Translation of "نفس" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "نفس" in a sentence and their turkish translations:

يجب أن يستحقوا نفس الحقوق، نفس الحمايات

kesinlikle ülkemizdeki diğer insanlarla

- هما في نفس العمر.
- هم في نفس السن.

Onlar aynı yaşta.

تجيبني نفس الإجابة

Bana her tartışmamızın sonunda

في نفس الوقت

aynı zamanda

وفي نفس الوقت

bu aynı zamanda -

وجدت مناصرين الذين لديهم نفس الفكرة في نفس الوقت،

benimle aynı fikre sahip destekçiler buldum

سنتشارك نفس السرير والبيت.

Aynı yatağı ve evi paylaşacaktık,

نحن على نفس الجانب.

İkimiz de aynı taraftayız.

أنا عالم نفس تنظيمي.

Ben bir örgütsel psikoloji psikoloğuyum.

"إنّه في نفس عمري.

"Benimle aynı yaşta.

‫نفس الأمر سيفيد هنا.‬

Burada da aynı şey işe yarayacak.

فقط ليحرز نفس النتائج؟

nasıl başarılı olabilirdi?

ومن نفس الطبقة الإجتماعية،

benzer arka planı olan çocuklar seçildi.

التي تستهدف نفس التسويق

Hani şu hedef kitle düzeneğinde

درسوا في نفس الجامعة

bunlar aynı üniversite de okudu

نفس القارب مثل القارب

bir gemi gibi kayık gibi aynı

هو دائما نفس الصّوت.

Her zaman aynı ses.

لقي فاضل نفس القدر.

Fadıl aynı kaderle buluştu.

وفي نفس الوقت، ألّا تتنازل عن كل اللكمات في نفس الوقت،

ama aynı zamanda, tüm bu lafları bir kerede söylememek anlamına da gelir.

ونحن نفعل نفس الشيء بالضبط.

Bizim yaptığımız da tam olarak bu.

نفس الامتحان الذي أعطيته لهم

bir yıl önce aynı öğrencilere yaptığınız sınavın

ويريدون نفس الشيء أثناء العمل،

iş yerinde aynı şeyleri istiyorlar,

هذه صور من نفس المنطقة.

Bu fotoğraflar aynı noktaya ait.

ر.ه:لا، ديزيني تفعل نفس الشئ،

RH: Hayır, Disney bu alanda lider

كنت أعود إلى نفس المقالات،

Aynı makalelere dönüp dururdum,

كل البشر يريدون نفس الأشياء

Tüm insanlar aynı şeyleri istiyor,

أعتقد أنها تظهر نفس الحساسية

aynı hassasiyeti gösterir diye düşünüyorum

أخطأت نفس خطإكَ المرة السابقة.

Son kez yaptığın aynı hatayı yaptın.

لنضبط ساعاتنا على نفس التوقيت.

Saatlerimizi senkronize edelim.

هُم يعيشون فى نفس الولاية.

Onlar aynı devlette yaşıyorlar.

هم في نفس العمر تقريباً.

Onlar hemen hemen aynı yaştalar.

لدى سامر نفس يوم ميلادي.

Tom benimle aynı doğum gününe sahip.

هذه المنتوجات من نفس الجودة.

Bu ürünler aynı kalitede.

من قبل نفس الأشخاص الذين اغتصبوها؟

ve doğum yapmak zorunda olmasından sonra mı?

سأغادر عندما ألفظ آخر نفس لي.

Son nefesimle gideceğim.

والكثير تحدثوا عن نفس الشيء الغريب:

Bu kişilerin çoğu aynı tuhaf şeyden bahsetmiş.

ولا هو شيء يشجع نفس الإنسان.

Övünülecek bir şey de değil.

ويمتلكون نفس الأنماط التي تنفعهم وتضررهم.

iş hakkın aynı ön yargılara sahipler ve onlara karşı aynı ön yargılar var.

