Translation of "لحظة" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "لحظة" in a sentence and their turkish translations:

لحظة

bir saniye ama

لحظة لك.

kendinize bir an ayırın.

ربما لحظة

belki de bir anı

انتظر لحظة

bir saniye yahu

انتظر لحظة.

Bir süre bekleyin.

لحظة، انتظر!

- Hey! Bekleyin!
- Hey! Bekle!

‫حانت لحظة الحسم!‬

İşte büyük an!

‫منذ لحظة ظهورها، ‬

Ortaya çıktıkları andan itibaren...

لحظة من فضلك.

Bir saniye, lütfen.

انتظر لحظة من فضلك.

Biraz bekleyin, lütfen.

في لحظة تتحول تلك الطيور

Sonra öyle bir an var ki,

وكل ذلك في لحظة مبهرة

yoğun bir anda,

‫في لحظة ذات أهمية كبيرة.‬

Çok şey ifade eden böyle bir zamanda

حتى لحظة أخذه إلى المسلخ.

ta ki kesmeye götürene kadar.

‫كانت هناك لحظة حاسمة إذ...‬

korkusunun muazzam bir şekilde azaldığı

لا أشكّ لحظة في صدقك.

Dürüstlüğünden bir an şüphe etmem.

جاء توم في آخر لحظة.

Tom tam son anda geldi.

- انتظر لحظة، إلى أين تظنّ نفسكَ ذاهبًا؟
- انتظري لحظة، إلى أين تظنّين نفسكِ ذاهبةً؟

Hey, bir dakika bekle. Nereye gittiğini sanıyorsun?

ربما كانت هناك لحظة في حياتكم

Belki hayatınızda, dünyanızın

إنها الخيارات التي نتخذها لحظة بلحظة

Aslolan anlık seçimlerdir.

في الواقع، سوف يستغرق لحظة فقط

Aslında sadece bir an sürecek.

في غضون لحظة من هذا التطور.

bu evrimin içinde kısa bir an.

لكن تستدعي النظرة الأولى دائمًا لحظة،

Fakat ilk bakış her zaman ikinci bir bakışı gerektirir.

‫في لحظة ساحرة نادرًا ما تُرى.‬

Ender görülen büyüleyici bir an bu.

‫ويمكنني الشعور بذلك، بين لحظة والأخرى،‬

Bunu an be an hissedebiliyordum.

بعد لحظة، دخل الرجل الى الغرفة.

Bir süre sonra adam odaya girdi.

مدركاً ومتواصلاً مع التجربة القائمة لحظة بلحظة؟

o anda yaşadığın şeyi fark ederek onunla bağlantıyı sürdürdün mü?

لكن في لحظة معينة, بدأ بيكارت بالشك.

Ama Picquart bir noktadan sonra, herkesin Dreyfus hakkında yanılıyor

الآن، كانت هذه لحظة تعليمية مخيفة حقًا.

Bu gerçekten korkutucu bir eğitim anıydı.

‫حسناً، لنفعل هذا.‬ ‫حسناً، جاءت لحظة الحسم.‬

Tamam, inelim hadi. Tamam, gerçeklik anı.

ولكن إذا هاجم الآلاف النمل في لحظة

ama binlercesi bir anda karıncayiyene saldırırsa

‫كل لحظة ثمينة للغاية لأنها قصيرة جدًا.‬

Her an çok değerli çünkü hayatı çok kısa.

يمكن أن تحدث الزلازل في أي لحظة.

Depremler her an olabilirler.

وفي لحظة تغيرت حياتي للمرة الثانية خلال عامين.

ve bir anda hayatım iki yıl içinde ikinci kez değişti.

‫إنها مسافة طويلة للأسفل.‬ ‫حسناً، حانت لحظة الحسم.‬

Aşağısı çok yüksek. Pekâlâ, işte büyük an.

فلنعد بالزمن إلى أول لحظة في عمر الكون

Evrenin oluştuğu ilk ana dönelim

ذهب للمتجر في آخر لحظة، قبل الإغلاق بقليل.

O, tam kapanmadan önce, o son dakikada dükkâna gitti.

لكن لحظة، فلنعد إلى أعداد التكاثر الأساسي مجدداً

Ama bekleyin, R-sıfır (bulaşma) sayılarına geri dönelim.

هذا بسبب امتلاك نطاق إدراكي محدود في أي لحظة معينة.

çünkü herhangi bir andaki bilişsel bant genişliğinizi sınırlarsınız.

أهميته تكمن في أننا في كل لحظة من هذه اللحظات

Önemli çünkü bu anların her birinde

لنفترض أنك لا تملك الإنجليزية. جئت عبر لحظة من البضائع

diyelim ki ingilizcen yok. Mal bir anına da denk geldin

في الواقع إنها الخيارات الصغيرة التي تقوم على أساس لحظة بلحظة

Önemli olan, anlık yaptığımız küçük seçimlerdir.

كان عليّ أن أعرف أنه في لحظة وقوعي في حب الواقع.

Gerçekliğe aşık olduğum o an bilmeliydim ki

هناك مئات الآلاف من النّساء في السّجون الأمريكيّة في أيّة لحظة.

Amerika Birleşik Devletleri'nde herhangi bir zamanda hapiste yüz binlerce kadın var.

بالمرتبة الاولى ثم الزلازل التي قد تحدث في اي لحظة. واحد ابرز

Bu gökdelenleri inşa etmekle görevli olanlar için çok fazla baş ağrısına neden olan ana noktalardan

لا أعلم تماماً ما حدث معكم لكن تلك كانت لحظة مهمة بالنسبة لي

Sizinki nasıldı bilemem ama o an benim için önemli bir andı.

ولكن دعونا نتوقف لحظة للنظر في مدى صعوبة إعداد كمين في بحيرة تراسيمين

Ancak önce biraz zaman ayırıp Trasemine Göl'ünde bir pusu kurmanın ne kadar zor olduğunu düşünelim.

عند إدراكه أن الخط العثماني يمكن أن ينكسر في أي لحظة، دفع ستيفان جواده إلى الأمام،

Yorgun Osmanlı ordusunun her an yok edilebileceğini anlayan Stefan, atına binerek