Examples of using "الكلب" in a sentence and their turkish translations:
Bir kamyon köpeğe çarptı.
kuduz
Köpeğin bir gözü kör.
Köpek ölüyor.
Köpek insanın en iyi arkadaşıdır.
Köpek küçük çocuğa saldırdı.
Köpek yavrusu onu yanağından yaladı.
Köpek öldü.
- Köpeği beslemeyin.
- Köpeğe yiyecek vermeyin.
- Köpeğe yiyecek verme.
Köpeği severim.
Köpekle konuşmaya başladı.
Köpek beyaz.
Köpek et istiyor.
Köpek bir tilkiyi kovaladı.
- O köpek büyük.
- O köpek büyüktür.
Köpek yemeğini yiyor.
Köpek beyazdır.
Fadıl köpeği dışarı çıkardı.
Bu köpek iki ay önce doğdu.
ama beni köpek ısırmadı ki
Bir kamyon bizim köpeği ezdi.
Köpek kediyi kovaladı.
Köpeği içeri almayı unutma.
Bu köpek hızlı koşar.
yarasalar kuduz, sars, mers,
Köpek yabancıya havladı.
Bir kedinin bir köpeğin peşinden koştuğunu gördüm.
Egzersiz, bir köpek için hayatidir.
Ona köpeğe yaklaşmamasını söyle.
Bir sopa at ve köpeğin onu alıp getirmesini izle.
Leyla köpeği vurdu.
Şimdi sizden bir köpeğin ciğerlerini hayal etmenizi istyorum.
sadece bakınıp aşık olduğuna bakıyormuş.
Bir köpek duvara tırmanamaz.
yere uzanıp bir suçluyla değil de kanserle olan mücadelesini kaybettiği için
Benim bir kedim ve bir köpeğim var. Kedi siyah ve köpek beyazdır.
Hükümetimin en sadık üyesi bu köpek.
Bana bir kilo daha kıyma ver. Fazla gelmez. İki de chacarerito. Bu köpeği beslemek, domuz beslemekten pahalı.