Translation of "Yapmış" in Spanish

0.016 sec.

Examples of using "Yapmış" in a sentence and their spanish translations:

Bunu yapmış olamaz.

Él no pudo haber hecho eso.

Kahvaltı yapmış mıydın?

¿Ya has desayunado?

Panik yapmış değilim.

No estoy preocupado.

Sekreterim güya araştırma yapmış.

Se supone que es una investigación que hizo mi secretaria.

O bunu geçmişte yapmış.

Él lo ha hecho en el pasado.

Bir hata yapmış olabilirim.

Puedo haber cometido un error.

Veya doğal doğum yapmış insanlar.

o personas que realizan trabajo manual.

Biz bir hata yapmış olabiliriz.

Puede que hayamos cometido un error.

O, onu dün yapmış olmalı.

Debe de haberlo hecho ayer.

Tek başına onu yapmış olamaz.

Él no puede haber hecho eso solo.

Ben bir hata yapmış olmalıyım.

Debo haber cometido un error.

Tom onu zaten yapmış olabilir.

Puede que Tom ya lo haya hecho.

Büyük bir hata yapmış olabilirim.

Pude haber cometido un gran error.

Tom onu Mary'siz yapmış olamazdı.

Tom no lo pudo haber hecho sin Mary.

Tom onu yalnız yapmış olamazdı.

Tom no lo puedo haber hecho solo.

Sarah da bütün bunları yapmış olsaydı

Si Sarah lo hubiera hecho,

Kim hazırlamış kim ne yapmış bilemiyoruz

no sabemos quién lo preparó y quién lo hizo

Mike böyle bir şey yapmış olamaz.

Mike no puede haber hecho una cosa así.

Ben bir yerde hata yapmış olmalıyım.

Debo de haber cometido un error en alguna parte.

Bir hata yapmış olduğunu fark etti.

Él descubrió que había cometido un error.

O, öyle bir şey yapmış olamaz.

Ella no pudo haber hecho tal cosa.

Sanırım bunu kimin yapmış olabileceğini biliyorum.

Creo que sé quién podría haber hecho esto.

Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.

Yo le agradecí por lo que había hecho.

Tom böyle bir şey yapmış olamaz.

Tom no haría algo así.

Tom yaptığını söylediğin şeyi yapmış olamaz.

Tom no puede haber hecho lo que dices que hizo.

Andy çok sıkı pratik yapmış olmalı.

Andy ha de haber practicado mucho.

Böyle aptalca bir şey yapmış olamaz.

No puede haber hecho algo tan estúpido.

O öyle bir şey yapmış olamaz.

Ella no pudo haber hecho tal cosa.

Bu yapmış olabilecek tek kişi Tom.

La única persona que pudo haber hecho esto es Tom.

Biri bir çeşit hata yapmış olmalı.

- Alguien ha cometido algún error.
- Alguien habrá cometido algún tipo de error.

Ha adamlar şöyle bir güzellik de yapmış

eh chicos también hicieron una belleza como esta

Böyle bir hatayı nasıl yapmış olabileceğimi anlamıyorum.

No entiendo cómo he podido cometer semejante error.

Biz zamanlar öyle bir şey yapmış olabilirim.

Es posible que haya hecho algo así una vez.

Doktoru evindeyken son aradığında yetenekleriyle ilgili yapmış olduğu

ella recuerda los comentarios denigrantes a sus habilidades

Çünkü açık ve erişilebilir bir yer yapmış olursunuz.

porque creas un lugar que está abierto, accesible.

Buna rağmen hayata zor bir başlangıç yapmış çocuklara

Se examinaron todas las montañas de datos que habían recogido

Yarın sabaha kadar bu kız onu yapmış olacak.

Para mañana, esta niña lo habrá hecho.

- Bunu yapmış olduğuna inanmıyorum.
- Bunu senin yaptığına inanmıyorum.

No creo que hicieras eso.

Kıdemli subayının kritik bir hata yapmış olabileceğini fark ediyor.

nota que su oficial superior podría haber cometido un error crucial.

Evet, bu mağarada bir kurt büyük bir piknik yapmış.

Sí, un lobo se ha dado todo un festín en esta cueva.

Osmanlı baskınından sonra Sultan 2.Mehmed ile yapmış olduğu

Considerando la incursión otomana como una violación del tratado que tenía con el sultán Mehmed ,Vlad

Bunu nasıl yaptığımı bilmiyorum. Önemli olan onu yapmış olmam.

No sé cómo lo hice, lo importante es que lo hice.

Başkalarının sağlığı için çok büyük bir iyilik yapmış oluyorsunuz.

estás ayudando enormemente a la salud pública.

Reçeteli ağrı kesiciler almaya ne zaman başladı bilmiyorum ama yapmış

No sé cuándo empezó a tomar pastillas para el dolor con receta,

Ayrıca bu proje ile yeni bir şey de yapmış olacağız.

Con este proyecto, también vamos a hacer algo nuevo.

Tom'un yasadışı bir şey yapmış olduğuna dair hiçbir kanıt yok.

- No hay evidencia de que Tom haya hecho nada ilegal.
- No hay pruebas de que Tom haya hecho nada ilegal.

Janie ne zaman kendi kendine ilaç kullanmaya başladı bilmiyorum ama yapmış.

No sé cuándo Janie empezó a automedicarse, pero lo hizo.

şimdi bir de başkanlık serüvenine bakalım. Başkan oluncaya kadar neler yapmış.

Veamos la aventura presidencial. ¿Qué hizo hasta que se convirtió en presidente?

- Annem doğum günüm için pasta yapmış.
- Annem doğum günüm için pasta yaptı.

Mamá horneó un pastel para mi cumpleaños.

Ancak Venedik'in gücü yapmış oldukları zekice müzakerelerden ve şahsi çıkar anlayışlarından da gelir.

Pero el poder veneciano también vino a través de la negociación astuta y el interés propio

Tom, anne ve babasının kendisine yapmış olduğu hataları kendi çocuklarına yapmamak konusunda kararlıydı.

Tom estaba decidido a no cometer con sus hijos los mismos errores que sus padres habían cometido con él.

- Bunu yapmamam gerektiğini biliyordum fakat yine de yaptım.
- Yapmamam gerektiğinin farkındaydım, ama yapmış bulundum.

Sabía que no debí haberlo hecho, pero lo hice de todas formas.

Ya demek ki bu adamlar bir şeyi yanlış yapmış. Doğru yapan ülkelere bir bakalım. Çin'e Güney Kore'ye...

Significa que estos tipos han hecho algo mal. Echemos un vistazo a los países que lo hacen bien. A China, a Corea del Sur ...

- Tom babası Vietnam Savaşında bir helikopter pilotu olan bir adam tanıyordu.
- Tom, babası Vietnam Savaşı sırasında helikopter pilotluğu yapmış bir adam tanıyordu.

Tom conocía a un hombre cuyo padre fue un piloto de helicópteros durante la guerra de Vietnam.