Translation of "الغريب" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "الغريب" in a sentence and their turkish translations:

شكرًا لك، أيها الغريب.

Teşekkürler, kibar yabancı.

‫لرؤية ذلك الشيء الغريب للغاية.‬

Çok garip bir şey görmüştüm.

نبح الكلب في وجه الغريب.

Köpek yabancıya havladı.

ولكن الغريب، نجد وبشكل مفاجئ ومبهر،

tuhaf olan şu, meğerse görüyoruz ki

والكثير تحدثوا عن نفس الشيء الغريب:

Bu kişilerin çoğu aynı tuhaf şeyden bahsetmiş.

‫بتبدل الطقس الغريب على مستوى عالمي،‬

Dünya'daki iklim şartları gittikçe daha düzensiz bir hâl aldıkça

‫هذا الضوء الغريب خفي لأعين البشر.‬

Bu ürkünç ışık, insan gözüyle görülmüyor.

كان الشخص الغريب يلعب بجانبه هنا

gariban bir yanaşmayı oynuyordu burada

والأمر الغريب الذي حصل في تلك الرحلة

Bu yolculukta yaşadığım inanılmaz şey,

هذا الغريب البعيد ولدينا ليسا متشابهين الآن.

O uzaktaki uzaylıyla bizim şimdimiz aynı değildir.

‫سمعت ذلك الصرير الغريب،‬ ‫ولكن هذا كل شيء.‬

Tuhaf bir çatırtı duydum ama hepsi bu.

هل كان حقًا أجزاء من هذا الجسم الغريب؟

gerçekten bu UFO'nun parçaları mıydı?

تدخل الجسم الغريب كان يعمل على الوقود النووي

araya giren UFO nükleer bir yakıtla çalışıyordu

أليس من الغريب أن أدرس الغناء الأوبرالي والهندسة الميكانيكية؟

''Hem opera hem makine mühendisliği okumak tuhaf olmaz mı?

‫وربما يمنحك ذلك‬ ‫بعض من مستوى فرح الأخطبوط الغريب.‬

Ve belki de bunun sayesinde tuhaf bir ahtapot sevinci yaşıyor.

‫كيف لحيوان بري يقوم بعمله‬ ‫يستفيد من زيارة ذلك المخلوق البشري الغريب؟‬

Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?

عندما كان على وشك ضرب العالم ، أخذ الجسم الغريب استراحة و ضحى بنفسه

dünyaya çarpmak üzereyken bir UFO ara girerek kendini feda etti