Examples of using "كسب" in a sentence and their turkish translations:
ve oğlu ile bir araya getirene kadar
Kötülük yapmadan da para kazanılabilir.
yalnızca sivil nüfusu kazanarak olduğunu fark etti
Bu bize biraz zaman kazandırmalı.
istedikleri yatarak para kazanmak değil
parası ola insanlar daha çok kazanabilsin diye
bir kadın olarak erkeklerle eşit maaş kazanamadığımı öğreniyorum.
Sen Youtube'dan para kazanacan diye, çocuklarımızın insanlarımızın beynini yeme
Önündeki şövalyelerle birleşebilirse. savaşı kazanacaktı.