğrendim.

لقد تعلّمت الكثير.

Ben çok şey öğrendim.

فاجأ ذلك الكثير.

Bu birçok kişiyi şaşırttı.

سمعت الكثير عنك.

- Sizin hakkınızda çok şey duydum.
- Senin hakkında çok şey duydum.

يعلم فاضل الكثير.

Fadıl çok fazla biliyor.

‫سيفيد الكثير من الناس.‬

Bu birçok kişiye yardımcı olacak.

كما يفعل الكثير منّا.

ben de saklanmayı seçerdim.

لم يكن لدينا الكثير،

Fazla bir şeyimiz yoktu,

وعبر الاستكشاف، تعلمنا الكثير.

Oynayarak, çok şey öğrendik.

وهم يملكون الكثير منها.

Onlar buna miktarda sahipler.

‫ثمة الكثير من الخيارات.‬

Seçenek bol.

وفيها الكثير من الأشياء.

Onlara bir sürü şey eklediler.

حسنًا، ليس هناك الكثير.

Yani, pek bir şey yok.

استغرقت الكثير من الوقت

Beni şeytanlaştırmaya çalışanlara,

انفجر الكثير من الفراء

çok fazla bir furya patlamıştı

الكثير من الناس حساسون

Bir çok insan duyarlı tabi

ونحو الكثير من الآخرين.

Ve daha birçoğu.

لقد سمعت الكثير عنك

Senin hakkında oldukça çok şey duydum.

لديك الكثير من الكتب.

- Birçok kitabın var.
- Çok sayıda kitabın var.

لدي الكثير لأفعله اليوم.

Bugün yapacak çok işim var.

أُغلقت الكثير من المحالّ.

Çok sayıda işletme kapandı.

تلقى الكثير من المديح.

O, birçok övgü aldı.

قالت لي الكثير عنك.

O bana senin hakkında çok şey anlattı.

لديهم الكثير من الطلبة.

Onların bir sürü öğrencisi var.

لديها الكثير من الكلاب.

Onun bir sürü köpeği var.

لدي الكثير من الواجبات.

- Benim bir sürü ev ödevim var.
- Çok ödevim var.
- Benim çok ödevim var.
- Bir sürü ödevim var.

لديه الكثير من المال.

- O aşırı para harcıyor.
- Onun bir sürü parası var.

لديكم الكثير من الأصدقاء.

Senin bir sürü arkadaşın var.

اشرب الكثير من الماء

Bol miktarda su iç.

لديها الكثير من الكتب.

- Onun birçok kitabı var.
- Bir sürü kitabı var.

سقطت الكثير من الأشجار.

Birçok ağaç yıkıldı.

صداقتك تعني لي الكثير.

Arkadaşlığın benim için çok şey anlamına geliyor.

لدي الكثير من الأسئلة.

Bir sürü sorum var.

على أي حال ، لا يزال لدينا الكثير للذهاب إلى وكالة ناسا. الكثير!

neyse daha bizim NASA ya gitmemize çok var. çok!

- هناك الكثير من الحيوانات في الحديقة.
- يوجد الكثير من الحيوانات في المنتزه.

Parkta çok sayıda hayvan vardır.

كما سيقوم الكثير بفعله بالمستقبل،

ve gelecekte daha da çoğu göç edecek.

لأنه يوجد الكثير من الشكوك

Çünkü Paul gibi erkeklerin dinlemesi

هذا صحيح، الكثير من الشعر.

Doğru! Çok fazla saç.

عندي الكثير من هذه القصص.

Bende bu hikâyelerden çok var.

‫هل أجمع الكثير من تلك‬

Bunlardan çok sayıda toplayıp

‫هل أجمع الكثير من تلك...‬

Bunlardan çok sayıda toplayıp...

فكرت في الكثير من الأمور،

Bir sürü şey hakkında düşündüm.

ليس الكثير في هذه الأيام.

Tabii şu sıralar çok değil.

الكثير من العنف في حياتهن.

çok fazla saldırıya maruz kaldılar.

لأننا استثمرنا الكثير في ذلك.

çünkü bunda çok emeğimiz vardı.

- هل يسبب لك المشاكل؟ - الكثير.

-İş ağır mı? -Çok ağır.

‫الكثير من هذه الصخور مفتت.‬

Bu kayaların çoğu kolayca parçalanıyor.

‫رأيت الكثير منها في الجوار.‬

Çevrede bunlardan çok gördüm.

فهي تستهلك الكثير من الطاقة.

Yani çok fazla enerji gerektiriyor.

لذلك هناك الكثير من الأفكار

Yani bir çok fikir var

هناك الكثير منهم في المجتمع

bunlardan toplumda bolca vardır

لكن الكثير منها ليس خيالًا.

Ama çoğu kurgu değil.

وتشمل الكثير من التصرفات المختلفة،

Bir insanı küçük düşürüp onunla alay etmekten,

هناك الكثير من الأماكن حولنا،

Etrafımızdaki açık alanda çok şey var

كان لدي الكثير من القيود.

bir sürü kısıtlamam vardı.

كيوتو يزورها الكثير من السياح .

Kyoto birçok turist tarafından ziyaret edilir.

حفظ الطلبة الكثير من القصائد.

Öğrenciler birçok şiiri ezberledi.

تستخدم سيارتي الكثير من الوقود.

Arabam çok benzin yakar.

لدى بيل الكثير من الأصدقاء.

Bill'in birçok arkadaşı var.

لقد ارتكبت الكثير من الأخطاء.

Pek çok hata yaptın.

سببت الأخبار الكثير من الارتباك.

Haber büyük karışıklık yarattı.

الدوق يمتلك الكثير من الأراضي.

Dük bir sürü arazi tutuyor.

عاش الكثير من التجارب السيئة.

Onun çok sayıda mutsuz deneyimleri oldu.

لدي الكثير من الأشياء لأفعلها.

Yapacak çok şeyim var.

فُتحت الكثير من المصانع الجديدة.

Bir sürü yeni fabrikalar açtım.

اكتشفت الكثير من الأمور عنه.

Ondaki çoğu şeyi ortaya çıkardım.

آن لديها الكثير من الأصدقاء.

Ann'in birçok arkadaşı var.

عندها الكثير من الكتب الإنجليزية.

Onun bir sürü İngilizce kitabı var.

ياخذ السياح الكثير من الصور .

Turistler birçok fotoğraf çektiler.

الكثير من السياح ياتون هنا .

Çok sayıda turist buraya gelir.

لدي الكثير من العمل لأنجزهُ.

Yapacak bir sürü işim var.

قدمايا أصيبتا بعد المشى الكثير.

Bacaklarım uzun bir yürüyüşten sonra zarar görür.

هل لديك الكثير لتفعله اليوم؟

Bugün yapacak çok şeyin var mı?

آن لديها الكثير من المعجبين.

Anne'in birçok hayranları var.

إنك تشرب الكثير من القهوة.

Çok fazla kahve içiyorsun.

تعلمت الكثير عن الحضارة الإغريقية.

Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.

السيد وليام لم يقل الكثير.

Sir William fazla konuşmadı.

ليس لتوم الكثير من الكتب.

Tom'un pek çok kitabı yok.

هناك الكثير من القمامة هنا.

Burada çok fazla çöp var.

فقدت ليلى الكثير من الدّم.

Leyla çok kan kaybetti.

كان لليلى الكثير من الأعداء.

Leyla'nın çok sayıda düşmanı vardı.

- أنا أطهو, ولكن بدون الكثير من المتعة.
- أنا أطبُخ, لكن بدون الكثير من المتعة.

Ben yemek yaparım, ama çok zevk almadan.