Translation of "Doğal" in Spanish

0.019 sec.

Examples of using "Doğal" in a sentence and their spanish translations:

- O doğal değil.
- Doğal değil.

No es natural.

Tamamen doğal.

Es completamente natural.

Kömür ve doğal gaz doğal yakıtlardır.

El carbón y el gas natural son combustibles naturales.

Plastikten doğal materyallere,

desde plásticos hasta materiales derivados naturalmente,

Oldukça doğal gözüküyor.

Parece bastante natural.

Bu doğal değil.

Esto no es natural.

Bu doğal görünmüyor.

No suena natural.

Doğal olmaktan hoşlanıyorum.

Me gusta ser espontáneo.

Doğal olarak sinirlendi.

Obvio que él se enojó.

- Elbette.
- Doğal olarak.

Naturalmente.

Doğal Yardımcılar Programına seçilmiştim.

del programa de Ayudantes Naturales de la escuela aquel año.

Doğal bir şekilde konuşuyor

habla naturalmente

Doğal kaynaklarımızı korumaya çalışmalıyız.

Debemos tratar de conservar nuestros recursos naturales.

Ülkemiz doğal kaynaklarını geliştirmeli.

Nuestro país debe explotar sus recursos naturales.

Japonya doğal güzellikleriyle zengindir.

Japón es muy rico en bellos paisajes.

Bütün doğal kaynakları tükettik.

Hemos consumido todos los recursos naturales.

O, doğal nedenlerden öldü.

Ella murió de causas naturales.

Doğal felaketler yıkıcı olabilir.

Los desastres naturales pueden ser devastadores.

Onun doğal olduğunu sanıyorum.

Supongamos que es natural.

Bu doğal olarak oldu.

Ocurrió de forma natural.

Doğal saç rengin nedir?

¿Cuál es color natural de tu pelo?

Endorfinler doğal ağrı kesicilerdir.

La endorfina es un analgésico natural.

Bu dilin doğal konuşanı olabilir

Puede ser un hablante nativo de ese idioma

Kölelik, normal, doğal ve gerekli.

La esclavitud es normal, natural y necesaria.

Doğal bir haşere kontrol aracı,

Es un control de plagas natural,

Bu harika bir doğal uzaklaştırıcıdır.

Es un disuasivo natural.

Dünya'nın en doğal olmayan yerleri.

Los lugares más antinaturales de la Tierra.

Aslında bu bir doğal seleksiyon

en realidad esta es una selección natural

Veya doğal doğum yapmış insanlar.

o personas que realizan trabajo manual.

Doğal kaynaklarımızdan faydalansak iyi olur.

Mejor hubiéramos utilizado nuestros recursos naturales.

Ülke doğal kaynaklar açısından zengindir.

El país es rico en recursos naturales.

O ülke doğal kaynaklara sahip.

Ese país tiene recursos naturales.

Onun saçı doğal olarak kıvırcık.

Sus rulos son naturales.

Japonya doğal güzelliği ile ünlüdür.

Japón es famoso por la belleza de sus paisajes.

Tom'un doğal bir yeteneği var.

Tom tiene un talento natural.

Su önemli bir doğal kaynaktır.

El agua es un recurso natural importante.

Yapay zeka, doğal aptallığı yenemez.

La inteligencia artificial no puede vencer a la estupidez natural.

Onların doğal yırtıcı hayvanları yok.

Ellos no tienen depredadores naturales.

Japonya doğal kaynaklar bakımından yoksuldur.

Japón es pobre en recursos naturales.

Dünyanın tek doğal uydusu aydır.

La Luna es el único satélite natural de la Tierra.

Kimsenin doğal bir bağışıklığı yok.

Nadie tiene inmunidad naturalmente ante él

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

China es rica en recursos naturales.

Depremler ve seller doğal felaketlerdir.

Los terremotos y las inundaciones son desastres naturales.

Bu ülke doğal kaynaklarca zengindir.

Este país es rico en recursos naturales.

Onun saçı doğal kırmızı mı?

¿Su cabello es rojo natural?

O çok doğal olarak davranır.

Se conduce con mucha naturalidad.

İsviçre doğal güzelliği ile ünlüdür.

Suiza es famosa por su belleza escénica.

Jane doğal bir ölümle ölmedi.

Jane no murió de muerte natural.

Avustralya doğal kaynaklar bakımından zengindir.

Australia es rica en recursos naturales.

Dünyanın ayı doğal bir uydudur.

La luna de la tierra es un satélite natural.

Japonya'da doğal kaynaklar bol değildir.

Los recursos naturales no abundan en Japón.

Kediler ve fareler doğal düşmanlardır.

Las ratas y los gatos son enemigos natos.

Vücudumuzda doğal östrojenler gibi faaliyet gösterirler.

que actúan como estrógenos suaves en nuestros cuerpos.

Bu oldukça iyi bir doğal sığınak.

Este es, de hecho, un buen refugio natural.

