Translation of "الكلب" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "الكلب" in a sentence and their turkish translations:

- الشاحنة صدمت الكلب.
- صدم الكلب شاحنة.

Bir kamyon köpeğe çarptı.

داء الكلب

kuduz

الكلب أعور.

Köpeğin bir gözü kör.

الكلب يحتضر.

Köpek ölüyor.

- الكلب صديق الإنسان الوفي.
- الكلب صديق وفي للإنسان.

Köpek insanın en iyi arkadaşıdır.

- هاجم الكلب الولد الصغير.
- تهجم الكلب على الصغير.

Köpek küçük çocuğa saldırdı.

الكلب لعق خدها.

Köpek yavrusu onu yanağından yaladı.

كان الكلب ميتاً.

Köpek öldü.

لا تُطعم الكلب.

- Köpeği beslemeyin.
- Köpeğe yiyecek vermeyin.
- Köpeğe yiyecek verme.

أحب ذلك الكلب.

Köpeği severim.

أخذت تكلم الكلب.

Köpekle konuşmaya başladı.

إن الكلب أبيض.

Köpek beyaz.

يريد الكلب لحما.

Köpek et istiyor.

لحِق الكلب ثعلبًا.

Köpek bir tilkiyi kovaladı.

ذلك الكلب ضخم.

- O köpek büyük.
- O köpek büyüktür.

يأكل الكلب طعامه.

Köpek yemeğini yiyor.

هذا الكلب أبيض.

Köpek beyazdır.

أخرج فاضل الكلب.

Fadıl köpeği dışarı çıkardı.

- وُلد الكلب منذ شهرين.
- وُلد هذا الكلب منذ شهرين.

Bu köpek iki ay önce doğdu.

لكن الكلب لم يعضني

ama beni köpek ısırmadı ki

مرّت شاحنة فوق الكلب.

Bir kamyon bizim köpeği ezdi.

ركض الكلب عقب القط.

Köpek kediyi kovaladı.

لا تنس إدخال الكلب.

Köpeği içeri almayı unutma.

هذا الكلب يركض بسرعة.

Bu köpek hızlı koşar.

الخفافيش داء الكلب ، والهزات ، والسيد ،

yarasalar kuduz, sars, mers,

نبح الكلب في وجه الغريب.

Köpek yabancıya havladı.

رأيت قطة تركض عقب الكلب.

Bir kedinin bir köpeğin peşinden koştuğunu gördüm.

التمرين مهم بالنسبة إلى الكلب.

Egzersiz, bir köpek için hayatidir.

قل لها ألّا تقرب الكلب.

Ona köpeğe yaklaşmamasını söyle.

ارم العصى وشاهد الكلب يجلبها.

Bir sopa at ve köpeğin onu alıp getirmesini izle.

أطلقت ليلى النّار على الكلب.

Leyla köpeği vurdu.

الآن أريدكم أن تتخيلوا رئتي الكلب.

Şimdi sizden bir köpeğin ciğerlerini hayal etmenizi istyorum.

ورؤية الكلب الذي وقعت في حبه.

sadece bakınıp aşık olduğuna bakıyormuş.

الكلب لا يستطيع أن يتسلق جدارا.

Bir köpek duvara tırmanamaz.

جالسًا على الأرض ويحتضن جثة شريكه الكلب

yere uzanıp bir suçluyla değil de kanserle olan mücadelesini kaybettiği için

أملك قطة وكلب. القطة سوداء و الكلب أبيض.

Benim bir kedim ve bir köpeğim var. Kedi siyah ve köpek beyazdır.

من بين كلّ أعضاء الحكومة، الكلب هو الأكثر وفاءً لي.

Hükümetimin en sadık üyesi bu köpek.

أعطني كيلوغراماً آخر من لحم العجل المفروم. مهما كانت الكمية لا تكفي. وشريحتي لحم. هذا الكلب مكلف أكثر من خنزير.

Bana bir kilo daha kıyma ver. Fazla gelmez. İki de chacarerito. Bu köpeği beslemek, domuz beslemekten pahalı.