Examples of using "السفر" in a sentence and their turkish translations:
Pasaport, lütfen.
Bu seyahat uyarıları, alıkonulmalar
Tom seyahat etmeyi sever.
Kendi başıma seyahat etmeyi tercih ederim.
Yolculukta ona eşlik ettim.
- O seyahati sever.
- O, seyahat yapmayı sever.
O, tek başına seyahat etmeyi sever.
Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
Japonlar grup halinde seyahat etmeyi sever.
zaman yolculuğu mümkün!
Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
O, seyahat etmeye alışkındır.
Peki zaman yolculuğu mümkün mü?
Yani zamanda yolculuk
Japonya'ya ne zaman hareket etmeyi planlıyorsunuz?
O, yalnız seyahat etmekten korkardı.
dünyayı dolaşmak istiyorum.
Sorun, gideceğimiz yönü belirlemek.
bir daha asla uçak yolculuğunu tercih etmedi
insanlar sivil yolculuk yapamayacak
Bugünkü konumuz zaman yolculuğu
İşte bunlar zaman yolculuğu ile mümkün
Yurt dışına gitmek ister misin?
Ortalama seyahat süresi ise on beş buçuk saat.
Biz zamanda yolculuk yapabiliriz bu sefer
Biz zamanda yolculuk yaparken boyut değiştiriyoruz.
çünkü pasaportumda hâlâ seyahat uyarısı vardı.
Zaman yolculuğuna en büyük kanıtta budur zaten
İtalya'ya gitmek istiyorum.
fakat bu durumu çözebilmek için adeta bir zaman yolculuğuna ihtiyacımız var
Onun büyük geliri ona her yıl yurt dışında seyahat etmesini mümkün kılıyor.
Zaman yolculuğundan daha çok ölümsüzlükle ilgili fikirler ortaya atıldı
Bu teoriler zamanda yolculuk yapmanın mümkün olduğunu söylüyor işte
Aynı benzer bir olay var aslında zaman yolculuğuyla
Aya gitmek için NASA'nın şimdiye kadar tasarladığı en büyük roket gerekiyordu.
40 günü aşkın bir seyahat dönemi bulunan Çin yeni yılında,
Bileti unutma.
Geçmişi değiştirmek mümkün mü? Kaybettiğimiz sevdiklerimizi kurtarabilmek için zaman yolculuğu yapabilir miyiz?
-
Babam asla yurt dışında bulunmadı.