Hem doğal hem de leziz olacak.

Será delicioso, natural.

Bütün sapmalar doğal bir son bulur

Todas las aberraciones llegan a un fin natural

Burada doğal tepki mekanizmayı yok etmek,

la respuesta natural es buscar destruir la máquina,

Elektrik üretmek için doğal gaz kullanan

para usar gas natural en la generación de electricidad

Genellikle doğal gazdan elektrik elde ettiğinizde,

Si se genera electricidad a partir del gas natural,

Bu soruları sormak en doğal hakkımız

nuestro derecho más natural a hacer estas preguntas

Bu sayede doğal ortamda birçok yerde

De esta manera, en muchos lugares del entorno natural.

Daha doğal bir durum beklemiştik ama

esperábamos un estado más natural pero

Yapmaya devam edersek doğal ekosistem tarafından

que continuaremos siendo rescatados por esos ecosistemas naturales

Neden doğal affetlere ihtiyacımız olsun ki?

para ser empáticos?

Yerçekimi, nesnelerin birbirine çekildiği doğal güçtür.

- La gravedad es la fuerza natural por la cual los objetos se atraen entre sí.
- La gravedad es una fuerza natural por la que las cosas se atraen las unas a las otras.

Bu sorun, doğal olarak tartışma yarattı.

Ese problema naturalmente provocó debate.

Onun, oğluyla gurur duyması tamamen doğal.

Es perfectamente natural que él esté orgulloso de su hijo.

Onlar tepeden doğal görünüme hayran oldu.

Ellos admiraban la vista panorámica desde la colina.

Ben doğal maden suyu içmeyi severim.

A mí me gusta beber agua mineral natural.

Kara Orman pastası doğal bir afrodizyaktır.

- La tarta Selva Negra es un afrodisíaco natural.
- El postre selva negra es un afrodisíaco natural.

Bu ülke birkaç doğal kaynağa sahiptir.

Este país tiene pocos recursos naturales.

Kara Orman keki doğal bir afrodizyaktır.

El postre selva negra es un afrodisíaco natural.

Bu ülke doğal kaynaklar açısından fakirdir.

Este condado es pobre en recursos naturales.

John'un tenise doğal bir kabiliyeti var.

John tiene un talento innato para el tenis.

Amerika Birleşik Devletleri'nin doğal kaynakları boldur.

- Estados Unidos es abundante en recursos naturales.
- Estados Unidos es rico en recursos naturales.

Tom'un doğal bir konuşma yeteneği var.

Tom se maneja con las palabras.

Orada doğal kireç taşı bir plato var

hemos tenido mesetas naturales de piedra caliza aquí

Yoksa bu geçtikleri doğal bir süreç mi?

¿O están atravesando una etapa natural?

Bazı ülkeler yarasaların doğal ortamlarına zarar verildiğinde

algunos países cuando los murciélagos se dañan naturalmente

Onları doğal ortamında rahatsız edici davranışlara bile

incluso molestarlos en su entorno natural

üstelik motor kullanmadan elektriği doğal yolla üretebiliyorlardı

Además, podrían producir electricidad naturalmente sin utilizar motores.

Bana doğru gelmeye başladı. Ve doğal içgüdüm,

Y se dirigió hacia mí. Y mi instinto natural

Onun müzik için doğal bir eğilimi var.

Él tiene una inclinación natural por la música.

Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.

Las matemáticas son la base de todo el conocimiento exacto de los fenómenos naturales.

Su, ormanlar ve madenler önemli doğal kaynaklardır.

El agua, los bosques y los minerales son importantes recursos naturales.

Bütün insanlar doğal olarak birbirlerinden nefret ederler.

Todos los hombres se odian por naturaleza.

Onun konuşma için doğal bir yeteneği var.

Tiene un don natural para hablar.

Doğal bir diyet, insan sindirimi için uygundur.

Una dieta natural es conveniente para la digestión humana.

Doğal olarak da reddetmeye karşı yüksek tolerans sahibidirler.

Y naturalmente tienen una alta tolerancia al rechazo.

MCAT sınavını geçmeye hazırlanıyoruz, doğal bir afete hazırlanıyoruz.

Nos preparamos para un examen y para los desastres naturales.

Mars'ın doğal çevre koşullarını incelemek için bir şans.

una competencia para diseñar una habitación en Marte.

Yani kısacası depremin olması çok doğal bir şey

En resumen, es muy natural tener un terremoto.

Balinalarda ve yarasalarda bildiğimiz doğal bir GPS var

hay un GPS natural que conocemos en ballenas y murciélagos

Suda doğal bir şekilde daha rahat hissetmeye başlıyorsun.

Naturalmente, en el agua te relajas más.

Su hayati bir önem taşıyan doğal bir kaynaktır.

El agua es un recurso natural de vital importancia.

O bir canlı, dolayısıyla doğal olarak sıçıyor da.

Es un ser vivo, así que claro que caga.