Examples of using "يتمكن" in a sentence and their turkish translations:
Böylece sunucudaki herhangi bir oyuncu
yani bütün sınıfı görebiliyor
insanlar sivil yolculuk yapamayacak
Tom şaşkınlığını gizleyemedi.
Hiç kimsenin ona yardım edememesine kızgınım.
parası ola insanlar daha çok kazanabilsin diye
öğretmenlerin arayıp ta bulamadığı şey
yararlandı ve ilerleme kaydedebileceğinin
Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.
Tuna'ya ulaşmadan önce Vlad'ın saldırısına uğrarlar
Hubble onların etrafında dönüyor, böylece yerini saptayabiliyor.
Bir ay sonra Aspern Muharebesi'nde Davout ve Üçüncü Kolordu
Thormod'a Olav'a katılabilmesi dileğini yerine getirmek için gönderdi.
Bu gayrimeşruluk döneminden kaynaklı üniversitede okuyamadı
Oklar yağdı ve akıncılar
Ama Romalılarla karşılaşmadan önce ordusunun 3 acil ihtiyacıyla uğraşmak zorundaydı.
Çünkü eğer o dili konuşurlarsa çocuk gidip de iş bulamayacak.
eğer kimseye dokunamaz ve o bağıran kişinin simit sesi kısılırsa
Ezilen Türk piyadeleri bu yeni orduya dayanamadı ve yakında parçalandı