يقابلون أشخاصا آخرين يقرأون نفس الجريدة،

aynı gazeteyi okuyan diğer insanlarla da tanışırlar,

لأن البث المباشر يقدم نفس الشعورالتفاعلي.

Çünkü canlı yayın aynı türden bir etkileşim hissi sunuyor.

كانا يلتقيان في نفس مستوى النغمة.

aynı tonda buluşuyorlar.

تمثلُ هذه الصور نفس الأفكار بالضبط.

Bu görseller de tamamen aynı fikirleri temsil ediyor.

أنا لا أقول أنها نفس الشيء

Aynı şey olduklarını söylemiyorum,

هو نفس الأب ، والد هذا القاتل

o aynı bu katil olan babanın oğlu Kemal'di

إن مظهر نفس هيكل الحواف مذهل

aynı pramit'e benzer yapının görünmesi şaşkınlık yaratıyor

يمكن أن يكون في نفس النقطة

aynı noktada da olabilir

وقعت في نفس الخطأ مرة أخرى.

Aynı hatayı tekrar yaptın.

إذا كنت مكانك لفعلت نفس الشيء.

Sizin durumunuzda olsam, aynı şeyi yaparım.

أنا و أنت في نفس العمر.

Sen ve ben aynı yaştayız.

كلا المدينتين لديهما نفس قوانين المرور.

Bu iki şehir aynı trafik kurallarına sahiptir.

يتكوّن الإنسان من نفس و جسد.

İnsan ruh ve bedenden oluşur.

آمل ألا ترتكب نفس خطأ توم.

Umarım Tom gibi aynı hatayı yapmayacaksın.

سئمت من سماع نفس الموشّح دائمًا.

Ben her zaman aynı şeyi duymaktan bıktım.

هو و أنا في نفس العمر

O ve ben aynı yaştayız.

لدى فاضل و ليلى نفس المهنة.

Fadıl ve Leyla aynı mesleği paylaştılar.

نحن لا نتكلم عن نفس الشيء.

- Aynı şeyden bahsetmiyoruz.
- Aynı şey hakkında konuşmuyoruz.

لكني اليوم سأتحدث عن علم نفس اللون،

Fakat bugün burada renk psikolojisinden bahsedeceğim;

في كل مرة نفكر في نفس الذكرى

Aynı anıyı her hatırladığında

والمثير للسخرية أنه حدث في نفس الوقت

ve şuna bakın ki bu, CIA'in, yardımları

بينما في نفس الوقت نوظف سائقي تكسي

taksi sürücülerini işe alırken

"إنك لا تنزل في نفس النهر مرَتين."

"Aynı nehirde iki kere yıkanılmaz,

بالمقارنة مع نفس الفترة من السنة المنصرمة.

kıyaslanan benzer dönem sadece bir yıl öncesiydi.

عندما تبين العديد من الدراسات نفس النتيجة،

pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.

ولكن إذا كان لدي نفس العقل اليوم،

Oysa bugünkü aklım olsa, aynı şey bugün başıma gelse,

ودعونا نتذكردائماً أننا جميعًا من نفس العالم،

ve hepimizin aynı dünyanın insanı olduğumuzu hatırlayalım her an,

للتوضيح فقط، إذا وقع لكن نفس الأمر،

Ayrıca açıklığa kavuşturayım, siz de bunu yaşıyorsanız

ولكن في نفس الوقت، لقد حظيت بحب،

Ama aynı zamanda sevgiyi tecrübe ettim.

وفي نفس الوقت أيضًا مع فائدة اقتصادية.

ekonomik avantajlarıyla birlikte ortaya çıkarır.

أعني جميعهم لديهم نفس الجذور، أليس كذلك؟

Yani hepsinin temelinde aynı şey var, değil mi?

نفس الأحذية، في الأردن وفي الولايات المتحدة

aynı ayakkabılar, Jordan, ABD.

