Translation of "Kadına" in Spanish

0.012 sec.

Examples of using "Kadına" in a sentence and their spanish translations:

Şu kadına bak!

¡Fíjate en esa mujer!

Kadına merhaba dedi.

Él saludó a la mujer.

Oradaki kadına bak.

¡Mira la mujer que está allí!

Bunları hepsi kadına verildi,

Toda se le transfundió a ella,

Bir kadına aşık oldum.

Me enamoré de una mujer.

O, kadına selam verdi.

Saludó a la mujer.

Asla bir kadına vurmadım.

Nunca golpearía a una mujer.

Bu kadına karşı koyamıyorum.

No puedo resistirme a esa mujer.

Herhangi bir kadına sor.

Pregúntale a cualquier mujer.

- Tom, başka bir kadına âşık oldu.
- Tom başka bir kadına aşık.

Tom está enamorado de otra mujer.

Koltuğunu yaşlı bir kadına önerdi.

- Él le ofreció su asiento a una anciana.
- Cedió su asiento a una anciana.

Genç bir kadına aşık oldu.

Se enamoró de una mujer más joven.

İyi bir kadına ihtiyacın var.

Necesitas una buena mujer.

Hayatımda bir kadına ihtiyacım var.

Necesito a una mujer en mi vida.

O başka bir kadına aşık.

Él está enamorado de otra mujer.

Bir kadına onun yaşını sormamalıyız.

No se le debe preguntar a una mujer su edad.

Kocası ölmüş bir kadına dul denir.

A una mujer, cuyo marido está muerto, se le llama viuda.

Senin gerçekten bir kadına ihtiyacın var.

Realmente necesitas a una mujer.

Başrahip şirret kadına pirinç pilavı verdi.

Dábale arroz a la zorra el abad.

O, genç kadına evlenme teklif etti.

Él se declaró a la joven.

Tom tanıştığı her kadına âşık olur.

Tom se enamora de cualquier mujer con la que se encuentra.

Erkekten kadına yönelen bir şey gibi değil.

pero no algo que el hombre muestra a la mujer.

Bu beyin, 43 yaşındaki bir kadına ait,

Este cerebro pertenece a una mujer de 43 años

Hiçbir adam çekici bir kadına karşı koyamaz.

Ningún hombre puede resistir la atracción de una mujer.

Kısa saç o kadına daha çok yakışıyor.

A esa mujer le queda mucho mejor el pelo corto.

Elinde bir tabancası olan bir kadına asla güvenme.

Nunca confíes en una mujer que tenga una pistola en la mano.

Tom Mary gibi bir kadına asla âşık olmadı.

Tom jamás se podría enamorar de una mujer como María.

Biz o yıllarda bile kadına o kadar çok değer verirken

Si bien valoramos tanto a las mujeres incluso en esos años

Bu şirkette daha fazla kadına ihtiyacımız olduğu konusunda sana katılıyorum.

Estoy de acuerdo con usted en que necesitamos más mujeres en esta empresa.

Fakat yine böyle bir durumda kadına mal veya para verilmek zorunda

Pero en tal caso, la mujer debe recibir dinero o dinero.

Yani aslında kısacası erkek kendine hakim olması gerekirken suç kadına yükleniyor

En resumen, mientras el hombre tiene que dominarse a sí mismo, el crimen recae sobre la mujer.

Bir kadına aşık oldum ve onun da beni sevmesini yıllarca bekledim.

Me enamoré de una mujer y esperé durante años a que ella también me amara.

Tom her zaman bir kadına yaşını asla sormamayı bir kural olarak benimser.

Tom tiene como norma estricta nunca preguntar a una mujer su edad.

Bazıları 2.Ramses'in altı kadına ve 100'den fazla çocuğa sahip olduğunu söylüyorlar.

Dicen que Ramsés II tuvo seis esposas y más de 100 hijos.

- Bu mektup yaşlı bayanadır.
- Bu mektup yaşlı kadına.
- Bu mektup yaşlı kadın için.

Esta carta es para la mujer vieja.

Tom elinde bir içki olan kadına doğru yürüdü ve ona adının ne olduğunu sordu.

Tom caminó hacia la mujer con un trago en la mano y le preguntó cuál era su nombre.

- Tom Mary'yi terk etti ve başka bir kadınla yaşamak için gitti.
- Tom Meryem'i terk edip başka bir kadına gitti.
- Tom Meryem'den ayrılıp başka bir kadınla yaşamaya başladı.

Tom dejó a Mary y se fue a vivir con otra mujer.