إن التنوع والشمول لا يملكان نفس المعنى.

Çeşitlilik ve kapsayıcılık aynı şeyler değil.

عمل حوالي 10000 عامل في نفس الوقت

aynı zamanda 10 bin civarı işçi çalıştı

في نفس الوقت باستخدام قوة بعض السياسيين

aynı zamanda bazı siyasilerin gücünü kullanarak

ستفعل نفس الأشياء مرة أخرى ولكن أحببنا

yine aynı şeyleri yapacaktı ama biz sevdik

هذه المرة يظهر نفس النضال في سرقته

Bu sefer aynı mücadeleyi çalınmasında gösteriyor

مرة أخرى على حجر في نفس المنطقة

yine aynı bölgede bir taşın üzerine

لا يستطيع الرجال والنساء دخول نفس البيئة

Kadın ve erkek aynı ortama giremiyor

سنفعل نفس الشيء لمدة 14 يومًا أخرى

Aynı şeyleri bir 14 gün daha yapacağız

ثم كيف يمكنهم التحرك في نفس الوقت؟

o zaman nasıl oluyorda hepsi aynı aynı anda hareket edebiliyor?

يمكن أن تهاجم عدو في نفس الوقت؟

bir düşmana aynı anda saldırabiliyor?

100 ألف نملة تلسعك في نفس الوقت

100 bin tane karıncanın sizi aynı anda ısırdığını

وفي نفس الوقت اتهموا فرسان الإفرنجة المخضرمين

ancak daha iyi Fransız şövalyelerini suçladılar

لو كنتُ مكانك, كنتُ سأفعل نفس الشئ؟

Yerinde olsaydım aynı şeyi yapacaktım.

توم وماري لا يعيشون فى نفس الولاية.

- Tom ve Mary aynı ülkede yaşamıyorlar.
- Tom ve Mary aynı eyalette yaşamıyorlar.

- أخبرني بنفس الشّيء.
- قال لي نفس الشّيء.

O bana aynı şeyi söyledi.

عندها نفس عدد الكتب مثل الذي عندي.

O, benim kadar çok kitaba sahip.

كل الأوراق النقدية الأمريكية لديها نفس اللون.

Bütün Amerikan faturaları renk olarak benzerdir.

لا أستطيع أن أقول نفس الشّيء عنك.

Senin için aynısını söyleyemem.

واتضح أنه كان قد عانى من نفس الألم.

Aynı acıya katlandığı ortaya çıktı.

مكانٌ مختلف، لكن نفس القصة القديمة لسوء الحظ.

Yer farklı ama maalesef hikâye aynı eski hikâyeydi.

"كيف تقوك بكل هذه الأعمال في نفس الوقت؟"

"Bu kadar çalışmayı aynı anda nasıl yapabiliyorsun?"

جلست بقرب فتاة كنا نتنافس على نفس المنصب،

aynı görev için rekabet ettiğim bir kızın yanına oturdum,

وهذا هو نفس الدماغ بعد ثماني سنوات فقط،

Bu da aynı beynin sadece 8 yıl sonra,

لم أعد نفس الشخص أبدًا بعد ما رأيته.

Gördüklerimden sonra aynı kişi değildim.

وينطبق نفس الأمر على الطرف الآخر، أليس كذلك؟

Bu iki taraflı çalışıyor, değil mi?

لذلك أردت أن يحصل الناس على نفس الفرصة

Bundan dolayı diğer insanların da

ولاحظت أن لدى كل الإناث نفس التردد، تقريباً؟

Dikkat ettin mi, tüm dişiler kabaca aynı frekansa sahipler.

هيلي سميث: عندما وضعتهما في نفس مستوى السماع،

HS: Onları aynı duyu menziline koyunca

وكانت تشبه نفس شعور السقوط من هذه الطائرة.

O uçaktan atlıyormuşum gibi hissediyorum.